Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir soykırım anısı

08 Haziran 2016 Çarşamba

1980’li yılların ilk yarısı... Hamburg’da yaşıyorum. Evimiz, T.C. Hamburg Başkonsolosluğu ile aynı sırada. Aramızda 6-7 bina var. Evimizin bir bölümü sanat galerisi olduğundan konsolosluk çalışanları da sergilere geliyorlar.
Kötü bir zaman... Dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk diplomatları Ermeni terör örgütü ASALA tarafından kanlı saldırılara uğruyorlar. Her saldırıdan sonra Alman medyasında soykırım konusu gündeme geliyor. Hamburg önemli bir medya merkezi; Der Spiegel, Stern, Die Welt, Bild gibi önemli dergi ve gazeteler bu kentte basılıyor. Kuzey Alman Radyo ve Televizyonu da (NDR) buradan yayın yapıyor. NDR diline soykırımı dolamış, hemen her gün Türkiye aleyhine programlar yapıyor.
Bir gün başkonsolosluktan bir telefon... Konsolosluk görevlisi, Başkonsolos Mehmet Nuri Ezen’in benimle görüşmek istediğini söylüyor. Şaşırıyorum. Çünkü 12 Mart 1971 darbesinden sonra bakanları arasında CHP’li Türkan Akyol, Atilla Sav, Talat Halman gibi darbe yandaşlarının da bulunduğu Nihat Erim Hükümeti tarafından T.C. yurttaşlığından çıkartılmışım. Görüşme isteğinin nedenini merak ediyorum. Olur deyip başkonsolosluğa gidiyorum. Başkonsolos beni güler yüzle karşılıyor ve sözü dolandırmadan konuya geçiyor.
Konu, NDR’nin yayınları... Birkaç kez “resmen” başvurmuşlar fakat sonuç alamamışlar. Bir “sivil” müdahale gerekiyormuş, beni bulmuşlar. Bugün olduğu gibi o gün de 1915 olaylarının kanlı bir kıyım, tehcir edilen yaklaşık 1 milyon 250 bin kişiden ancak yaklaşık 300 bininin sağ kaldığı bu kırımın Anadolu Ermenileri için büyük bir felaket olduğunu düşünmeme karşın bu olayların “Yahudi soykırımı” ile eş tutulabilecek bir “soykırım” olduğunu düşünmüyordum.
Öte yandan benim sorunum faşist/faşizan iktidarlarlaydı. Ülkeme yüreğimle bağlıydım. “Böyle bir rapor hazırlarım” dedim. “Yalnız elimde birkaç Almanca kitaptan başka kaynak yok!” “Bizde var” deyip masanın üzerine Odalar Birliği, üniversiteler gibi çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yayımlanmış bir raf dolusu kitabı dizdiler. Yüklenip çıktım. Raporu hazırlamam üç hafta sürdü; NDR’ye ve çeşitli medya kuruluşlarına gönderildi. Raporun altına imzamı atmış, gerektiğinde karşımda kim olursa olsun her ortamda tartışmaya hazır olduğuma ilişkin bir not düşmüştüm. Olumsuz yayınlar kesildi.
Aradan bir hafta geçti; Tehdit Altındaki Halklar örgütünün başkanı Bayan Hoffmann’dan bir açık oturum çağrısı aldım, kabul ettim. Bayan Hoffmann’ın yönettiği açık oturumda biri Londra, biri Berlin’den olmak üzere iki Ermeni gazeteci ve ben konuşmacıydık. Entelektüel düzeyi yüksek, olumlu bir oturumdu. Ben konuşmamı temel olarak hazırladığım raporun içeriğine dayandırmıştım. Ermeni gazeteciler benden ısrarla raporun birer kopyasını istediler. Verdim, dostça ayrıldık.
Dört gün sonra başkonsolosluktan bir telefon... Arayan yolda karşılaştığımızda selamlaştığımız bir bayan görevli. Heyecanlı bir sesle, “Sizin hakkınızda bize bir ihbar geldi, Başkonsolosumuz ihbarı İçişleri Bakanlığı’na gönderdi. Haberiniz olsun istedim!”
Sonra yine başkonsolosluk görevlilerinden öğrendim. Açık oturumda izleyiciler arasında İş Bankası müdürü de varmış. Kendimi tanıtırken, T.C. yurttaşlığından çıkarıldığımı, sosyalist olduğumu, tartışma konusunu Marksist diyalektik yöntemle irdeleyeceğimi söylememi “komünizm propagandası” olarak algılayıp ihbarda bulunmuş. Başkonsolos da yemeyip içmeyip bu saçmalığı İçişleri Bakanlığı’na iletmiş.
Bir süre önce yeniden T.C. yurttaşlığına alınmam için T.C. Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmuştum. Bu saçma sapan ihbar İçişleri bürokratları tarafından da ciddiye alınmış olmalı ki başvurum reddedildi.
Tüm bunları niçin yazıyorum?
Alman parlamentosu Ermeni soykırımını kabul edince birçok köşe yazarımız, televizyon yorumcumuz, politikacımız üç milyondan fazla Türkiye kökenli insanın bulunduğu Almanya’da “Niçin bir lobimiz yok?”, “Niçin insanlarımız sokaklara dökülmedi?”, “170 bin insanımızın yaşadığı Berlin’de protesto gösterisine katılanlarımızın sayısı niçin üç bini bulmadı” gibi sorular sordular.
Aktardığım bu anıyla bu tür sorulara belki bir yanıt verebilirim diye düşündüm.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları