Cüneyt Arcayürek

Acaba Neden?

07 Ocak 2014 Salı

Devlet yönetiminde yeni bazı gerçekler ortaya çıktı.
Başbakan’ın toplantısına katılan yazarlar, çıkışta “RTEye Fethullah Gülen imzalı uzlaşma (barış) mektubu geldiğini açıkladığını, ne ki Başbakan’ın ‘Pazarlığa açık değliz’ dediğini” aktardılar.
TV’ler ve yazılı basın; mektubun toplantıya damgasını vurduğunu ve hükümetle cemaat arasında günlerdir süregelen kavgaya Gülen’in son vermek istediği izlenimi aldıklarını söylediler, yayımladılar.
Tabii RTE’yi aklamayı, cemaate karşı izlediği politikaları övmeyi mesleksel kural haline getiren kimileri…
…Başbakan yine dik durdu. Barış pazarlığına evet demedi. Gülen’e, barış istiyorsan önce dayatmalarından, öne sürdüğün koşullardan vazgeçeceğini garanti etmelisin, dediğini yazdılar, söylediler.
Başbakan’ın barış mektubunu açıklamasıyla iç siyaset, tabii AKP hesabına yeni bir ivme kazanacaktı.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar diyerek Başbakan’a yeni bir tazminat davası açma fırsatını vermeyelim ama; saat 11.00’de RTE’nin, Gülen’den geldiğini söylediği, içeriğini açıkladığı barış mektubuyla ilgili, bir iki saat geçti geçmedi...
Jet hızıyla bir yalanlama gündeme düştü.
Gülen’in Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, “Hocaefendi tarafından gönderilen mektubun Başbakan’a hitaben yazılmadığını” açıkladı.
Bu, bir.
Açıklamanın sonraki bölümünde, Başbakan’ın, Gülen’in barış ve pazarlık çağrısı yaptığı dediği mektubunun “muhtevasında hiçbir pazarlık söz konusu değildir” deniliyordu. Bu da iki!

***

Mektubun kime ve kim aracılığıyla gönderildiği, Gülen cemaatine yakın internet sitesinde aynı gün açıklandı.
Tabii medyanın ağzı açık kaldı.
Meğer mektup Cumhurbaşkanı’na gönderilmiş ve böylece CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun günlerdir, Cumhurbaşkanı hükümet-cemaat ve yolsuzluk krizine bir şey yapmıyorsa Çankaya’da niye oturuyor, diye eleştiriler yöneltmesinin ne denli haksız olduğu ortaya çıktı!..
A. Gül’ün Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, Çankaya’da boş oturmadığı, hükümeti derinden sarsan cemaat krizini yumuşatmak ya da arabuluculuk yapmak için 21Aralık’ta, Londra’da öğrencilik yıllarından bu yana yakın dost olduğu gazeteci Fehmi Koru aracılığıyla soruna çözüm bulabilmek amacıyla kolları sıvadığı kanıtlanmış oldu.

***

Gülen mektubu olayı, başka bir gerçeğin ortaya çıkmasına vesile oldu.
17 Aralık’ta yolsuzluk skandalı patlıyor. 21 Aralık’ta Koru, Pensilvanya’da.
Açıkladığına göre, Gülen’e gitmeden önce Koru, Cumhurbaşkanı ile Gülen’e neler söyleyeceğini saptayan bir görüşme yapıyor.
Arkadan Başbakan’ın görüşlerini alıyor.
Koru henüz açıklamadığı için Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Pensilvanya’ya ilettikleri görüşler nelerdir, bilinmiyor.
Fakat mektup olayının başka yüzü; hükümetle cemaat arasındaki kavgaya ışık tutacak içerikte...
Mektup yoluyla Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Gülen’le barış yolunun açılması için öncelik aldıkları ortaya çıkıyor.

***

Gülen; Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Koru aracılığıyla ilettikleri…
…kuşku yok, hükümet - cemaat arasındaki, son olarak yolsuzluk skandalı ile zirveye çıkan kavgayı barışçıl yollardan çözme olasılıkları içeren görüşleri olumlu yanıtlamıyor.
Bir başka sonuç o ki, Cumhurbaşkanı ile Başbakan, milyonlarca oyu temsil eden legal muhalefet partilerinden esirgedikleri siyasal yakınlık ve muhabbeti, legal olmayan cemaat ile lideri Gülen’e gösteriyorlar.

***

RTE, acaba neden cemaate parti ol, sandıkta boyunun ölçüsünü al diye böbürlenemiyor?
Ya da başka skandalları ortaya döker diye devlet içinde çeteleştiğini söylediği cemaatten korkuyor mu?
Neden, neden, neden?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları