Kuşkunuz olmasın.

Ülkemizde özgürlükler alabildiğine geniş...

Otomobil kullanırken cep telefonu \n

ile konuşmak yasalara, kurallara göre yasak mı? Hayır!

Caddelerde kocaman lüks arabalar... Direksiyonda beyefendiler, hanımefendiler.
Bir ellerindeki cep telefonu kulaklarında. Diğer elleri direksiyonda. Müzikçalara koymuş ağlayan, sızlayan bir türkü ya da rap musikisi.
Umurunda değil dünya!
Yasa, kurallar vız!.. Özgür mü özgür!..
Trafik polisi mi yakalayacak, basacak cezayı böyle trafik canavarlarına?..
O da özgürlükten yana...
Böyle yüzlercesi burnunun dibinden geçiyor. Görmezden geliyor. Gıkı çıkmıyor.

Gezi Parkı eylemleri günlerinde Başbakan, “Tencere tava, hep aynı hava” diyerek komşu özgürlüğüne tecavüz edilmesine karşı çıktı.
Polis, Başbakan’ın insan hak ve özgürlüklerine saygı içerdiği biçimde yorumladığı gerekçe kafasında...
... adını duydunuz mu bilmem, elinde Kabahatlar Yasası... Çat kapı!..
Komşu hak ve özgürlüğüne tecavüz ettiniz, tencere tava çaldınız diye 7 konuta 80’er lira para cezası!

Yalnız özgürlükler bu örneklerle kısıtlı değil. İşte örnek:
Terörden sorumlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, geçenlerde Kırıkkale’de yaptığı açıklamaları TV’ler canlı yayınladı.
Kendi sesinden dinledik:
“Gezi olaylarının arkasında Yahudi diyasporasının” olduğunu söyledi.
Oysa, Gezi Parkı eylemlerinin arkasında dış ve iç faiz lobisi, yasadışı örgütler, dış mihraklar olduğu masallarını Başbakan’ından dinledik.
Bu listeye Atalay’ın Yahudi diyasporasını eklemesi ilginçti ve de...
... mantığa aykırı da değildi.
Zira Atalay’ın açıklaması, Müslüman mı Müslüman; üstelik keskin Arap dostu Başbakan RTE’nin dış düşman mihraklar arasında baş sırada yer verdiği...
... İslam-Arap âleminin tarihsel düşmanı Yahudi İsrail devletini akla getiriyor.

Atalay, RTE’ye düşman gözüyle bakan Yahudi diyasporasından, Türk Yahudilerini ayrı tutma telaşına kapıldı...
Ama Türk Musevi cemaati Atalay gibi düşünmüyor:
Açıklama; “... İçinde Türk Musevi vatandaşlarının bulunduğu, ‘dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayan o ülkenin Yahudi inancına sahip vatandaşlarını kapsadığı anlaşılabileceği ve hedef alınabileceğine’ kaygılarını, doğabilecek sonuçlardan endişelerini” vurguluyor.
Bu kez de TV’lerde milyonların her sözcüğünü canlı izlediği sözlerine bir hükümet adamı; (Atalay) ertesi günü, “Sözlerim bilinçli olarak çarpıtıldı” diye bir açıklama yaparak... sınırsız ölçüde yalanlama özgürlüğünü kullandı.

Özgürlüklerin en hası, kulis özgürlüğü. İşte örneği:
Meclis Başkanlığı için oylama yapılırken BDP’li Sırrı Süreyya Önder’le selamlaşan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu sakal ne böyle” diye takıldı.
Sosyalist Önder, partisinin gerçek anlamda sosyal demokrat olduğunu bir türlü kanıtlayamayan CHP Genel Başkanı’nı yanıtladı:
“Sosyal demokratların yasını tutuyorum!”

Sivrisinek saz, tabii anlayana davul zurna az!