Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bu Başa Bu Tıraş! (12.04.2014)
Geçenlerde muhalefete, “Tarih sizi affetmez” dedi.
Bugünden kendisi hakkında tarihin ne yazacağını nereden biliyor?..
Aman bu soruyu çevresindekilere sormayalım. Yazar çizer yalaka takımını çoook aşan yanıtlar alabilirsiniz.
Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı olmayacak mı sorusuna yanıt aranmaya başladığından beri; AKP İstanbul il başkanından bilumum vekile kadar hemen tüm kadro; RTE’den başka Çankaya’ya münasip bir isim görmediklerini, üstelik kimi sosyal, siyasal gerekçeleri saptırarak, sıralayarak söylüyorlar.
Üstelik Abdullah Gül’ün, tarihe bulunmaz Hint kumaşı diye geçeceğinden kuşku duymadıkları başbakanları şayet aday olmak isterse, elbette, emir buyurdunuz diye o anda olumlu yanıt vereceğinden kuşku duymuyorlar...
Sık söylemeseler de RTE’nin Cumhurbaşkanlığını hak ettiğini gerekçeleri arasına sıkıştırıyorlar.
Çankaya hak edilen bir görev midir, yoksa yetişme biçimi, kültür birikimiyle o göreve layık bir kişi midir; ne soran, ne araştıran ne de yanıtlayan tek bir kişi yok!
Akıllarına kimi örnekler gelmiyor tabii şimdilik...
İkinci Dünya Savaşı sona ermek üzereyken Başkan Roosevelt öldü.
Başkanın ani ölümüden sonra ABD anayasasına göre başkan yardımcısının, başkanlık koltuğuna oturması gerekiyor.
Yardımcısı Truman’dı ve asıl mesleği terzilikti.
1963’te Dallas’ta bir suikasta kurban giden Başkan Kennedy’nin yerini yardımcısı Johnson aldı ve… Vietnam Savaşı’nı körükleyerek on binlerce Amerikalı gencin ölmesine neden oldu.
***
Ama RTE’nin Çankaya’ya çıkmasını savunanlara bu örnekler anımsatıldığında işte demokrasi bu diyeceklerdir.
Genel başkanlarının yukarıya çıkmasına bugün o koltukta oturanın karşı çıkmayacağını söyler ve savunurken; A.Gül adına konuştuklarını unutmuş görünüyorlar.
Ha, RTE adına konuşabilenler Gül’e aba altından sopa gösteriyor diyebilirsiniz.
Sakın ola aday olmaya heveslenme.
Parti olarak sen, RTE’ye tercih edilerek, bir dönem daha cumhurbaşkanı olmazsın demeye getiriyorlar...
***
Çoğu zaman hele hükümetin getirdiği antidemokratik yasalara parlamento içi ve dışı muhalefetin karşı çıkması karşısında kullandıkları slogan şu: “Burası demokratik bir ülke ve bize göre bu yasalarla, uygulamaların tümü demokrasinin ta kendisi...”
Öyleyse?..
Burası demokratik bir ülkedir. Çankaya’ya çıkmak için Cumhuriyet tarihini özümsemiş, sindirmiş, vârisi olduğu, kalkmamak kararıyla her türlü önlemi aldığı iktidar koltuğuna bu rejimin nimetlerinden yararlanarak oturduğunu bir kalemde inkâr edecek düzeyde bir karakter sergileyen biri de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmaya elbette layıktır, hakkıdır. Mantık bu olunca…
… Seçimden sonra parti balkonundan maaile, çoluk çocuk damat, bir yanında da halkı selamlamak için de birlikte el kaldırdığı rüşvetten ve yolsuzluktan hakkında fezleke yazılan bir bakan... Adeta karşıtlarına, oy alamadığı halkın yüzde 55’ine meydan okudu.
***
Sırıtan bir gerçek var.
Bugünlere dek RTE ile Gül’ün uyum içinde oldukları Çankaya vesilesiyle artık savunulamıyor.
Hükümetin antidemokratik yasal girişimlerine, devlet içinde uygulamalarına karşı çıkan Gül’le, aksine davranışlarına devam eden RTE arasına çoktan karakedi girdiği artık saklanamıyor.
TV’lerde bu gerçek pek öyle açık biçimde söylenemiyor, ama önceki gece başka gerçekler sergilendi.
Bu gerçeklerin bir bölümünü; Dört Bir Taraf (DBT) programında iktidar borazanı olmayan üç gazeteci; Altan Öymen, Kadri Gürsel ve Nazlı Ilıcak; bu ve diğer Türkiye gerçeklerini “bir yerler ne der” demeden ve Nagehan Alçı’nın RTE, AKP adına bütün aksi çabalarına karşın halka duyurdular.
Örneğin şu gerçeği:
Alçı, hükümetin, telefonları yargı izni olmadan dinleyenlerin bir bir yakalayacağını ve İçişleri Bakanı’nın da bu konuda 180 soruşturma açtırdığını söyleyerek, RTE’nin bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu kanıtlamaya girişti ama…
… Önce Ilıcak, Başbakan’ın bugün şikâyetçi olduğu gizli dinlemeleri dünkü can ciğer, bugün amansız düşmanı ve üstelik devlete, hükümete karşı paralel yapı kurduğunu ilan ettiği Fethullah Gülen’i dinleyen tapelerden de her fırsatta yararlandığını söyledi.
Altan Öymen, Alçı’nın yalanlama çabalarını dinledi ve “Evet, ama Başbakan, Gülen’i dinlettiğini ülke içinde de Avrupa Parlamentosu’nda da hiçbir kaygı duymadan söylemekten çekinmedi” dedi.
Yakın geçmişte böylece RTE’nin dinlettiği veya dinlenen telefon konuşmalarını her alanda ve fırsatta söyleyerek yararlandığı inkâr edilemeyecek biçimde ortaya çıktı.
Bu ne perhiz, ne lahana turşusu özdeyişi hafif kalıyor.
Başbakan’ın dün söylediklerinin bugün aksini söyleyerek inanılmaz bir vurdumduymazlık, inkâr edilemeyecek bir tutum sergilediği kanıtlanmış ve…
… Tarihe not düşülmüş oldu.
***
Ama ne çare; on yılın sonunda yeni bir siyaset etiği kurallaştı.
Siyasette ayakta, iktidarda kalmak için yalanı geçerli saymak, geçmişini, vaatlerini inkâr ederek, halk aldatılıyormuş umursamadan, kısacası her yol yöntemi olağan sayarak…
… Daha başka ikballere, örneğin Çankaya yokuşuna koşmanın mubah olduğuna inanmak günümüzde geçerli.
***
Bu başa bu tıraş!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı