Cüneyt Arcayürek

Hukuk Diye Diye....

30 Ocak 2009 Cuma

İki yıldır konuşulan, tartışılan, yazılan duyarlı bir konu gündemdeki yerini koruyor.

Konu; soruşturmanın gizliliği!

Ne var ki hükümet kanayan bir yaraya dönüşen konunun tamamen kapatılması için soruşturma açarak sorumluları saptama görevini yerine getirmiyor.

Ne olduğu, nereye varacağı kestirilemeyen Ergenekon davasında gizliliğin ihlal edildiği artık açık seçik bir gerçek.

Dinci ve iktidara yandaş gazetelerde soruşturmaya alınanların ifadeleri.. savcılığın gözaltına aldığı kişilere yönelttiği suçlamalar.. hatta özel yaşama ait belge ve telefon konuşmaları sayfalar dolusu yayımlanarak gizliliğin ihlal edildiği yadsınabilinir mi?

Mahkeme kararı olmadan kişileri karalayan bu yayınlara, gizliliğin ihlaline hükümetin aylardır sessiz kalışı belleklerden silinebilir mi?

Başbakan RTE ile Çankayadaki Beyefendi 2007 yılında yaptıkları Ergenekon soruşturmasıyla ilgili açıklamalarda gizliliğin ihlal edildiğini kabul etmek zorunda kaldılar.

Ne çare, içişleri ile adalet bakanlıkları (hükümet) konunun üzerine yeterince ve gerektiği ölçüde gitmedi ve hâlâ bu konuda gereken duyarlılık gösterilmiyor.

***

Kimi milletvekillerinin kişileri, kurumları kirleten gizliliği ihlal konusunu aydınlatmaya, sorumluları saptamaya yönelik çabaları nihayet lider katına taşınabildi.

CHP Genel Başkanı Baykal, önceki gün grup toplantısındaki konuşmasında konuya yer verdi.

CHP Konya Milletvekili Attila Kartın soru önergesine ilgili bakanın verdiği yanıtta, 2008 yılının ilk 3 ayında soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiği iddiasıyla 472 başvuru yapıldığını açıkladı.

Baykal bir zahmet konuya kimlerin, ne zaman eğildiğini araştıracak olsaydı; örneğin İzmir Milletvekili, Grup Başkanvekili Kemal Anadolun 25 Mart 2008de verdiği bir soru önergesiyle konunun üzerine gittiğini.. İçişleri Bakanı Beşir Atalayın gizliliğin ihlali konusunda 2008 yılının ilk üç ayında 472 suç duyurusu yapıldığını, 19 Haziran 2008deki yazılı yanıtında bildirdiğini görebilir ve

Böylece iki yıldan beri sürekli gündemde olan bu konuyu daha önce gerektiği ölçüde ele alabilir.. gizlilik ihlalini hukuk rejimi açısından bir soruna dönüştürebilir.. belki ama, belki hükümetin daha duyarlı olmasını sağlayabilirdi.

***

Kemal Anadol 9 ay önceki ilk soru önergesinde bakana, bugün de gündemde olan sorular yöneltiyor.

Soruyor: Yayın yasağına rağmenErgenekon Soruşturmasıhakkında basına bilgi sızdıran görevli ya da görevliler kimdir?

Soruşturmayı, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı ve Ankaradan gönderildiği söylenen sicil numaraları belli, adları belli, kadroları belli, görev yazıları olan özel bir grup terörle mücadele ekibinin yürüttüğü bilinmektedir. Soruşturma çerçevesinde elde edilen tüm telefon dinleme tutanakları, ifade metinleri ve diğer tüm belgeler sadece bu kişilerin elinde olduğuna göre; basına sızan bilgilerin sorumlularının da bu ekip içinde olduğunu düşünüyor musunuz?

Avukatların, müvekkillerinin hangi delillerle suçlandıklarını dahi öğrenmelerinin önünde engel olan yayın yasağı ve gizlilik kararına rağmen basında yer alan haberlerin sızdırılmasının sorumlularının tespiti için herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?

Basında yer alan haberlerle ilgili bilgileri sızdıran kişilerin tespiti için bugüne kadar herhangi bir araştırma ve soruşturma başlatılmadıysa, böyle bir soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?

Bu sorular hâlâ yanıt bekliyor!

***

Anadol, Mart 2008den 12 Ocak 2009a kadar konuyla ilgili, ilk önergesindeki soruları tamamlayan, bir değil, iki değil tam on adet soru önergesi verdi.

Kimileri ilgili bakandan hâlâ yanıt bekliyor. Kimilerine ise doyurucu olmayan yanıtlar alınıyor.

Bu konuda ne açılmış bir dava sonucu, ne sorumluları saptayan soruşturma ne de hesap soran var.

Hukuk diye diye.. hukukun tepelendiği bir süreç yaşanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları