Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Almanya'daki Yangınlar

08 Nisan 2013 Pazartesi

Geçenlerde bir televizyon kanalında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı izledim. Köln kentinde bir süre önce 5’i Türk 12 ailenin oturduğu bir evde çıkan ve biri Arnavut, öbürü Alman, iki kişinin öldüğü yangına gönderme yaparak, “Bu yangınlar nasıl oluyor da hep Türklerin oturduğu konutları buluyor? Anlamakta güçlük çekiyorum” diyordu. Bilindiği gibi daha önce de Backnang kasabasında Türklerin oturduğu bir apartman dairesinde çıkan yangında 7’si çocuk 8 yurttaşımız can vermişti.
29 Mayıs 1993 tarihinde Solingen’de bir ırkçı Alman grubunun kundaklaması sonucu çıkan ve beş yurttaşımızın can verdiği yangından bu yana gerek medyanın bir bölümü gerekse siyasetçiler Türkiye-Almanya ilişkilerindeki siyasal konjonktürün durumuna göre Almanya’da meydana gelen ve Türklerin dolaylı ya da dolaysız, maddi ya da manevi zarar gördüğü her yangını siyasal malzeme olarak kullanıyorlar. Bu, ne medya etiği ne de devletlerarası ve toplumlararası nezaket kuralları ile bağdaşan bir yaklaşımdır.
Almanya’da yabancı veya Türk düşmanı ırkçıların varlığı, bunların zaman zaman saldırganlaşarak düşman gördükleri insanların canlarına ve mallarına zarar verdikleri bir gerçektir. Yakın geçmişte sekiz Türk’ün,
“Türk oldukları için”, Yunanistan kökenli bir göçmenin de büyük bir olasılıkla “Türk sanıldığı” için Neonaziler tarafından öldürülmeleri, bu gerçeğin somut kanıtlarından biridir. Bu cinayetlere ilişkin davanın 17 Nisan 2013 günü yapılacak ilk duruşmasını izlemek isteyen Türk medyasına, Münih Yüksek Bölge Mahkemesi tarafından “yer yok” gerekçesiyle izin verilmemesi de tek sözcükle çirkindir.
Bu gerçekler, bu tür çirkinlikler, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde Almanya’nın takındığı olumsuz tutum bizi öfkelendirmektedir. Ne var ki bizim öfkemiz ne kadar haklıysa siyasetçilerin bizim öfkemizi siyasi malzeme olarak kullanmaları da o kadar yanlıştır.
Almanya, Türkiye’nin dış ticaretinde ilk sırada yer almaktadır. Her yıl Türkiye’ye gelen milyonlarca Alman turistin bıraktığı döviz, ekonomimizin önemli gelir kaynaklarından biridir. Daha da önemlisi Almanya’da yaklaşık üç milyon yurttaşımız yaşamaktadır. İlişkilerimizin bu denli yoğun olduğu bir ülkeye ve insanlarına karşı önyargılar oluşturmanın hiçbir yararı olmadığı gibi büyük zararları vardır.
Doğal ki devletler de, toplumlar da, insanlar da eleştirilebilir. Fakat bu eleştiriler gerçeklikler üzerinden sürdürülmelidir. Almanya’yı, yurttaşlarımızın evlerini kundaklamak için fırsat kollayan, ırkçıların kol gezdiği bir ülke olarak göstermenin, Türklerin oturduğu evlerde çıkan her yangının ardında
“kundaklama” aramanın gerçekle bir bağı yoktur.
İstatistiklere göre Almanya’da bir yıl içinde çıkan yaklaşık 200 bin yangında üçte biri çocuk olmak üzere yaklaşık 600 kişi can veriyor. Yüzde 70’i gece 23.00 ile 07.00 arasında çıkan bu yangınlarda yüzde 10’u ağır olmak üzere 60 bin kişi yaralanıyor. Ölenlerin yüzde 95’inin dumandan boğularak can verdiği bu yangınların yüzde 80’i özel konutlarda, yüzde 20’si ise sanayide meydana geliyor. 82 milyon nüfusa sahip Almanya’da Türkiye kökenli nüfus payı yüzde 3.6’dır. Bir yıl içinde yangınlarda ölen yurttaşlarımızın toplam yangın sonucu ölüm sayısına oranı ise binde 2.0’dir. Dolayısıyla Bekir Bozdağ’ın da diğer iktidar sözcülerinin de bu konuya ilişkin söyledikleri doğru değildir.
Söz konusu olan, yüzünü giderek Ortadoğu’ya, Asya’ya dönen, Avrupa’ya sırtını çeviren, dünya görüşünü İslamdan alan bir iktidar dahi olsa Batı ile köprüleri atmada yalan yanlış anlatımlara başvurmanın yakışıksızlığı kadar halkı aldatmanın da hoş görülebilir bir yanı yoktur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları