Cüneyt Arcayürek

Çoğunluk Azınlık Sorunu

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Terör, otuz yıldır can alıyor.

Ergenekon davasının otuz yıl süreceği açıklanıyor.

Her terör eyleminden sonra otuz yıldır manşetler yüreklerin yandığını, anaların babaların ağlaştığını haykırıyor. Şehit tabutları gözyaşları içinde son yolculuklarına uğurlanıyor.

Hükümetler PKK belasının mutlaka sonuçlandırılacağını 30 yıldır vaat ediyor.

Şehitlerimizin kanının yerde kalmayacağı ilan ediliyor.

30 yıldır terör eski tas eski hamam.

Diyarbakır'da pusu. 13 şehit!

Gazete manşetleri yine öfke saçıyor. Teröre yine lanet okuyor. Hükümet -askerler yine toplanıyor. Kara ve jandarma komutanları Diyarbakır'a gidiyor.

Manşetler, resmi açıklamalar bu kez farklı. Hiç değilse; şehit kanları yerde kalmayacak diye 30 yıldır yerine getirilemeyen bir vaatte bulunmuyorlar.

Siyaset erbabının açıklamaları da öncekilerden farklı değil.

***

Ne asker terörü bitirebiliyor. Ne de siyaset çözüm bulabiliyor.

Teröre çözüm çıkmaz sokakta.

Tepkiler, ana muhalefetin hükümetin ne yaptığını sorgulayan açıklamaları arasında yalnız Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin söyledikleri dikkat çekici.

Artık herkesin safını iyi belirlemesi lazım. Ya demokrasiden yana ya da bu türlü kan ve kin kusanlarla birlikte olacağızdedi Meclis Başkanı.

Herhalde Cemil Çiçekin hedefi AKP, CHP, MHP değil.

Bu seslenişi Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi duymaz!

Bu türden seslenişlere onların kulakları sağır.

Zira PKKnin eylemleri siyasal çıkışlarına en büyük destek!

PKK olmasa BDPnin sözü ve sesi duyulur mu? Ya şunu bunu yaparsınız ya da diye başlayan açıklamaların mürekkebi henüz kurumadı.

Ağzı laf eden başkanları Selahattin Demirtaş, PKKnin siyasal uzantısı oldukları yargısının kamuoyunda yerleştiğini görünce hükümete, siyasal partilere; Terörü PKK ile görüşün. Kürt sorununa çözümü BDP ile…” diye seslenmedi mi?

Bir kez olsun PKK terör örgütüdür dedi mi Kürt partisi?

***

Selahattin Demirtaşın tepkisi kuşkusuz timsahın gözyaşları.

PKKyi lanetleyen tek sözcük yok son açıklamasında. Her şeyden önce çok üzgün olduğunu belirtmek istiyormuş!

Gerçek duygularını gizleyen bu cümlenin altında asıl amaç sırıtıyor.

Terörden PKK, siyasal destekçisi BDP sorumlu değilmiş. Ya kim sorumluymuş?

Çözümsüzlük politikaları üreten BDP dışındaki siyasetçiler!

Yüzsüzlüğün, gerçekleri saptırmak için olaylara şaşı bakmanın dik âlâsıdır bu yorum. Tam tamına Kürt siyasetçinin ikiyüzlülüğünü sergileyen bir portre.

Adamlara, gel Mecliste davan ne ise çözümüne yardımcı ol diyorlar; kös dinliyorlar.

Yok, hayır! Ne neme büyük insan, siyasal, toplumsal deha ise illa ki Hatip Diclenin yasalarla engellenen milletvekilliği ve PKK örgütünün sivil eylemci kanadı diye anılan örgüte bağlı olanların derhal serbest bırakılması!

***

Bu arada terörle, siyasal kararları el ele veriyor.

Bir ara Kürdistan Meclisi kuracaklarını açıklamışlardı; nedense durdular ve lakin bir çeşit Kürt Meclisi kimliği sergileyen 800 küsur üyeli Demokratik Toplum Kongresi (DTK), PKKnin kan döktüğü gün Diyarbakırda demokratik özerklik ilan etti.

Ayrışmanın temellerinden biri olan demokratik özerkliği, yutturacaklarını sandıkları gerekçelerle açıkladılar.

“…Ortak vatan temelinde toprak bütünlüğüne bağlı kalarak Kürt halkı olarakdemokratik özerklik istiyorlarmış, tabii yersen!

Ortak vatan, toprak bütünlüğü mavallarını kim yutar?

Demokratik özgürlük bir perde.

PKK+BDPnin temel hedefi; bağımsız Kürdistan devleti!

***

Bunların ileri demokrasi, insan hakları, siyasal yoldan çözümle teröre çare bulunacağı gibi kavramları öne sürmeleri günün koşulları gereği.

Bugün istediklerini yerine getir, ertesi günü üstelik üniter devleti zorlayan başka istekler öne sürecekler. Tabii devlet oluncuya kadar!

Bir başka açıdan bakalım gelişmelere:

Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne karşı olmayan yok.

Ama, 75 milyon nüfusun 10 milyonu Kürtün, 60 milyon Türke isteklerini dayatması, terörle el ele vererek baskı yapması, azınlığın çoğunluğa tahakkümü diye acaba neden algılanmıyor, tartışılmıyor?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları