Cüneyt Arcayürek

Tek Yanlı Soruşturma...

22 Mayıs 2014 Perşembe

Suçlu arıyor, kendi dışında ocak işletmecilerinden başlayarak bu faciadan rant elde etmeye soyunan siyasetçileri ve tabii kimi yazarları “bizim kültürümüzde yok” dediği Arap ve İslam bağnazlığıyla suçluyor...
“Bizim kültürümüz” dediği kültürün örnek sözcüklerini, ifadelerini de son grup konuşmasında sıraladı:
“Şerefsiz, edepsiz, ahlaksız, alçak, zavallı, haysiyetsiz, kirli eller, kirli zihniyet, vicdanınıza çimento dökülmüş, utanmaz, hain, zelil, insan müsveddesi, dalkavuk, yazıklar olsun, sürüngen, utanmaz, nebbaş, mezar soyguncuları...”
Nasıl, RTE’nin “bizim” dediği “kültürden” örnekleri beğendiniz mi?
Hani sıkılmasa utanmasa “ananı da al git” dediği ifadeyi sokak kabadayısı ağzıyla belki de aklınıza gelen biçimde bir başka cümleyle tamamlayacak!

***

Örneğin bu mesleğin ak yüzü Yılmaz Özdil’e küfretmeye başlamadan önceki ilk sözcükleri, “çıkmış bir insan müsveddesi” diye başlıyor.
Bir ara yazar müsveddesi de demişti ve bunları söyleyen adama:
- Yahu sen yazar ve insan müsveddesi değilsen...
...Al kalemi eline, Yılmaz Özdil’in yazdığı yazılardan herhangi birini aşacak birkaç satır döktür de uzun boyunu bosunu görelim mirim deseler, böyle kültür mültür diyerek bir başbakanın ağzına yakışmayacak küfürleri kullanan adamı, bir odaya kapatıp şu konuda beş paragraflık bir yazı döktür deseler, bu adam elinde kalem önünde beyaz kâğıda bakarak dakikalar tüketebilir. Hem yazar olamayacak cehaletine hem de yazmayı bir sanat olarak devşirmeyen akıllara örnek olabilir.

***

Bu Başbakan yıllardır medyayı düşman ifadelerle hedef yaptı. Acaba neden?
Gerçek basın özgürlüğüne aşkından mı?
Güldürmeyin insanı.
Evet peki neden basın ve gazeteci düşmanı RTE?
Zira basın; bütün fiyaskolarını, dini alet ederek, sömürerek Müslüman halkı kandırma metotlarını ve uygulamalarını bugüne dek, üstelik her türlü baskıya karşın açığa çıkaracak olan ve çıkaran tek korktuğu demokratik silah!
Onu bunu kovduruyor gazetelerden ama of be! O ne be? Bir başkası kovdurduğu adamın köşesine yerleşmiş...
...demokrasiye aykırı bütün uygulamalarını yazmaya devam ediyor! İşte buna tahammül edemiyor.

***

Bak bir büyük yanlışı daha var.
Evet ne yaparsa yapsın, basında yaptığı rejimden sapma çabalarına, hadi yanlışlıklara diyelim, oysa onca laik cumhuriyeti yıkma çalışmalarına vekillik uğruna diz çökenler mutlaka bulabilir ama, ne yapsa ne etse.. bir yığın yalaka yetiştirse de yine basında haksızlığa, yalan dolan yönetime karşı duracak yazarlar mutlaka olacak!

***

Basından, hatta dış basından (örneğin BBC muhabirini) kimi yazarları durmadan hedef tahtası yapması, baştan beri söylediğimiz gibi, Soma faciasının baş sorumlularından biri olan hükümeti, tabii başta kendisi Başbakan’ın sorumluluğunun üstünü örtme çabası olduğu artık gün gibi aşikâr. Maden sahibini ve işletme yetkililerinin sorumluluğunun yanı sıra, artık açık seçik biçimde ortaya çıktı ki 1 numaralı sorumlu Başbakan’dır!
Ocak sahibini tanımam bilmem diye savunuyor kendini ama Dört Bir Taraf programında önceki gece Nazlı Ilıcak; Başbakan’ın bizzat ocak sahibini tanımasına gerek olmadığını açıkladı...
Örneğin MHP liderinin faciadan sonraki çalışmalarını öve öve bitiremediği Enerji Bakan Taner Yıldız’ın sık sık bu işletmeye giderek ilgililerle yemek yediğini söyledi ve böylece ocak ile hükümetin yakın ilişkisini ortaya koyuverdi.
Şimdi ateş bacaları sardı.
Hükümetin iki bakanı, Çalışma ile Enerji bakanları ortak sorumluluğu bir türlü üstlenemiyorlar.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik bakanlık müfettişlerinin Soma’yı son teftişlerinden sonraki raporlarında ocakta iş güvenliği açısından hiçbir sakınca bulmadıklarını örtbas etmeye çalışıyor.
Raporlardaki sorumluluğu Enerji Bakanlığı’na atıyor. Enerji Bakanı da sorumluluk ortak diyerek hükümetteki görüş ayrılığını doğruluyor...
28 savcı sorumlu ve suçlu arıyor ama nedense hükümet ve Başbakan dahil “denetim kusurunu kabul eden” bakanlar hakkında soruşturma açma cesaretini gösteremiyorlar.

***

Savcılık faciayı trafik kazalarında uygulanan taksirli suç kapsamına alıyor.
Şili’de günlerce ama yaşam odasında yaşadıktan sonra kurtarılan işçiler, Soma işçilerine hitaben yayımladıkları, “biz kurtarıldık ama hâlâ iki yıldır adalet arıyor ve bulamıyoruz” mealindeki mesajlarla Soma’daki arkadaşlarına, inşallah siz hukuk savaşından haklı çıkarsınız, diyorlar. Hükümetin facianın sorumluluğunu örtme çabalarına savcılığın faciaya bir trafik kazası gözüyle bakışı da katılınca, Şilili madencilerin olumsuz içerikteki temennisi acaba gerçekleşecek mi diye bir kaygıya düşüyor insan ve...
...bu kaygıya bir de burası Türkiye; olmazların olduğu bir ülke inancı da eklenince…
...neden bu kaygı gerçekleşmesin diye düşünmekten kendini alıkoyamıyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları