Cüneyt Arcayürek

Tablo!..

23 Mayıs 2014 Cuma

Ocak faciasından sonra ortaya çıkan şu tabloya bakınız:
Ocak işletmesinin sorumluları birbirini suçluyor.
Ocağın patronu günlerdir kayıplara karıştı. Aranıyor bulunamıyor.
Ocak yöneticilerinin birbirini suçlaması üzerine savcılar, patronu gözaltına alarak sorgulamak istiyor.
Ağır ceza mahkemesi istemi reddediyor.
Ocakların zaten ciddi biçimde denetimden geçirilmediği, işçinin güvenliğine ve sağlığına yeterince önem verilmediği ortalığı sallarken, 17 Aralık’tan bu yana toplumda güven yitiren yargı, ağır ceza mahkemesinin patrona gözaltı istemini reddederek, akıllarda bu sorunun da üstünü örtecekler, sorumlularını himaye edecekler kuşkusunun canlanmasına neden oluyor...
Bu tablonun bir yüzü
Diğer yüzünde Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Eğer afet, doğal afet değilse, orada kusur vardır ama burada Soma’da kusur kesinlikle tartışılmaz” diy or. Ya Çalışma Bakanı Faruk Çelik, başlarda “kusurdaki” sorumluluğu Enerji Bakanlığı’na yüklüyor ama sonra “müşterek kusur vardır” diye günah çıkarıyor.
Hükümetin iş güvenliği ve işçi sağlığını denetlemekle görevli iki bakanı sorumluluklarını kabul ve itiraf ediyorlar ama…
... Bu itirafın gereği olan istifa müessesesini harekete geçireceklerini açıklayamıyorlar.
Ya Beyefendi’den istifa edin emrini alamadılar ya da kusuru kabul ve itiraf etmekle istifayı bir türlü yan yana getiremiyorlar
Facianın altı da üstü de yüz karası!

***

Devlet yönetimi böyle, yargı böyle, ocak işletmeleri böyle...
RTE demokrasisinde devletin içinde, her alandaki kargaşa bütün boyutlarıyla bir ocak afetiyle sergilendi. Lakin kargaşanın iletişim organlarında analiz edilerek halkın bilgisine sunulacağını umut etmeyin.
RTE’nin propaganda araçları; başta kendisi, halkı ulusal irade masalıyla bir güzel uyutur.
Facianın insan yetilerini gerektiği gibi kullanmamaktan meydana gelmediğini, Allah’ın bir uyarısı olarak başa geldiğini de savunabilirler. Bu olasılığın; ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini ekranlarda izleyeceksiniz.
Pek yakında!

***

Polis gücünü, devletin yasalarını dilediği gibi AKP’nin iktidarını pekiştirmek amacıyla kullandığı bir demokraside önce başbakanından tokat yiyen maden işçisinin anlatımlarını ekranda canlı yayında izleyecek…
… Başbakanından tokat yiyenin yaşadığı olayı; bir iki gün sonra ya polis ya parti zorbalığıyla ikna edilerek daha önce anlattığı gibi olmadığını yine ekranlarda, Başbakan Yardımcısı, hükümet sözcüsünden üstelik şaşırarak dinleyeceksiniz...
Yerde yatan ise terörist diye evi basılır, aranır ve madenci çıkar.
Ne ki Başbakanlık’tan gelen telefonla, tekme atan saldırıya uğradığı iddiasıyla rapor alır ve sonra olayın gerçek faili Başbakan’ın özel kalem müdür yardımcısının iddiası sahte çıkar.
Başbakan, tekme atan adamın görevine olay dünya basınında dal budak salmadan önce son vereceği yerde, doğru mu değil mi ancak kullara kapalı, içeride neler yaşandığı asla bilinmeyen Başbakanlık’ta, belki de tekmeci özel kalem müdürüne, RTE teşekkür etmiş de olabilir.
Ya da taltifen yakında daha parlak bir göreve atayabilir.

***

12 yıldır bindiğimiz bu nasıl bir alamet, nasıl bir musibet ise, her gün ülkeyi sarsan birbirinden farklı felaketlere götürüyor ve de lakin…
… Çıkıyor ekranlara kendinden başka facia sorumluları olduğunu inanılmaz bir yalan ve iftira gücüyle savunabiliyor.
Tabii iki elinde kara; diğer siyasal partilere ve tabii medyaya, kalem namusunu asla satmayan yazarlara, son olarak Yılmaz Özdil’e olmadık hakaretler, iftiralarla saldırıyor ama dikkat: Sandıktan umut kesilince, insanlar Allah kurtarsına sığınabilir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları