Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Boş Tartışmalar
Anayasa tartışmaları “barış süreci” ile koşut olarak boş tartışmalarla yürütülüyor. Dün de Ahmet Hakan yazdı Hürriyet’te: “Bazıları ‘Türk bayrağı’ demeyelim, Türkiye bayrağı diyelim türü gereksiz abanmalara başladı. Epeydir kanırtılan bir ‘geyik’ tedavüle sokuldu. Şöyle: Türk sanat müziği demeyeceğiz de Türkiye sanat müziği mi diyeceğiz? Türk kahvesi demeyeceğiz de Türkiye kahvesi mi diyeceğiz? Türk lokumu demeyeceğiz de Türkiye lokumu mu diyeceğiz? (…) Neyse. Böyle uzayıp gidiyor bu olay…”
Sağda solda, hatta medyada yürütülen bu tür tartışmalara tanık oluyoruz. Hiçbir kuvvet bu ülkenin insanlarını “Türk kahvesi”, “Ermeni pilakisi”, “Kürt böreği”, “Rum sirtosu” demekten vazgeçiremez. Boş tartışmalardır bunlar. Bayrak da “Türk bayrağı”, lokum da “Türk lokumu” olarak kalacaktır.
Tartışılması gereken, anayasada “başat kimlik” olarak yer alan Türk kimliğiyle bu ülkede yaşayan farklı kimliklerden yurttaşlarımızın nasıl eşitleneceğidir. 20 Ocak 1921 Anayasası’ndan sonra hazırlanan ve yürürlüğe giren anayasalarda Türk kimliği dışında kalan kimlikler yok sayılmıştır. 21. yüzyılın ikinci on yılı yaşanırken Türkiye için bu büyük bir eksikliktir. Bu eksiklik mutlaka giderilmelidir. Çağdaşlık ve uygarlık savındaki bir devletten beklenen budur. Bu ülkede var olan farklı kimliklerin anayasal eşitlik temelinde, barış içinde bir aradalığını olası kılacak bu anayasal değişiklik zorunludur.
Bu zorunlulukla ne Başbakan’ın gönlünde yatan başkanlık sistemi, ne sözünü ettiği eyalet düzeni, ne BDP’nin demokratik özerklik istemi ne de varsayılan pazarlık peylerinin bir ilgisi olmalıdır. Bu, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin elzem olarak çözmesi gereken bağımsız bir sorundur.
Ne var ki biz, bu coğrafyanın insanları en somut olanı en soyuta dönüştürmekte, en basit olanı en karmaşık duruma getirmekte ustalaşmak gibi bir yeteneğe sahibiz. Uzlaşma kültürünü yakınımıza sokmamış, “dediğim dedik, çaldığım düdük” deyişini düstur bellemişizdir. Başkalarının ne söylediğine kulak vermemeyi marifet sanmışızdır.
Hangi konuda olursa olsun konuşmaları uzattıkça, sözü dolandırdıkça, farklı düşüncede olanları bağırıp çağırarak, hakaretler yağdırarak sindireceğimize inandıkça tartışmaların içlerinin boşaldığını, kayıkçı kavgalarına dönüştüğünü görememekteyiz.
Cumhuriyet tarihimizin en önemli kavşaklarından birinde bulunduğumuz bu dönemde öğretici, yol gösterici tartışmalara her zamankinden daha fazla gereksinimimiz vardır. Dilerim boş tartışmalarla zaten az kalmış enerjimizi tümüyle tüketmeden aklımız başımıza gelir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi