Cüneyt Arcayürek

Farksız! (04.10.2013)

04 Ekim 2013 Cuma

Parti liderleri, bir süre önce söylediklerinin bir süre sonra tam tersini söyledikleri sürece...
... bu ülkenin insanları kafa karışıklığının tutsağı olacak; bir sorun üzerinde salim bir karar veremeyecekler.

İster iktidar, ister ana muhalefet liderleri olsun; maşallah topluma vaatlerini içeren söylemlerinin bir süre sonra ya tam tersini söylemekte ya da daha önceki sözlerinin arkasında durmamakta birbirleriyle adeta yarışıyorlar.
Diyeceksiniz toplumsal bellek zaten zayıf.
Üstelik ülkenin medyası, üniversiteleri, demokratik toplum örgütleri liderlerin vaat niteliğindeki açıklamalarından bir süre sonra vazgeçmelerini anımsatmaktan beri durdukça, liderler daha çok söylemlerini ya yalanlayan ya da arkasında durmayan davranışlar sergileyecekler, diyeceksiniz. Elbette haklısınız.
Zaten son seçimler kanıtladı. Halkımızın yüzde 50’si, iktidar partisi liderinin dün söylediğine değil, bugün aynı konudaki farklı açıklamalarına itibar ediyor.
İster iktidar ister ana muhalefet lideri olsun; partileri adına yaptıkları açıklamalardaki tezadı halkın dikkatine sunan, yazan, bir elin parmakları kadar sayıda köşe yazarı var bu ülkenin. Medya o halde!..
Birbirini tutmaz lider açıklamalarını, TV’lerdeki bir programda söyleyene de rast gelmek olanaksız.

 

***

Son günlerde, liderlerdeki bu tutarsızlık, nasılsa halkımız dünü unutur bugüne bakar anlayışını sergiliyor ve söylemlerindeki tezat daha fazla göze çarpıyor.
Örneğin iktidar partisi lideri, Başbakan’ın dün ile bugün söylediklerinin birbirinin tamamen zıddı ve yalanlayan içerikte olduğunu; dün Hürriyet’teki köşe yazısında örnekler vererek 
Yılmaz Özdil kanıtladı.
Sınırlı ölçekteki köşe yazısında ancak on bir konuyu, on bir yalanı sergiledi.
Dün terör örgütü ile hiçbir zaman masaya oturmadığını, hiçbir zaman da oturmayacağını, bunlarla (İmralı ve İmralı aracılığıyla Kandil’le) görüştüğünü söyleyen, alçakça iftiralarda bulunanların şerefsiz olduklarını söyledi 
RTE.“Sonrası malum” diyor Özdil ve...
... 
“Sonrası malum” pek çok konuyu sıralıyor.

 

***

Başbakan’ın, milletimin dili tektir, resmi dili Türkçedir dediğini, sonra böyle bir ifadesi olmadığını...
... NATO’dan Patriot talebimiz olduğu iddialarının Savunma İcra Komitesi’nin başkanı olarak kendisinin haberi olmadığını, bu söylemlerin tamamen yalan ve asılsız olduğunu ve sonra?.. Türkiye’nin NATO toprağı olduğunu, şu şu illere yerleştirileceklerini söyleyenin de...
... önceleri kardeşimizle oturduk, iki dost kardeş olduk dediği 
Esad’a, sonra diktatör diyenin de, Suriye’ye asker gönderme tezkeresi çıkaranın da...
... BDP milletvekillerini silahlanma, ayaklanmayla suçlayıp daha sonra bu ülkenin seçilmiş insanlarıdır, saygı duyulması gerektiğinden söz edenin de...
... Seçim barajının (yüzde 10’dan) düşürülmesinin ekonomiyi tehdit edeceğini savunduktan ve akil adamlara seçim barajının düşürülmesinin söz konusu olmadığının altını çizdikten sonra, son demokratikleşme paketinde üç farklı seçenekten, muhalefet ne derse desin, AKP’ye yarayacak barajı yüzde 5’e çekecek dar bölge seçim sistemi getireceklerini ilan edenin de... 
... Daha geçen ay, demokratikleşme paketinde anadilinde eğitimin özel okullarda da olmayacağını ve bunun ne getirir ne götürür olacağını kimsenin düşünmediğini, ülkeyi bölecek adım atmayacaklarını, anadilinde eğitimin önü açılırsa resmi dil Türkçenin zedeleneceğini söyleyenin de...
... Özel okullarda farklı dil ve lehçelerle eğitimin önünü açtıklarını da aynı kişi ve kısa aralıklarla aldatılan halkımızın hâlâ yüzde 50-51’inin aynı lidere oy vereceği kamuoyu araştırma kuruluşlarının söylediği kişinin... 
... bu ülkenin Başbakanı RTE’nin olduğunu belgeledi. 

 

***

İktidar lideri böyle de ana muhalefet lideri nasıl?
Zikzakları pek çoktur 
Kemal Kılıçdaroğlu’nun. Melih Aşık’ın Milliyet’te yazdıklarına bakalım:
2010’da iktidar türban sorununu çözmeye hız verdiği sırada ve ortada anayasal engeller varken... AKP bu sorunu nasıl çözeceği sorularına doyurucu yanıt veremiyorken... Türbana yeşil ışık yakarsanız ilkokula kadar iner diyen uyarılara...
... Kılıçdaroğlu 10 Ekim 2010’daki demecinde garanti verdi:
“İlköğretim ve ortaöğretimde türban diye bir şey olamaz. Orada devletin koyduğu kurallar vardır... Kamuda da konan kurallar vardır” dedi.
1 Kasım 2010’da 
Murat Yetkin; “Kılıçdaroğlu CHP’nin tutumunu değiştirip üniversitelerde türbana yeşil ışık yakınca RTE bu hamleyi görüp kamuda türban sorununu açtığını” yazdı. 
Gelelim bugüne:
AKP’nin demokratikleşme paketini eleştiren ve daha önceki CHP açıklamalarının kötü bir kopyası olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu:
Andımızın kaldırılmasına... Özel okullarda Kürtçe anadilinde eğitime... Kamuda türban serbestliğine... Başörtülülere siyaset ve Meclis’in açılmasına...
... Bir itirazda bulunmadı!..

 

***

Bir of çeksem dağlar yıkılır ama ne çare:
İşte böyledir benim memleketimde siyaset!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları