Cüneyt Arcayürek

En Büyük Yalancı Dolma!

07 Ağustos 2014 Perşembe

Pazar gününü sayma, şunun şurasında sandığa kaldı üç gün.
Meydanlar rahatladı. Üç beş kuruş için yakın ilde ikinci kurtuluş savaşını başlatan pek muhterem Başbakan’ın irat buyuracakları nutku 40 dereceye yakın sıcakta dinlemeye zorlanan on binlerce insan da mutlaka içinden bir ohh çekti.
Ya tek eğlence haber kaynağı olan TV’leri izleyenler.
Pek muhterem beyefendinin yanlarında muhterem eşleriyle meydanlarda, bir aşağı bir yukarı platformda elinde mikrofon, şu ilden bu ilden derlenmiş kalabalıklara hemen her gün, üstelik bir değil, iki ilde seslenmek için düzenlediği mitingleri ekrandan izlemek zorunda bırakılanlar?

***

Bu konuşmalarda konular hiç değişmiyor.
Önce tabii kendine uzun övgü ve sonra muhalefet parti liderlerine sövgü ve kendi dışında Çankaya adaylarına, tabii başta Ekmeleddin Bey’e daha çok yüklenen bölümler...
Hani rakiplerine ülke sorunları üzerinden sorular yöneltse canım kurban.
Ne gezer? Örneğin çatı adayını, yok İstiklal Marşı’nı başka bir şiirle karıştırıyor, yok edebiyat kurallarını iyi bilmiyor gibi bir cumhurbaşkanı adayına yakışmayacak biçimde ipe sapa gelmez, ilkokul öğrencilerinin okullar arası münazaralardaki tartışma konularına benzer konularla eleştirmeye, karalamaya çalıştı.

***

Şu memleketin acil soruları ve geleceği üzerinde tek cümleyle bile olsa halkımızı aydınlatmadan bir iki saat kafa ütüleyen konuşmalarına artık son verdi....
....of ve oh be! Aşağı sarkık dudaklarından, Hitler’den esinlenmiş izlenimi veren -yakında moda olacağından kuşkunuz olmasın- o bıyığı ile her gün ekranlarda karşılaşmaktan kurtulduk derken...
Tabii muhterem beyefendinin isteği üzerine, bir de baktık yalaka, yandaş TV’lerde, beyefendiye hayran ya örneğin her devrin adamı bir yazar ya da gazete yöneticisinin karşısında... Çankaya cepte, nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını anlatmıyor mu?
Neyse ki böylece hiç değilse; meydan konuşmalarını aynen saatlerce naklen yayımlayan bir değil, iki değil, ona yakın güncel yalaka TV’leri açıp kapamaktan kurtulduk!

***

Beyefendi gibi, yürürlükteki anayasanın Cumhurbaşkanlığı yetkilerini kendine yontan yorumlarla halka asıl amaçlarını yutturan bir başka başbakan gelmedi bu ülkeye.
Bırakalım nalıncı keseri gibi birçok yetkiyi kendi hesabına yorumlayan açıklamalarını, bir konudaki kararlılığını kanıtlamak için birini örnek vermek yeter!
Anayasa, cumhurbaşkanı “gereğini” gördüğünde Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder, diyor.
Beyefendi, cumhurbaşkanlarının Bakanlar Kurulu’na zırt pırt değil, ancak çok önemli ulusal bir sorunu hükümetle görüşmek amacıyla başkanlık edebileceğini içeren maddeyi..
...her hafta veya sık sık Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme olanak ve yetkisi verdiği biçimde yorumluyor.
Ülkenin sorunlarını Başbakan’la birlikte izleyip çözümleyeceklerini de bu nedenle söylüyor.

***

Ülkenin biri başbakan, diğeri genel başkan ayrı iki başlı bir iktidar tarafından yönetilmemesini ısrarla yineleyen beyefendi...
... biri Çankaya’da, diğeri Başbakanlık’ta iki başlı bir düzen yaratıyor.
Raftan indirip topluma yedirdiği yalancı dolmaların en büyüğü de bu!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları