Cüneyt Arcayürek

Kumpas!

21 Haziran 2014 Cumartesi

Balyoz davasını gören mahkemenin davanın seyrini değiştirecek 5 No’lu harddisk gibi dijital verileri esas almaması ve iki önemli tanığın, darbe girişimi hazırlığı yapıldığı sırada Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök ile “Darbeyi ben önledim” diyen Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın tanıklık etmesini engellemesini Anayasa Mahkemesi hak ihlali olarak değerlendirdi ve...
…tutuklu 236 emekli ve muvazzaf subayın tahliyeleri ile davanın yeniden görülmesine hükmetti.
Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, aynı zamanda Balyoz davasını gören üç yargıçtan kurulu ağır ceza mahkemesini de hak ihlallerine olanak sağladılar diye suçlamış olmuyor mu?
Mahkemenin Yüksek Mahkeme’yi hak ihlali kararına götüren dijital verileri ve iki önemli yüksek rütbeli, o sırada komuta seviyesinde olan tanığın dinlenmesini engelleyerek ordunun yüzlerce güzide subayının yıllarca içeride yatmasına neden olmasını, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun masaya yatırıp; davanın üç yargıcının Balyoz davasını kökünden çökertecek bu davranışlara neden olduklarını sorgulaması zorunlu değil mi?
Şayet HSYK de üç yargıcın görevlerini gereği gibi yerine getirmediği sonucuna varırsa, ibret olsun diye, bu üç yargıcı cezalandırması gerekmez mi?

***

İçeride yıllarca yatan emekli veya muvazzaf subaylarımız tahliye edildiklerinde “asıl failler, orduya kumpas kuranlar saptanmadıkça” bu davanın asla sonuçlanmayacağını söylüyor.
Öyleyse ki öyledir; kumpası sonuçlandıran davranışlarıyla her rütbeden askerin, içeride yıllarca yatmasına neden olan, yüzlerce askerin mağdur edilmesine yol açan mahkeme yargıçlarından işe başlamak gerekmiyor mu?
Ama bakıyorum da örneğin Adalet Bakanı; yargıdaki sırıtan bu yaraya değinmiyor; Anayasa Mahkemesi kararının düpedüz mahkeme yargıçlarını, mahkemenin kararını onaylayan Yargıtay’ı da sorumlu gördüğüne değinen bir demeç veremiyor basına.

***

Madalyonun bir de öteki tarafı var. Hükümetin, Balyoz davası karar aşamasına gelinceye kadarki tutumundan hiç söz edilmiyor.
Başbakan’ın orduya kurulan kumpasın gerçek faillerini bildiğinden kuşkum yok!
Zira kumpas sorumluları ile 12 yıl birlikte laik cumhuriyete aykırı kararlara imza attılar.
Başbakan, 17-25 Aralık’ta rüşvet dahil hükümetin bütün pisliklerinin ortaya döküleceğini kestirince, kendi dışında bir suçlu aradı.
Bir de baktık ki, dershane sorunu nedeniyle kavgaya tutuştuğu 12 yıllık dostu Gülen cemaatini, 17-25 Aralık’ta hükümete sıçrayan rüşvet olaylarının yapımcısı ve AKP iktidarını devirmeye çalışan bir örgüt olarak suçlamaya başladı.
Bu, düpedüz hükümetin açığa çıkması olası bütün skandal nitelikli yaptırımlarını örtmek ve sorumluluk ve suçu başka birine yüklemekti.
Artık ne kadar olumsuz olay varsa Pensilvanya’nın eseri idi.
Oysa Pensilvanya ile on iki yıl iç içe, “cemaat ne istediyse vererek yaşadığını” itiraf etti.
Başdanışmanına Balyoz, Ergenekon davalarının bu örgütün kurguladığı “kumpasın” eseri olduğunu söyletti ama aslında kumpası önceden bildiğini böylece kabul etmiş oldu.

***

Şimdi şu soru ne soruluyor RTE’ye ne de yanıtı bekleniyor:
Peki ama Pensilvanya orduya kumpas kurduğu sırada zatı şahaneleri Başbakan değil miydiniz veya...
…ana muhalefet liderini bile dinletiyorsunuz da orduya Pensilvanya ve ekibinin kumpas kurduğundan nasıl oluyor da haberiniz olmadı.
Olmadı: Zira Başbakan da o sırada kumpasa paralel bir davranışla orduyu darbe yapanlar ocağı diye tanıtmakla meşguldü.
Başbakan Yardımcısı, üstelik hükümet adına konuşan sözcü Bülent Arınç’ın “Bu generaller darbe planlamaktan başlarını kaldırıp nasıl savaşacaklar?” diyen demeci hâlâ belleklerde.
Savcılığını üstelendiğini açıkça söylediği davaların cemaatin kumpasına geldiğini düne kadar söylediğine rast gelinmedi.
Şimdi tecahülü arifaneden geliyor, orduya kumpastan habersiz, neredeyse sütten çıkmış ak kaşık!

***

12 yıl birlikte olduğu dost birden düşman kesildi.
Orduya kumpas dahil, bugün her alanda göze batan olumsuz uygulamalardan şayet dediği gibi Gülen cemaati sorumlu ise…
…bu sorumluluğun başlıca ortağı RTE ve hükümetidir.
Bu nedenle MHP milletvekili Engin Alan’ın dediği gibi, RTE ve hükümetinin de içinde bulunduğu…
…“Bugüne kadar olan hiçbir şey yok sayılmamalıdır!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları