Cüneyt Arcayürek

Çatı Adayı Ama...

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Öncelikle iki partinin bir çatı adayında uzlaşmasını tek bir nedenle destekledim.
İki parti ayrı ayrı aday çıkarsalar RTE’nin karşısına, alacakları oy bilemediniz ancak yerel seçimlerde aldıkları oyu geçmezdi.
Oysa yıllardır 2014 cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan, devletin bütün olanakları ve yurt düzeyinde organize bir partinin tam desteğiyle adaylığa hazırlanan RTE karşısında CHP ile MHP’nin ayrı ayrı göstereceği adayların yüzde yüze yakın farkla seçimin ilk turunu kapatacağını gazeteleri okuyan sade bir birey bile tahmin edebilirdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu, RTE’yi hiç değilse ciddi oy rekabetiyle sarsacak bir çatı adayı üzerinde düşünmeye ve bu yönde araştırmalara başlamaya kışkırtan da bu oldu sanırız.
İki parti gizlice yürüttükleri görüşmelerde ortak bir adayda buluşmakta anlaştılar. Öngördükleri bu aday bulununcaya dek partilerinin adayda bulunmasını gerekli gördükleri koşulları açıklamayı kararlaştırdılar.
Sonra CHP liderine kimden veya nereden geldiği hâlâ bilinmeyen bir isim önerildi. Uzun yıllar İslam İşbirliği Örgütü’nün genel sekreterliğini yapan, bu nedenle dünya diplomasisinin tanıdığı Ekmeleddin İhsanoğlu!
CHP lideri, İhsanoğlu’nun şaibeli bir geçmişinin olmaması, her açıdan temiz olması, İslam örgütünde kadın ve insan hakları gibi evrensel, Arap dünyasının alışık olmadığı konulardaki çalışmaları nedeniyle çatı adayı olabileceğine inandırıldı.
MHP lideri Bahçeli ise İhsanoğlu’nun doğumundan yetişkin yaşlara gelinceye dek İslam kültürü ile yetişmesini, ayrıca partisinin anlayışıyla çakıştığı için çatı adaylığına olumlu gözle baktı.
İki parti lideri, İhsanoğlu üzerinde gizlice yürütülen görüşmelerde mutabık kaldıklarını, çatı adayıyla ancak yarım saatlik bir görüşmeden hemen sonra birlikte açıkladılar.
RTE karşısına İslam kokan bir aday çıkarılması iyi de; çatı adayı MHP’de tartışmalara yol açmadı ama... Elbette sosyal demokrat, laikliği savunmayı temel ilke sayan CHP içindeki anlamsız biçimde suçlanır gibi ulusalcı diye adlandıran bir grup karşı çıktı.
20 milletvekili idiler, ne ki partinin adayı İhsanoğlu’na karşı bir aday çıkarmakta aralarında anlaşamadılar.

***

Uzun lafın kısası... Sonra? Kamuoyunun ve siyasetin tanımadığı, kişilik içeriği bilinmeyen İhsanoğlu üzerinde tartışmalar başladı.
Çatı adayı da pekâlâ kendini suçlamaya yönelik soruları doyurucu biçimde yanıtladı.
Örneğin CHP merkezi ile türban konusunda ters düşmüyor, Atatürk’e karşı olduğu iddialarını kesin bir dille örnekler vererek yanıtlıyordu.
Doğumundan itibaren çocukluğunu ve yetişme sürecini din konusunda bilge babası ile Kahire’de geçiren İhsanoğlu, laikliğe, Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı olduğu yolundaki iddiaların önünü de pekâlâ kapattı.
Sokak aralarında, kişiliği üzerindeki tartışılan konularda yaptığı ayaküstü yanıtlarda İhsanoğlu, TC’nin temel ilkelerinde RTE’ye fark atan bir izlenim verdi.

***

Kısa süre önce, Pakistan gibi şeriatla yönetilen ülkelerde Meclis ve Bakanlar Kurulu toplantılarını başkan veya başbakanların Kuran’dan ayetler okuyarak açtıklarını ve Erbakan’dan beri dinci siyasal akımların bu kuralı bu ülkede de yerleştirmeyi arzuladıklarını ancak başaramadıklarının altını çizdim Güncel’de.
Fakattt... Çatı adayı İhsanoğlu’nun seçim bildirgesini açıklayacağı basın toplantısına...
... Besmeleyle ve Kuran’dan Fatiha suresiyle başladığını TV’den izleyince şaşakaldım. Hele ertesi günü bu duayı Türkçe değil Arapça okumadığını hayıflanarak yazan, örneğin Hürriyet’te Fatih Çekirge’yi okuyunca şaşkınlığım bir kez daha arttı.
Şu memleketin geldiği duruma bakınız.
Çatı adayının Kuran’dan duayla başlaması yadırganmıyor artık.
Oysa adaylığına “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” başlayan İhsanoğlu, yalnız Rabbine kulluk edeceğini, ancak ondan yardım istediğini söyledi ama oy almak için huzuruna çıktığı halktan...
... Ancak halkın oylarıyla seçimi kazanabileceğinden söz eden tek bir cümle kullanmadı.
Açıklamalarına geçerken -RTE gibi- ya Allah bismillah demediği kaldı.
Demek ki İhsanoğlu, halkın oylarının yardımıyla değil, “yalnız senden yardım isteriz” diyerek, Rabbinin duasıyla cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağına inanıyor.

***

Sorulara verdiği yanıtlarda, RTE’den önemli farkının parlamenter rejimin devamına yanlı olduğunu, başkanlık sistemini reddettiğini, mevcut anayasa çerçevesinde görev yapacağını açıklamasıydı.
Diğer bütün açıklamalarında; Köşk’e çıkarsa toplumdaki inanç ve görüş farklılıklarını topluca kucaklayan bir siyaset izleyeceğini... ... RTE gibi yürütmenin başı olmayacağını, partiler arasında ayırım gözetmeyeceğini...
... Hatta Başbakan’ın son konuşmasında açıkladığı gibi, devlet yönetiminde Cumhurbaşkanı’nın birinci, Başbakan’ın ikinci derecede söz sahibi olamayacağının altını çizmesi elbette onaylanacak yönleriydi.
Şunun şurasında ilk tura 28, 29 gün kaldı.
10 Ağustos günü şapka düşünce hangi adayda kelin göründüğünü göreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları