Çiğdem Toker

Türk: Hükümet IŞİD’e Açık Destek Verdi, Kürtlerin Güveni Azaldı

14 Haziran 2014 Cumartesi

MARDİN - AB’nin 21. Geleneksel Gazeteciler Konferansı’nın ikinci gününde Mardin’deyiz. Türkiye ve Avrupa’dan kalabalık sayılabilecek bir grup gazeteci meslektaşla birlikte, Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk’ü makamında ziyaret ettik. Türk ve Türkiye’nin sayılı kadın ve üstelik Süryani ilk eşbaşkanı olan Februniye Akyol ile birlikte kapıda karşılandık.
Türk sıkıntılıydı. Görevi AKP’den devraldığı ilk günden itibaren, deyim yerindeyse bir dert küpüne dönmüş.
Belediye başkanlığını Türk’ün alacağı belli olunca AKP’li yöneticiler belediyenin mal varlığının neredeyse tamamını değişik yollarla başka kurumlara devredip Türk’ün ifadesiyle bir de üzerine 500 milyon TL de borç bırakıp gitmişler. Türk, “mali tuzak” olarak nitelenebilecek bu tutumun tek amacının Kürt siyasetini başarısız kılmak olduğunu söylüyor. Mardin’in, çoğulcu ve hoşgörülü yapısıyla, yerinden yönetimin en iyi uygulanabilecek, demokratik bir yapının oluşması için “örnek bir kent” olduğunu vurgulayan Türk, “Bunu gördükleri için yaptılar” diyerek, belediyeyi “mecalsiz” kılan AKP tasarruflarını şöyle sıraladı:

AKP’den Mardin’e mali tuzak
- İl Özel İdaresi’ne ait tam 2 bin 618 arsanın sadece biri belediyeye bırakıldı. O da mezarlık.
- 61 iş aracı, lağvedilerek başka kurumlara devredildi.
- Havaalanı bölgesinde, Kızıltepe-Mardin arasındaki 5 arsa hazineye devredildi.
- Artuklu Üniversitesi’nin kullandığı Atatürk Kültür Merkezi, 20 milyon TL karşılığında hazineye devredildi.
- Midyat da dahil olmak üzere, bize bırakılan 20 yıllık borç 500 milyon TL. Türk burada “Mesela kendisi bankayla 4 yıl sonra ödemek üzere anlaşmış, ama krediyi kullanmış. Şimdi onun borcunu biz ödüyoruz. Her gün icra, her gün tahsilat” diyor. Soma faciası yaşanmasaydı, valilik önünde çadır kurarak eylem yapacaklarını da Büyükelçi Manservisi’ye açıkladı.

‘Hükümete güven azaldı’
- Büyükelçi Manservisi, Türk’e, “Barış süreci güçlü bir şekilde devam ediyor mu?” ve “Musul işgali değerlendirmesi” sorularını yöneltti. Türk, bugün ulus devlet mantığının yıkılıp, demokratik devlet anlayışının istendiği bir dönemin yaşandığını söyleyip şu değerlendirmeleri yaptı:
“Dört parçaya bölünmüş Kürt halkı şimdi hakkını hukukunu talep ediyor. Ama Ortadoğu’daki sancılı, sıkıntılı milliyetçi anlayışı çok iyi bildiği için, birlikte yaşamayı esas alan demokratik bir anlayış içindeyiz.”

‘Kürtler taraf olarak görülmüyor’
- Türkiye’de ve diğer Ortadoğu ülkelerinde Kürtler, potansiyel bir tehdit olarak görülüyor. Çözüm sürecinde bile Kürtleri bir halk olarak görmek yerine, onlara “ne verirsek önce susturabiliriz” diye düşünüldü.
- Sorunun barışa evrilmesini istiyorsak Kürtlerin taraf olarak görülmesi, Kürt liderlerle oturulup görüşülmesi gereken bir dönemdeyiz. PKK lideri ve Kürt halkı zindanlarda çürüdükçe, asla sürdürülebilir bir barış olamaz.

‘Güvensizliğin nedeni IŞİD’e destek’
- Geçmişte barış süreci konusunda umutlu olan halk, artık hükümete güvenmediğini söylüyor. Bu, yeni bir gelişme. Çünkü bu halk, IŞİD militanlarının Ceylanpınar, Akçakale, Nizip’ten silahlı olarak Suriye’ye gittiğini gördü, fotoğrafladı. Kürtlere saldıran bir gücü desteklerken, hükümetin samimiyetine nasıl inanalım? Oradaki Kürtler kimseye saldırmadı ki. Kendilerini koruyorlardı. Suriye savaşında, hükümetle çalışan yardım kuruluşlarının hiçbiri Kürtlere yardım etmedi. Bizim yardım kuruluşlarımız sürekli engellemeyle karşılaştı.

Somut örnekler
- Bir sene önce Ceylanpınar’da bir araç devrildi ve dört yaralı Arap, Türk asker kıyafetleri içinde çıkarıldı.
- Ceylanpınar’ın şimdiki (son seçilen) belediye başkanı, IŞİD militanlarıyla çarşıda dolaşıyor. Biz 80 yaşındaki hastamız için araç yolu bulamazken, yaralanan IŞİD militanları bir saat içinde getirilip burada tedavi ettiriliyor.
- Biz, bunlardan rahatsızlığımızı açıkça ifade ettik. Bela olacak. IŞİD, Ortadoğu’da sistemi değiştirmeye karar vermiş uluslararası güçlerin desteğiyle yapıyor bunları.
- Nereden uluslararası güçler? E, buradaki bir PKK militanını dağda hemen tespit ederken, IŞİD ordusu Musul’a giriyor ve bundan ne Amerika’nın ne de Türkiye’nin haberi oluyor. Bu mümkün mü? Nasıl izah edeceğiz? Destekleyenlerin başında Türkiye geliyor. Rojava’da Kürtler statü sahibi olmasın diye Türkiye açık destek verdi.

Lice ve kalekol
- Barış sürecini bozan değil ciddiyete davet eden bir süreç olarak görüyoruz. Öcalan’ın son mesajı sürecin devam ettiğini göstermesi açısından önemli.
- Ama bir yandan barış süreci denirken diğer yandan kalekolların yapılması, barış sürecini olumsuz etkiliyor. 16 yaşındaki bir çocuğun bayrağı indirmesi ne PKK, ne Öcalan’ın, ne de bizim istediğimiz bir şeydir. Bunu ifade ettik. Ama gerginlik ortamında kontrol dışı olaylar olabiliyor.
- Çatışmaların bitmesini Kürtler herkesten fazla istiyor. Bundan emin olabilirsiniz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları