Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir Soru
Bu köşede yayımlanan yazılarımı sosyal paylaşım sitesi Facebook’a da koyuyorum. Yazılar çok sayıda kişi tarafından okunuyor. Beğenenler gibi eleştirenler de oluyor. Bunu önemli buluyorum, çünkü okuyanlar görüşlerini doğrudan yansıtma olanağını buluyorlar; kimi zaman bir yazı birçok kişi arasında tartışmalara yol açıyor. İzliyor, yararlanıyorum.
Dünkü “Umutlar Boşa Çıkmasın” başlıklı yazım da Facebook’taki okurlarım arasında tartışmaya yol açtı. Bunu bekliyordum, çünkü konu “Kürt sorunu” oldu mu insanlar derhal ikiye ayrılıyorlar. Ne var ki üzerinde gelişigüzel tartışıldıkça sorun ağırlığını yitiriyor. Özünde yaşamsal bir öneme sahipken tartışmalarda çokça kullanılan şablonlarla, hamasi betimlemelerle düzey aşağıya çekiliyor. İnsanlar karşısındakini kolayca “vatan sevgisizliği”, “Amerikan uşaklığı”, “PKK yardakçısı” gibi uç sözcüklerle suçluyorlar.
Öte yandan insanların önemli bir bölümü 1980’li yıllarda benimsedikleri kavramlarla tartışıyor. Oysa tartışılan konu kendi özel dinamikleri olan bir sorundur. Sorunun içinden doğan talepler, öneriler sürekli değiştikçe doğal olarak kavramlar da değişiyor. Tartışmalar eskimiş, güncelliğini yitirmiş kavramlarla yürütülmeye çalıştıkça ortaya çıkan kakofoniden başka bir şey olamıyor. İnsanlar enerjilerini boşa tüketiyorlar.
Örneğin, 1980’li yıllarda “terör” denildiğinde akla gelen Öcalan liderliğindeki PKK idi. Aradan geçen yıllar içinde Kandil ortaya çıktı, Avrupa’da bir Kürt Parlamentosu kuruldu, Kürt hareketinin yasal/siyasal yapılanmaları çeşitli evrelerden geçerek TBMM’de bir grup kurmayı başardı. Tüm bunların yanı sıra sorunu kendi çıkarları için deşen, kullanan dış güçler var.
Öcalan 15 Şubat 1999’da Kenya’da yakalandı. Fakat bu yıllar içinde PKK salt bir “terör örgütü”nden benzerlerine ancak Latin Amerika ülkelerinde rastlanan, militan sayısı binlerle ifade edilen bir silahlı güce dönüştü. Öcalan 14 yıldır İmralı’da olmasına karşın hem PKK hem de BDP üzerindeki otoritesini hâlâ koruyor. Nitekim devlet yetkililerinin silah bırakımını hedefleyen görüşmelerde onu muhatap almalarını bu durumun bir kabulü olarak değerlendirmek gerekiyor.
Kısacası, Kürt sorunu çok yönlü, çok boyutlu bir olgudur. Bu olgu üzerinde konuşmaya, tartışmaya başlamadan önce sorunun farklı boyutlarını, farklı yönlerini titizlikle irdelemek, üzerlerinde derinliğine düşünerek sonuçlara varmak gerekiyor.
1806 Babanzade Abdurrahman Paşa isyanından 1913 Molla Selim ve Şeyh Şehabettin isyanına kadar Osmanlı döneminde 14, 1924 Nasturi isyanından 1937 Dersim isyanına kadar Cumhuriyet döneminde 17 Kürt ayaklanması gerçekleşmiştir.
Bu coğrafya için Kürt silahlı hareketleri yeni bir olgu değildir. İsyan ve ayaklanmaların kaynağı olan temel sorun derinliğine irdelenerek gerekli çözümlere varılamadığı için günümüzde kendine özel bir biçimde 30 yıldır ve 40 bin yiten canla bir kez daha karşımızdadır.
Yazımı sonlandırırken İmralı görüşmelerine “Teröristle masaya oturulmaz” diyerek karşı çıkanlara hep yanıtsız bıraktıkları sorumu bir kez daha soruyorum: Sizin öneriniz nedir?
Lütfen bu kez yanıtsız bırakmayın!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- İhraç talebi ile disipline sevk iddiası!
- 2 çocuk vurulmuş halde ölü bulundu!
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- 'Erdoğan' zirvesi sonrası MHP'den bir paylaşım daha!
- CHP'den 'İmamoğlu' çağrısı
- Çok konuşulacak 'Kabine değişikliği' kulisi