Cüneyt Arcayürek

Kopukluk!

10 Eylül 2014 Çarşamba

ABD’nin artık bir yılda mı olur, iki üç yılda mı Başkan Obama’nın bile süreyi kestiremediği IŞİD’i etkisiz duruma getirmeyi öngören çekirdek uluslararası koalisyon önerisine NATO zirvesine katılan Cumhurbaşbakanı RTE evet dedi mi? Dedi!
Orada koalisyona ve Başkan Obama’ya; bakın ben ülkem adına öneriye evet diyorum, ama bu konuda IŞİD’in elindeki 49 rehinemizi bahane ederek, aslında bu terör örgütüne karşı alınacak önlemlere tümüyle katılmayı düşünmüyorum, dedi mi?
Şu güne dek gelen bilgiler, böyle sakıncalar öne sürerek koalisyona yarım yamalak katılmayı onayladığımızı doğrulamıyor.

***

Obama açıkladı. Öncelikle başta Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi Sünni ülkelerin IŞİD’e karşı şimdilik asker dışında olanaklarla müdahale etmesini şart koştu ve…
… Terör örgütüyle mücadele edecek koalisyona mutlak katılmasını zorunlu gördüğü Türkiye’ye, yeni yönetim kadrosunun ne kadar istekli olduğunu saptamak amacıyla Savunma Bakanı Chuck Hagel’i gönderdi.
Neden? Zira Hagel, burada Irak ve Suriye ile sınırı olan ve bu nedenle “IŞİD’e karşı ittifakta Türkiye’nin olmazsa olmaz konumda olduğunu” belirti.
Bu saptamaya yeni Türkiye yöneticilerinin karşı çıkması olanaksız elbette.
Ama örneğin Amerika’yı, ortak askeri bir güçle Esad’ı bitirmeyi ısrarla sıkıştıran bir zamanların başbakanı, şu sıra Cumhurbaşbakanı olan RTE, IŞİD’e karşı bu arada söz konusu olmayan bir askeri koalisyona bugünden neden soğuk bakıyor acaba?
Ankara, Suriye ve Irak’ta egemen güç haline gelmeden önce terör örgütünden yardımlarını esirgemiyordu ama şimdi piyasaya sürülen bilgiler doğru ise, Türkiye’ye saldırmasından endişe ediyormuş!
Koalisyonun, tabii öncelikle ABD’nin Türkiye’den IŞİD’e karşı daha etkin müdahalesine başlıca yardım olarak, ikmal hatta eğitim olanaklarının sağlanmasını istemiş olmasından söz edenlere rastlanıyor.
Tabii ikmal talebi, Başkan Bush’un 1’inci Irak savaşında askerlerine kullanmayı önerdiği havaalanları ya da sınırdaki kimi illerde kuracağı ikmal merkezleri ve buralarda binlerce Amerikalı askerin Türkiye’de yerleşmelerine benzer uygulamaları akla geliyor.
Türkiye’nin koalisyona ikmal ve eğitim konularında sınırlarını ve olanaklarını açmasını IŞİD düşmanca bir davranış olarak yorumlayabilir.
Acaba yeni Türkiye yöneticileri ABD’den bu yönde gelecek önerilere yeşil ışık yakarlarsa, bu olasılığı göz önünde tutacaklar mı?

***

Lakin AD hükümeti ulusal birer sorun olan bu olasılıkları kamuoyu ile paylaşmak yerine iş kazalarında ölenler şehit mi değil mi tartışmasıyla meşgul görünüyor. Tabii ana muhalefetde!
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç’a göre şehitlik dini bir kavram. İş kazalarında ölenleri kapsamıyor.
Sözcünün başka açıklaması; Cumhurbaşbakan’ın NATO zirvesine giderken Obama’ya ya Gülen’i sınır dışı et ya da bize iade et dayatmasına verdiği yanıt dikkat çekici.
Arınç; Cumhurbaşbakanı’na, üstelik ders verircesine, “Onu oradan al bana ver şeklindeki bir talebin dünyada karşılanma imkânı kalmamıştır” diyor. Üstelik Gülen hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı yokken iade talebini ABD’nin uygun karşılamamış olmasını AD hükümetinin de haklı bulduğunu söylüyor.
Bu, daha ilk günden Cumhurbaşbakan’la hükümet arasında kimi, üstüne üstelik ulusal konularda kopukluğun kanıtı değil mi?
Yeni Türkiye yöneticileri arasındaki kopukluğa başka örnekler yok mu?

***

Ha bir de yasayla sınırları çizilen, İmralı’daki caninin de onayladığı süreç, ilgililer arasında hiçbir kopukluk göstermeden çok ama çoook tıkırında işliyor. İşte taze örnek:
Gazetelerde küçücük, minnacık yer alan habere göre, silahlarını bırakacağı, hükümetin gayretiyle dağdan ineceği umut edilen PKK… “Bize asker lazım” diye yine bir köyden 10-15 yaşlarında 10 çocuğu dağa kaçırmış da…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları