Cüneyt Arcayürek

Diplomatik Çöküş!

13 Haziran 2014 Cuma

İçeride olduğu gibi dış politikada da ektiğini biçiyor.
Birkaç gün geçer ve şayet IŞİD’in Musul’da konsolosluk baskınında derdest edip götürdüğü 49 çalışanı kurtarabilirse; bu hükümet, başkanı…
… bu noktaya nasıl geldiğimizi oturup serinkanlılıkla özeleştiri yapacağı yerde; Suriye ve Irak’ta izlediği politikaları savunabilir ve bir yolunu bulup medyayı, muhalefeti suçlayan bir savunma taktiği de uygulayabilir!
Ne var ki Musul baskınını sıcağı sıcağına irdeleyen haberlerle yorumlarda, bu noktaya Esad’ı devireceğim diye IŞİD başta, Suriye’de cirit atan bütün İslamcı terörist örgütleri desteklediği, hatta El Kaide’nin bir şubesi olan bu örgüte yardım yaptığı, o günlerde de ve bugün de baş sırada yer alıyor.
Meclis’te baskından birkaç saat önce; kürsüden IŞİD’in Musul’u ele geçirdiğinden ve konsolosluğumuzun etrafını sardığından haberiniz var mı, diye soran MHP vekile AKP’liler “Atma atma” diye sürekli müdahale etti.
Suriye ve Irak politikalarının mimarı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; devleti içine düşürdüğü çukurdan kurtarmak için New York’ta…
….BM Güvenlik Konseyi’nin toplanması için sonuç alamayacağı önceden bilinen kimi girişimlerde bulunuyor.

***

Dünya lideri Başbakan’ın düştüğü, ne yazık ki Türkiye’de içine sürüklediği acınası durumun ilk sonuçlarına bakınız.
RTE, baskın haberlerini alır almaz ilk olarak Başkan Obama’yı arıyor.
Ne ki, şimdi üstü kapanan olaya göre, Başkan Obama telefona çıkmıyor ama TC’nin burnundan kıl aldırmayan başbakanını, Başkan Yardımcısı Biden’e bağlıyorlar.
Türkiye NATO ülkelerini olağanüstü toplantıya çağırıyor...
Sonuç? ABD, Musul baskınını şiddetle kınadığını açıklıyor.
NATO ülkeleri de toplantıdan sonra baskını kınadıklarını duyuruyor. O kadar!
Böylece hükümet yarattığı canavarla baş başa kalıyor ve artık saklanamayan gerçek bütün hatlarıyla sırıtıyor.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun baştan sona çizdiği ve hükümetin izlediği başta Suriye ve Irak politikalarının artık iflas ettiği saklanamaz, üstü örtülemez biçimde ortaya çıkıyor.

***

Daha ilk saatlerden itibaren kimi yanıtsız sorular kafalarda.
Örneğin hükümet IŞİD tehlikesinin Irak’ta hızla ilerlediğinden ne ölçüde habersiz ki, Musul konsolosluğumuz çalışanlarına derhal Musul’u terk ederek ülkeye dönmeleri emrini ne zaman verdiği şu sıralar tartışma konusu.
Bakan New York’ta konuştu ve “Maalesef Irak güvenlik güçleri (ki silahları bırakarak kaçtıkları açıklandı) IŞİD terör örgütünün ilerlemesi karşısında Musul’u terk etmek durumunda kaldılar. Biz riskler yükseldiğinde her zaman olduğu gibi üç gün, iki gün önce tahliye talimatı gönderdik” dedi
Konsolosluk tahliye edilmiyor.
Üstelik Bakan’a göre IŞİD baskınından iki üç gün önce tahliye talimatı göndermelerine karşın; pekâlâ ama konsolosluğun tahliye edilememesinin nedeni?
Bakan’ın bu soruya daha sonra verdiği bir başka demeçteki şu yanıt şaşırtıcı.
Bakan, “Konsolosluğu tahliye etmediler, zira dışarıdaki risk daha büyük olduğu için içeride kaldılar!” dedi.

***

Dışarısı baskını kınamakla yetiniyor ve böylece hükümet sorunun çözümünde başının çaresine bakmakla baş başa kalıyor...
Hükümet ise askeri müdahale dahil, sorunun çözümü ile ilgili olasılıkları masaya yatırıyor ve ama
…şu sıra IŞİD ile dolaylı yoldan yapılan görüşmelerden sonra TIR şoförleri dahil, 80 civarında vatandaşınızın serbest bırakılmalarını sağlamayı umut ediyor.
Ya askeri seçenek? Altı da üstü de tehlikelerle dolu, Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürükleyecek bir olanak!
Musul baskını ile yakından ilgili kamuoyunu bir açıklama ile bilgilendiremiyor hükümet.
Ne yapmakta olduğu ve ne yapacağı, diplomatik çöküşü nasıl açıklayacağı bilinmiyor..
Komşularda bizi ilgilendiren her kargaşa çıktığında Bakan Davutoğlu’nun ezbere söylediği, sürekli ve yine yinelediği, “Türkiye’nin sabrını kimse test etmeye kalkışmasın” sözünden başka bir söylem yok ortalıkta!
RTE hükümeti, bir türlü iktidarına son veremediği Esad’ı devirmek için IŞİD’i hiç önemsemedi. Tam destek vermese bile örgütü üstü örtülü biçimde kolladı, destekledi.

***

Sonuç ortada.
Üç beş gün önce uyanan hükümet, IŞİD gibi belayla karşı karşıya kaldığını, tehlikeyi geç görebildiğini bugün Meclis’te yapacağı açıklamalarda kabul edebilecek mi acaba?
Hele Suriye politikasının mimarı ve uygulayıcısı Davutoğlu, Musul baskınından sonra istifa etmeyi aklının ucundan geçirme erdemini gösterebilecek mi?
Irak’ın kuzeyini, Suriye’nin önemli bölümünü ele geçiren güç olan, eli kanlı IŞİD güney komşumuz artık.
Ne dersiniz, yeni komşumuz hayırlara vesile olur mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları