Cüneyt Arcayürek

Daha Ne olsun?

19 Ekim 2013 Cumartesi
Bir Kurban Bayramı daha geride
kaldı.
Camiler yine doldu taştı.
Türkiye dev bir mezbahaya
dönüştü.
Boş arsalarda, sokak aralarında
yine kaçak kesim yapıldı.
Çocuklar kesim anlarını
seyretti.
Hijyen kuralları yine
hiçe sayıldı.
Boğaz’ın mavi suları
yine kurban kanlarıyla
kırmızıya boyandı.
Bu ülkenin
Başbakanı’nın bayram
tatilini yapacağı yöre,
halktan gizlendi.
Başbakan konuşmuyor,
ne gam! Yerine konuşan,
yazan çook bu ülkede.
Örneğin Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ;
Başbakan yerine ülkenin
tablosunu çizdi, bayramın
ilk günü yayımlanan
demecinde.
Bu ülkenin AKP
sayesinde yeni
karanlıklara koştuğundan
söz edecek değil ya:
Dediğine göre meğer
AKP attığı her adımla
Türkiye’yi karanlıklardan
kurtarmış!..
***
Değişen bir şeyler yok
mu bu ülkede... Olmaz
olur mu, var elbette...
Laik Türkiye
Cumhuriyeti’nde ilk kez
cumhurun başkanı hacca
gitti.
Ama kıt kanaat
yaşayarak biriktirdiği
paralarla hacca giden
bir cumhur gibi değil...
Bir başka gezide eşine
çok ama çoook kıymetli
hediyeler veren Suudi
Arabistan Kralı’nın özel
hac davetlisi olarak.
Cumhurbaşkanı’nın
eşiyle hacca gittiği
kamuoyundan saklandı.
A. Gül’ün “resmi
bir ziyaret için” Suudi
Arabistan’a gittiği
açıklandı.
Orada nerelerde kaldı.
Sarayda mı ya da lüks
otellerin birinde krallara
layık bir dairede mi kaldı?
Soran da, haber de yok!..
Ama hiç değilse
Twitter’den paylaşılan
ihramlı fotoğrafı ve kimi
bilgiler yalan söylemiyor...
A. Gül onlarca polis
ve askerin oluşturduğu
çember içinde,
elbette hacca giden
cumhurlardan ayrı olarak,
eşiyle birlikte tavaf yaptı.
(Hürriyet).
Gül’ün güvenlik
gerekçesiyle zemin
katta tavaf yapmasına
izin verilmedi. Harem’in
avlusuna bitişik olan
Kral’ın sarayından
ortadaki çelik halkaya
portatif köprü kuruldu.
Tavafını bu köprüden
yapan Gül, resminin
çekilmesini engelledi.
Gazetecileri atlattı.
Din, hac söz konusu
oldu mu, demokrasi stop!
Eleştiri de yassak!
***
Daha sonra basının
karşısına geçen Gül’ün
yanı başında oturan
Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez’in
dün yayımlanan
demeci ise bir bakıma
cumhurun başkanının
özel koşullarda başlayıp
özel koşullarda bitirdiği
hac görevini doğrudan
olmayan ifadelerle
eleştiriyor.
Mekke’deki “Devasa
binalar altında Kâbe esir
bırakıldı” diyor Mehmet
Görmez. Bu,ağır bir
suçlama.
Suudilerin kutsal
haccı turizme
dönüştürdüğünden,
-oysa biri yanı başında
oturuyor- VİP hacı’nın
çoğaldığından yakınıyor.
Suudiler, her yıl, dini
bir görevi yerine getirmek
için Mekke’ye koşan
fakir fukara, dar gelirli
milyonlardan sağladıkları
rakamı büyük geliri,
yeni gelirler sağlamak
amacıyla turizme, Kâbe
manzaralı otellere
yatırıyor.
Musluk suyunu zemzem
suyu diye yutturmakta
hac turizminin bir başka
yüzü!
***
Ama değişmeyenler de
var bu ülkede, yönetimde.
Örneğin Avrupa
Birliği’nin Türkiye
ilerleme raporunda;
demokratikleşme
paketindeki barış
sürecinden beğeniyle
söz edilirken; iktidarın
Gezi Parkı eylemlerine
uyguladığı orantısız güç,
demokrasinin ilerleme
sürecine bir engel diye
niteleniyor...
Ama bu ülkenin
Başbakanı; mayıs
ayından bu yana AB’nin
demokrasiye yeni bir ivme
kazandırdığını söylediği
Gezi Parkı eylemlerini...
... İlerlediğini
savunduğu demokrasinin
yüz akı diye değil,
dışarıdan kaynaklanan,
kışkırtılan, Mısır benzeri
bir darbe yapmak
amacıyla başlayıp
genişlediğini savunuyor.
Batıya, Batılı
demokrasiye ve üyesi
olmaya çalıştığımız
Avrupa Birliği’ne ne kadar
uzak bir anlayışla bu
ülkeyi yönettiğini...
... Geçen zaman
içinde değişmediğini,
değişmeyeceğini bir kez
daha kanıtlıyor...
***
Eleştiriye
dayanamadığını son
örnek bir olayla tazeledi.
BDP Eş Genel
Başkanı Selahattin
Demirtaş’ın açıkladığı
demokratikleşme
paketinin “İçi boş
bir paket olduğunu,
hükümetin fiili olarak
süreci bitirdiğini
söylemesinden sonra, -Eş
Genel Başkanı Gülten
Kışanak’ın dediği gibi-...
... Legal bir partiyi,
böyle eleştiriler devam
ederse, BDP ile diyaloğu
keseriz. İmralı’ya
gitmenize Adalet Bakanı
izin vermez içeriğinde bir
açıklamayla tehdit etti...
Bu, elindeki devlet
olanaklarını icabında
bir tehdit öğesi olarak
kullanacağının ilk ve son
işareti de değil.
Gezi Parkı Direnişi’nin
başladığı ilk gün
buldozerlerin önüne
çıkarak durduran Sırrı
Süreyya Önder’i İmralı’ya
giden heyet listesinden
adını silerek cezalandırdı.
Şimdi de...
Eş Genel Başkan
paketi eleştirdi diye
BDP’yi İmralı’ya
göndermeyeceğini,
aradaki iplerin kopacağını
da söylüyor.
***
Daha nice Kurban
Bayramları gelir geçer.
Demokrasimiz eski tas
eski hamam ve... tellaklar
yine aynı tellaklar!..
Biri yukarı çıkarsa öteki
onun yerine aşağıya iner!
Üstelik artık Türkiye
Cumhuriyeti devletinin
hacı bir cumhurbaşkanı
da var.
Daha ne olsun?


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları