Cüneyt Arcayürek

Siyasal İslama Giden Yol

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Medya, ilim bilim çevreleri, üniversiteler, 2008’den itibaren askeri vesayet korkusu ile sinen ... askerler, demokratik toplum çevreleri, RTE Cumhurbaşkanı adayı olduktan ve seçildikten sonra...
…muhteremin 10 Ağustos öncesi iktidar yıllarındaki Yüce Divanlık sorunlarını unutuvermiş görünüyorlar.
O da zaten 10 Ağustos’tan itibaren geçmişteki kendisini doğrudan ilgilendiren rüşvet, yolsuzluk, yönetimdeki yasalara aykırı uygulamaların defterleri kapanacak demiyor muydu?
Kapanmadı ama kapanmaktan da beter bir dönem geldi. RTE Cumhurbaşkanı seçilince bu konulardan ne söz eden, etmeye cesaret eden var, ne de edecek olana rastlanıyor.
Bu konuları yeniden açmayı, gündeme taşımayı düşünenler de; RTE’nin Çankaya’dan yargı, yönetim, ilgili bakanlar üzerindeki olası etkisi ve gücünü ölçmeye çalışıyorlar.
Şayet yukarıdan hükümeti ve ilgili üyeleri avucunun içine almadığı kanısına varacak olurlarsa, kıyıda köşede kalan bugünü bekleyenler; Batı’da bir hükümetin bir gün dahi görevde kalamayacağı rüşvet ve yolsuzluk dosyalarını RTE’nin kilitlediği dolaplardan çıkarmaya çalışacaktır ama...
…RTE, bütün bunları bilerek, hesap ederek sorumsuz, vatan hainliği dışında suçlamayla Cumhurbaşkanlığı’ndan indirilemeyeceğini bilerek, kapağı Köşk’e attı.

***

Anayasa hukukçuları cumhurbaşkanı olan kişinin başbakanlığı sırasında sorumlu olduğu, hatta suçlandığı olaylardan sorgulanması ve yargılanmasının olanaklı olup olmadığını araştırıp kamuoyunu aydınlatamazlar mı?
Önümüzdeki günlerde konuşma ve ifade özgürlüğü şayet biraz olsun rahat nefes alır, uzmanlar bu anayasal konuyu irdeleme olanağı bulurlarsa RTE’nin başbakan iken üstünü örttüğü, en azından son günlerindeki rüşvet ve yolsuzluk olaylarının soruşturma yolunu açabilirlerse.. kuşkusuz demokrasiye hizmet etmiş olacaklar.
O zaman Çankaya’da sorumluluklardan kurtulduğu sanısı ile yine örtülü diktatörlüğün açık yüzü, tek adamlığını sürdüremeyecektir.
Şimdi henüz piyasaya sürülmeyen soruya; gidenin yerine gelen AD’nin (Ahmet Davutoğlu’nun) daha önceki hükümetin ve başbakanın başta yargı, demokratik kurumlar, tabii medya ve aydınlar üzerinde uyguladığı baskıyı devam ettirip ettirmeyeceğine henüz yanıt verilemiyor.
Yoksa; gitti eteri geldi beteri atasözü bir kez daha haklı mı çıkacak?

***

Kulis haberleri, AD’nin geçmişini araştıranların saptadığı bulgular, yeni Türkiye adı altında ülkeyi “dinci muhafazakâr” bir ülkeye dönüştürmek isteyen RTE ile aynı görüşlerde tam bir mutabakat içinde olduklarını gösteriyor.
Nedir onları birleştiren? RTE’nin AD’yi seçmesindeki neden; yeni başbakanın “Türkiye’de siyasal İslamın organik aydını olması”, daha kestirme bir anlatımla AD’nin “panislamist ve bu düzenin Sünni inanışın hegemonik düzeni olduğuna inanması”.

***

RTE, cumhuriyeti daha büyük ülke konumuna getireceği vaatleriyle kurguladığı yeni Türkiye adı altında yutturduğu düzen; AD tekelindeki açığa vurulan siyasal İslam uygulamalarında tamamen aynı düşünceye sahip olmasından ileri geliyor.
Bütün anketlerde baş sırada genel başkan adayı gösterilen Gül’ü siyasal manevralarla devre, hatta siyaset dışı bırakarak AD’yi ısrarla aday göstermesindeki tek neden de budur zaten.

***

Laik cumhuriyeti 2023’e kadar tamamen ya da kısmen yıkarak bu tarihte siyasal İslamın egemen olduğu bir Türkiye planlarını birlikte uygulayacak bir genel başkan ve başbakan aradı, buldu ve...
...belki de içerisinde kendi gibi düşünmeyenlerin de bulunduğu koskoca partiyi gelecek amaçlarına kul, kurban etti.
Kendi düşen ağlamaz özdeyişi bu partinin yetkili yetkisiz bütün üyeleri için geçerli!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları