Cüneyt Arcayürek

Bu Kafa ile... (15.06.2014)

15 Haziran 2014 Pazar

İnanmadık ama inanır gibi olduk.
Onca yıldır başta ana muhalefet, diğer karşı partileri olmasalar daha iyi olacak anlayış ve kafasıyla değerlendiren RTE; Musul baskınının ulusal bir sorun olduğunu nihayet anladı ve muhalefet partileriyle işbirliği yapmasa bile hiç değilse fikir ve görüş alışverişinde olmayı artık ve nihayet sindirebildi diye düşünüyorduk...
…Tabii, sanki RTE, karakterinin gereğini, en iyi demokrasi muhalefetsiz demokrasidir diyen kafa yapısının emrinde olduğunu bir kez daha ispat etmekte gecikmedi. Üstelik muhalefetle doğrudan görüşmeyle başlattığını sandığımız sürece ancak 24 saat dayanabildi.
Musul baskınının çözümünü bugüne dek bu konuları ağzına burnuna bulaştıran, örneğin IŞİD’in Musul’u ele geçireceği haberlerini davul zurna dış kaynaklar haber verirken konsolosluk çalışanlarının çok daha önceden tahliye kararını bile veremeyen başta Dışişleri Bakanı’na, asıl görevi Musul olayı ile ortaya çıkan MİT’e ve kimi bakanlara bırakarak Rize’de açılışlar yapmaya koştu, gitti.
Hadi devlet böylesi bir olayı çözecek kadrolara sahiptir, RTE Ankara’da olmadan da IŞİD ile sonuç alacak içi belli olmayan pazarlıklar yapabilir, yapıyor diyelim.
Ama bu pazarlık Türkiye’nin sabrını ve gücünü kimse test etmeye kalkışmasın diye bol keseden büyüklük taslayan hükümetin gücünü bal gibi IŞİD’in test ettiğinin kanıtı.
Ve Ağustos 2014’te bu ülkenin bütün insanlarını kucaklayacak, tabii muhalefet dahil devletin bütün kurumlarının ahenk içinde çalışmasını sağlamakla görevli Cumhurbaşkanlığı koltuğuna 12 yıldır aksini kanıtlayan adam oturacak ha?
Vah benim zavallı ülkem, vah!..

***

Şu sonuca bakınız. RTE, sanki bu ülke Ortadoğu’nun terör bataklığına batmasının sebebi aslisi değilmiş gibi bir davranış sergiliyor.
Devletin uçağı ile Rize’ye gidiyor. Oradan olası Cumhurbaşkanlığı’na yakışır bir davranış sergileyeceğine… dün muhalefetle yakınlaşma sağlayan o değilmiş gibi, CHP ve MHP liderlerine yine o malum ağzını açıyor, söylemediğini bırakmıyor.
Vay efendim; Dışişleri Bakanı ile konuşurken Musul olaylarını da örnek göstererek, Suriye’de başta IŞİD, katillerin son adı radikal İslam örgütleriyle can ciğer kuzu sarması olmanın siyasal bir sonucu olmasını anımsatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu saygısız olmakla….
… O dünyanın bilge lideri ve bu ülkenin efendisi ya, Bahçeli’yi de cehaletle suçluyor.

***

Yıllardır bir yana bırakamadığı bu davranışını 2023’lere dek sürdüreceğini söylerken neye güveniyor?
Sürekli kuzuların sessizliği içinde, RTE’nin palavralarına inanarak sandıkta onu destekleyen kitlelerin daha dokuz yıl arkasında duracağını ve evinin kapısını bile ya Allah bismillah diye açan inanç sahibi olarak “yukarıdan” bu süre boyunca yaşayacağı güvencesini almış gibi, bugünden 2023’te -kafasındaki nasıl bir yeni Türkiye ise- o yılın törenlerinin gündemini ilan ediyor.

***

Konsolosluk çalışanlarının rehin alınması olayını, IŞİD ile yaptığı içeriği şimdilik ne idüğü belirsiz pazarlıklarla tereyağından kıl çeker gibi çözümleyeceğini ilan etti Rize’de.
Bir gün, fazla uzak değil, belki de önümüzdeki günlerde IŞİD rehineleri serbest bırakırsa hükümetin neyin karşılığı bu sonuca vardığı hiç kuşkunuz olmasın, bütün ayrıntılarıyla, iç medyada, olmazsa dış medyada yazılıp açıklanacak.
Kuşku olmayan gerçek şu: IŞİD gibi bir terör örgütü büyük ve kudretli Türkiye palavralarından etkilenerek karşılığını sağlamadan konsolosluk çalışanlarını asla serbest bırakmaz.
Daha bugünden rehinelere karşılık, Türkiye’den, burada çeşitli terör olaylarına karışmış, yakalanmış ve tutuklu olan IŞİD militanlarının -bugün doğrulanmayan bilgilere göre- serbest bırakılmasını koşul olarak öne sürdüğü haberleri gazetelerde yer alıyor.
Hükümet ve başkanı, bir türlü terör örgütü diyemediği IŞİD’le pazarlık yapıyor.
Yalnız tutuklu IŞİD militanlarını serbest bırakması değil tartışılan konu.
Daha bugünden çarpışmalarda yaralanan IŞİD militanlarının Türkiye’de tedavi edildiği, Türk subaylarının IŞİD militanlarını eğittiği söylentileri de hükümetin sorumluluk faturasında yer alıyor.

***

Fıkra şu: Pahalı terzide giyinir, pahalı lokantada yemek yer, pahalı kravat takardı.
Tanımayanlar sordular: “Zengin midir?”
Yazar Ercüment Ekrem Talu, gülümseyerek yanıtladı soruyu:
“Hayır ama kendini zengin zanneder!”
Bizimkide o hesap.
Kendini Ortadoğu’nun en güçlü ve sözü sesi dinlenir, dünya liderlerinin saygıdan da öteye mutlak etkilendiği bir siyaset adamı, bir lider zanneder.
Oysa, IŞİD’e bile söz geçiremeyen, hatta terör örgütüne höt diyemeyen; kendi söylediğini kendi dinleyen, inanan bir kimlik sergiliyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları