Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Alışıldık Bir Gökçeada Öyküsü

15 Nisan 2013 Pazartesi

Haber, Öznur Karslı imzasıyla 8.4.2013 tarihli Vatan gazetesinde yayımlandı. Okuyalım: “Atinalı Niko Galon, Gökçeada’daki mal varlığını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na bağışlamak istedi. Tümünün Hazine’ye geçtiğini öğrenince yargının yolunu tuttu. Gökçeada doğumlu Niko Galon, 50 yıl yaşadığı Gökçeada’nın Bademli köyünden Kıbrıs olayları nedeniyle 1963 yılında ayrıldı. Galon, yıllar önce kaybettiği kadim dostu Hayati Talay için Gökçeada Müftülüğü’ne mektup yazarak her yıl mevlit okutulmasını istedi. 90 yaşındaki Galon, son olarak adanın Bademli köyünde bulunan 30 gayrimenkulünü Mehmetçik Vakfı ile Türk Eğitim Vakfı’na bağışlamak istedi. Ancak tapu kayıtlarında isminin görünmesine rağmen kadastro uygulamasına geçilmeyen mal varlıklarının iadesi için dava açmaya hazırlanıyor. Galon, ‘Eşim Bozcaadalı. Onun doğduğu evi müftülüğe bağışladık. Aynısını kendi doğduğum köy için de yapmak istiyorum’ dedi.”
Haberin çevirisi şöyle: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Niko Galon bir yıl sonra Gökçeada’nın başına gelecekleri görmüş gibi 1963 yılında Yunanistan’a gitmiş, orada yaşamaya başlamış. Yıllar sonra adanın Bademli köyündeki taşınmazlarını TEV ve Mehmetçik Vakfı’na bağışlamaya karar verince araştırmış; tapu kayıtlarında adının görünmesine rağmen köydeki 30 taşınmazının
“Hazine’ye geçtiği” anlaşılmış. Şimdi Hazine’ye karşı dava açmaya hazırlanıyor.
Bay Niko açacağı davanın sonucunu çok büyük olasılıkla göremeyecek. Çünkü bu dava uzun yıllar sürecek ve yine büyük olasılıkla taşınmazlarının belki de tümünün aradan geçen yıllar içinde çoktan birilerine peşkeş çekilmiş olduğu anlaşılacağından bu hukuksuzluğun nasıl örtbas edileceğinin yolları aranacak.
Nereden mi biliyorum? Çünkü bir süredir yılın yarısını o köyde geçiriyorum ve benzer birçok olayın tanığıyım. Devlet, 60’lı ve 70’li yıllarda göç etmeye zorlanmış Rum kökenli yurttaşlara
“Geri dönün” çağrısı yapıyor. Bir kısım Gökçeadalı Rum da bu çağrıya uymak istiyor. Geliyor, fakat görüyor ki tapulu malları önce Hazine’ye, sonra da Hazine’den “birileri” üzerine geçmiş. Mahkemelerde ise 8 yıldır, 10 yıldır süren, bir türlü sonuçlandırılmayan davalar var.
Hukuksuzluk bu düzeyde kalsa yine iyi (!) fakat daha da beteri var. Örneğin, bir köylümüz Rum göç ettiği Avustralya’da 1968 yılında ölüyor. Adada taşınmazı (arazisi) var. Yıllar sonra mirasçıları (Devlet,
“Artık geri dönün” diyor ya) adaya gelip tapu kayıtlarına bakıyorlar. O da ne? Söz konusu taşınmaz 1992 yılında satış yoluyla bir Türk’ün üzerine geçmiş. İşin ilginç yanı satışın mal sahibi tarafından yapılmış olması; 1968’de ölen kadın, 24 yıl sonra Avustralya’daki mezarından kaldırılıp Gökçeada’ya getirilmiş, imza attırılmış!
İyi mi?
Bu yazımı, bu köşede ne zaman ülkemizde Müslüman olmayan azınlıklara karşı uygulanan baskı ve hukuksuzluklardan söz etsem, bana,
“biz onlara ne yaptık” diye soran dostlara ve “hukukun üstünlüğü” sözcüklerini dilinden düşürmeyen devlet yetkilileri ile “yüce” yargıya ithaf ediyorum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları