Cüneyt Arcayürek

Perşembenin Gelişi... (22.11.2013)

22 Kasım 2013 Cuma

Kimlerle kavga edeceğini, kavgalı olduğunu açıkça söylüyor:
Biz” dedi, “beraber yürüdüğümüz kimselerle kavga etmeyiz.
Kimlerle beraber yürüdüğünü bilmeyen yok.
Örneğin cemaat mensubu kardeşleri... Din kuruluşları... İmam hatip mezunları vs. vs...
Kavga ettiklerini saymaya gerek yok.
Medya, muhalefet partileri, hukuk, demokrasinin temel kurallarına savunan kim varsa hepsi!
Kim ki RTE’nin koyduğu dinci kurallara boyun eğmiyor, benimsemiyor; RTE onlarla kavgalı.
Kim ki dayatmalarının ülkeye, topluma, hukuka, demokrasiye zararlı olduğunu bile bile RTE’ye boyun eğiyor, o veya onlar, AKP liderinin yoldaşları, kardeşleri!
Ama cart curda geldi mi, raftan yalancı dolmayı indiriyor, afiyetle yediriyor.
Son açıklamalarıyla, ikide bir yinelediği, “Ben herkesin başbakanıyım. Vatandaşlarım arasında ayrılık gayrılık gütmem” söylemi iddia olmaktan da çıktı...
Tam bir palavra!

***

Dershanelerin varlığını savunmak mı?
RTE’ye göre cemaat ile arasına fitne koymak!
Dershaneleri kapatma kararını açıklayan hükümete savaş açan Fethullah Gülen’in ve cemaatin sözcüsü Zaman gazetesini suçluyor.
Ama cemaat oylarını yitirmeyi de göze alamıyor.
“Bu (bilinen izlenen) yollarda” beraber yürüdüklerini yineleyerek gönül alma, ama bizden kopma anlamında “cemaati niçin karşıma alayım” diyor.

***

Çözüm sürecinde yeni gelişmeler sütunları doldurmaya başladı.
İmralı’yı yalnız yasanın izin verdiği ailesi, hükümetin aileden saydığı BDP heyetleri ziyaret etmeyecek...
Avukatlar, seçme gazeteciler, siyaset adamları hatta -neden olmasın- muhalefet partileri de İmralı’daki geçen yüz yılın en büyük canisiyle görüşebilecek...
... Bu gruplara hükümet, İmralı’nın siyasete, ülke bütünlüğüne, demokratik yaşama yön verecek yüksek görüşlerini dinlemek, aydınlanmak, hem de bu görüşleri kamuoyunda savunma fırsatını verecek!
Ha bir de mademki çözüm sürecinde böylesi önemli bir adım atılıyor; öyleyse bu ziyaretleri TC Başbakanı’nın, A. Öcalan’ı ziyaret ederek taçlandırması gerekmez mi?
Öyle ya, seçimler öncesi böyle bir ziyaretin oylara yararlı etkisi olacaksa, çözüm sürecinin daha gelişmesi bahanesiyle, RTE neden İmralı’yı ziyaret etmesin?
RTE’ye ziyaret olasılığını sordular: Yanıt; bugün gündemde yok imiş, ama... “ileride olur mu olmaz mı, bazen şartların bu tür şeyleri belirlediğini” söyleyerek İmralı’ya ziyaret olasılığına kapıyı kapatmadı.

***

Heyhat! Gidiş o gidiş. Çözüm sürecindeki gelişmeler, önümüzdeki dönemlerde Türkiye Millet Meclisi’nde okunacak yeni hükümet listesini şimdiden oluşturuyor.
Başbakan: RTE (veya A. Gül).
Birinci Başbakan Yardımcısı ise:
40 bin kişinin katlini devlet liyakat madalyası gibi taşıyan Abdullah Öcalan!

Düzeltme ve Cevap Metni
Cumhuriyet gazetesi ile www.cumhuriyet. com.tr isimli internet sayfasının 01.09.2013 tarihli nüshalarında, yazarları Cüneyt Arcayürek imzalı, “Ne Zaman ‘Tatmin’ Olur?” başlıklı köşe yazısında:
“... 30 Ağustos resepsiyonu At gözlüğüne benzer türban. İki kaş, iki göz, bir burun ve ağzı açık. Bir de eli. İlla ki baştan aşağı örtülü başkumandan (Cumhurbaşkanı) eşi Hayrünnisa Hanım’ın elini sıkarken, önünde baştan aşağı kapalı siyahlar giymiş, şişmanlıktan adeta yuvarlanarak yürüyen eşi Emine Hanım; John Kerry ile bir zamanlar dostu olan Obama’nın açıklamalarına aklı takılı...
...maaşlara açıklanan yıllık zammı işitince düş kırıklığına uğrayan memurlar gibiydi” denmiştir.
Kamuoyunun malumları olduğu üzere, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımız Çankaya Köşkü’nden davet vermiş ve kutlamaları kabul etmiş olup, bu çerçevede Sayın Başbakanımız ve eşi de davete katılmışlardır. Bu kutlamalardaki görüntüyü, hukuka aykırı bir üslupla eleştirmek amacıyla kaleme alınan ihtara konu yazının, yukarıda alıntılanan bölümünde müvekkilimin kıyafeti için “at gözlüğüne benzer türban” benzetmesi yapılarak, müvekkilimin inancı, inancı gereği kullandığı kıyafeti aşağılanmış, bu yolla da kişilik hakları ihlal edilmiş ve kendilerine hakaret edilmiştir.
Hiçbir hukuk kuralı ve insanlık anlayışının asla kabul edemeyeceği bu haksız ve hukuksuz beyanı şiddetle reddediyoruz. İfade şekli ile müvekkile izafe edilmeye çalışılan sıfatlar, hem Cumhurbaşkanlığı makamının manevi şahsiyetine hakaret, hem de müvekkilim Sayın Hayrünnisa Gül’ün kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmekte olup bu sebeple yayın kuruluşu ile yazı sahibinin hukuki ve cezai sorumluluğunu gerektirdiği tartışmasızdır.
Anılan ifadeleri kınıyor, konunun yasal zeminde hassasiyetle takip edileceğini kamuoyunun bilgisie saygı ile sunuyoruz.

Tekzip İsteyen
Hayrünnisa Gül
Vekili
Av. Ömer Küçüközcan  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları