Cüneyt Arcayürek

Ne Kadar Övünse Hakkı!

03 Mayıs 2014 Cumartesi

Ben onu bunu bilmem; RTE, insanların toplumsal özgürlüklerine karşı duracak önlemlere, biber gazıyla gözyaşı dökmelerine, TOMA ile sabah akşam banyo yapmalarına ek öyle bir önleyici önlem aldı ki...
... Sakın ola; yalaka basın esnafı, örneğin onları temsilen CNN Türk’teki Dört Bir Taraf programında her hafta iki gece gerçekleri söyler gibi yapıp, Başbakanlarına övgüler sıralayan Nagehan’lar ve Abdüllll Selvi’ler aman alınmasınlar...
Bir yeniliğe tanık olduk. Başkent Ankara’da Sıhhiye’den Kızılay’a 1 Mayıs göstericilerinin çıkmalarını engellemek için RTE iktidarı, polisin emrine çelikten, mavi renkte metrelerce boyu olan bir “kale” verdi. Yolları kapattı.
İstanbul ise ana baba günü! Halkımız TOMA’nın suyuyla sabah banyolarını aldı. Biber gazıyla ölenlerinin arkasından gözyaşları döktü.
Taksim’e çıkış yok. O meydanda 1 Mayıs’ı sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının kutlamaları yassak!
Dedi mi beyefendi hazretleri Taksim yasak kardeşim!

***

Yahu adamcağız tam da Çankaya’dan, yani ne çanı ne de kayası kalmayan, bir zamanlar kutsal sayılan Pembe Köşk’te tam yan gelip ülkeyi tepeden idare etmeye hazırlanıyor.
Şöyle geceleri Köşk’ün ön cephesindeki balkona maaile çıkıp aşağıda, ışıklar içinde pırıl pırıl parlayan ayakları altındaki başkenti izleyecekler.
Suspus etmiş muhalefet kanalları durup durduk yerde sorun çıkarıyor.
Dünya medyasında, insanların demokratik toplanma özgürlüklerini kısıtlayan tek siyaset adamı diye yazılanları; galiba bu olumsuz yazıları, resmi açıklamaları kendine övgü kabul edip sindiriyor ki RTE, hepsini Köşk’teki koltuk uğruna bir güzel umursamıyor.
O, Taksim’e kimsenin adım atmasını, polis kuvvetlerinin, eylemcilerin sapanlarından çıkan taşlar ve havai fişeklerini gaz bombasıyla, TOMA’larla durdurarak son Taksim meydan savaşını kazanan bir kahraman!
Şimdi bir de yolları kaplayan çelik gezici duvar da keşfetti ya, artık keyfine diyecek yok!
İşte diyor; 1 Mayıs’ı yasaklara uyumlu, ne dersen o diye sineye çeken sendikaların ilin başka yörelerinde davullu zurnalı, halay çektikleri kutlamaları örnek gösteriyor. İstanbul’u ölü kente çevirdikten, insanların hangi anlamda olduğunu biliyorsunuz hayır dualarını aldıktan sonra, “işte benim 1 Mayıs’ım bu” diye övünüyor.
Tabii evdeki boy aynasında kendisini izlerken...

***

Demokrasiyi sandık gününden ibaret sayan bu kafaya uyarıcı olur diye ne söylesen nafile!
Hürriyet’te yarım sayfa yer alan şu haberi de umursadığını sanmıyorsunuz herhalde:
Dünyada ülkeler bazında basın özgürlüğünü araştıran ve 1980’den beri bu konuda her yıl bir rapor yayınlayan ABD merkezli sivil toplum örgütü Freedom House...
... Son on beş yıldan beri “kısmen özgür” diye nitelediği Türkiye’yi ilk kez bu yıl “özgür olmayan ülkeler” kategorisine aldı.
RTE; Türkiye’ye öylesine kıvanç duyduğu özgürlükler getirdiğine inanan bir iktidar lideri olarak, bu raporda yazılanlara burun kıvırmış ve her zaman o ve başbakan yardımcılarının, yalaka basının söylediği gibi basına demokratik özgürlüklerin en çoğunu kendilerinin uyguladığını aralarında bir kez daha yinelemiş olmalılar....
... Varsın bu içerikte raporlar yazar ossunlar, ne umuruma. Halkın yarıya yakını, ah sandık, vah sandık diyorum da başka bir şey demiyor ya, işte sürekli benim yanımda...
RTE tam kadro, raporda yazılanlara yüzde yüz fuzuli gevelemeler demiş, gamsız uykuya dalmıştır.

***

Rapor daha neler diyor:
Türkiye, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre, 1 Aralık itibarıyla demir parmaklıklar arkasındaki 40 gazeteciyle, 2013’te gazeteci hapsetmede dünya lideri kaldı, diyor.
Başbakan’ın, bu konuda da ondan önde giden Yardımcısı Bülenç Arınç’ın defalarca açıkladığına göre, gazetecilik görevi yapan üç beş gazetecinin dışında hapiste yatan başkaları yok!
Diğerleri?.. Ha onlar mı, terörist! Ve terör suçundan içeride!
Zaten Başbakanları da bu türden suçlamaları artık dinlemek bile istemiyor.
Sandık var ya sandık. Benim yanımda. Ötesi lafügüzaf!
Bitmedi. Rapor, Gezi Parkı protestolarını haber haline getirmeye çalışırken taciz edilip saldırıya uğrayan gazetecilerin ya işten atıldığı ya da istifaya zorlandığını yazıyor.
Dışarının iç taşeronlarla tezgâhladığı darbe oyununa ortak olan gazetecileri ben kovdurmadım ama patronlarına bir telefon, ya kovuldular ya da istifaya zorlandılar veya aralıkta ortaya çıkan RTE ve yakınlarının dahil olduğu yolsuzluk skandalı gibi hassas konuları yazdıkları için işlerine son verildi.
Üstelik bu gerçekleri, canları sağ osssun varsın yazsınlar raporlarında; ama bak ey dünya medyası, son olarak aklını kendine saklamasını öğütlediğim Almanya Cumhurbaşkanı...
... 30 Mart’ta halkın yüzde 50’sine yakını sandıkta yine benim yanımda!..

***

Dünyada özgür olmayan ülkeler yarışında da tabii RTE sayesinde birinciliği kimseye kaptırmadık.
Türkiye’yi bu duruma getirdiği için ne kadar övünse hakkıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları