Cüneyt Arcayürek

Kargaşa

24 Ekim 2008 Cuma

Gizlisi saklısı kalmadı.

Terör örgütü ve örgütü parlamentoda temsil eden siyasi kolu; demokratik haklar edebiyatına sığınarak Türkiyeyi bölme stratejilerinin yeni aşamasını uygulamaya başladılar.

İmralıdaki terör şefine fiziksel şiddet uygulandığı bahanesiyle Güneydoğu ve Doğu illerinde uygulamaya başlatılan eylemlerin asıl amacını RTE dışında sağ-

duyu sahibi her kesim anladı, kavradı.

Demokratik (Kürt) Toplum Partisi Meclis grubu, eylemlerin doruğa çıktığı gün Diyarbakırda toplandı.

Bu davranışın anlamı açık: Kürt eylemcilerin yanında olduğunu kanıtlıyor ve devlete karşı girişilen eylemleri destekliyor.

Asıl amaçlarını demokratik haklar, demokrasinin ülkemizde geliştirilmesine çalıştıkları gibi söylemlerle örtmeye çalışıyorlar.

Fakat bu çabayı artık yutan yok!

Eli kanlı terör örgütünü İmralıdan çıkarmak ve onun önderliğinde Türkiyeyi bir baştan öteki başa yangın yerine çevirmek. Birinci aşama bu.

Devleti yönetenler, bu hükümet ne yapıyor? Türk-Kürt çatışmasını körüklememe bahanesine sığınıyor.

Kürtçü eylemler olağan toplumsal hareketlermiş gibi, susuyor.

***

Bölücülerin cüreti sınır tanımıyor.

Fiziki şiddet uygulandığını söyledikleri İmralıdakini bir parlamento heyetinin ziyaret etmesini öneriyor.

Bu öneriyi yapan Kürt Partisi Genel Başkanı Ahmet Türkün gözünde her türlü bakımdan yararlanan İmralıdaki otuz bin insanımızın katlinden sorumlu değil.

Neredeyse TCnin İmralıdakinden özür dilemesini isteyecekler.

Ama Kürt Partisi bölgedeki şiddet olaylarını kınamayı aklının ucundan geçirmiyor.

Ve bu adamlarla Kürt sorununa demokratik çözümler bulunacak ha? Güldürmeyin insanı!

***

İktidar susuyor. Milli Güvenlik Kurulundan Kürt eylemlerinin asıl amacına değinen bir işaret alınmıyor.

İktidar ülkeyi bölünmeye sürükleyen eylemlerle ilgili önlemler alacağı yerde yerel seçimleri kazanmanın peşinde.

Muhalefet ise olanca gücüyle iktidarı uyarıyor. Ne çare! RTE için muhalefetin öne sürdüğü gerçekler sadece ve sadece iktidara muhalefet yapmak, parlak icraatını engellemek için ayağına karpuz kabuğu koymakla eşdeğer.

Arada bir Türk-Kürt kardeşliğinden söz etmekle, ülkeyi kimsenin bölemeyeceğini içeren nutuklar atmakla görevini yerine getirdiğini ve bu davranışı ile ulusallığı tehdit eden gelişmelere ne denli uyanık olduğunu kanıtladığını sanıyor.

Deniz Baykal doğru bir saptama yapıyor. Bu Başbakan terörün gerçek anlamını kavrayamadı, diyor. İktidar, terörü bir kısım örgütlerin veya Kandilden yönetenlerin ayakta kalmak ya da güçlerini göstermek diye yorumluyor.

Baykala göre Diyarbakırda -ve tabii bölge illerinde- yaşananlar bir ayaklanma provasıdır, bir kalkışmadır.

Bugüne kadarki olayları izleyenlerin bu saptamaya katılmaması olanaksız.

MHP lideri Devlet Bahçeli ağır konuşuyor. Hem Çankayadaki AKPliyi hem de -ülkenin bütünlüğüne ihanet ettiği gibi tanımlamalarla- kardeşi RTEyi suçluyor.

Bu adamların elinde geleceği göremeyen ve bugün geç kalmış değerlendirmeler.

Başbakan ise yerel seçimlere kadar muhalefete yanıt vermeyeceğini söyleyerek gerçekleri tartışmaktan kaçıyor.

Ulusal medyamıza gelince, terörün aldığı son ivme karşısında gerekeni yerine getirmiyor.

Bu iktidarın elinde ülke tam bir kargaşa içinde.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları