CHP’nin Demokratik Çıkmazları ve Seçimler

25 Şubat 2014 Salı

CHP adaylarını açıklamaya başladığından beri partinin içi fokurdamaya devam ediyor. Maalesef yıllardır ikaz ettiğimiz tavrı CHP yine gösterdi ve adayları çoğunlukla Genel Merkez atadı. Sonuç sürekli hatırlattığımız gibi, Genel Merkez önünde protesto gösterileri, istifa edip DSP’ye geçenler, küsüp partiyi veya siyaseti bırakanlar, içine kapanıp “Böyle nankörlük ve mantıksızlık yeryüzünde yok” diyenler... Sırayla her şeyi gördük, görmeye de devam ediyoruz.
CHP yönetimindeki değerli eski ve yeni arkadaşlarıma sormak istiyorum: Bu yaşananlar değdi mi? Ne gerek vardı? Yıllardır anlatıyoruz “parti içi demokrasi”yi. Ayrıca soyut sözlerde kalmasın diye, bundan 3.5 yıl önce yaptığım girişimle oturduk, arkadaşlarla yeni ve mükemmele yakın bir tüzük yazdık. Öyle bir tüzük ki, uygulansa bu kavgaların kesinlikle hiçbiri yaşanmayacak. Yani mesela Beşiktaş, Kadıköy, Çorum, Yatağan, Akşehir, Alanya veya Adana, neresi olursa olsun, adaylarını Genel Merkez atamayacak, o yörenin CHP’li tüm üyelerinin oyuyla, önseçim yoluyla belirlenecek! Böylece “Hakkım yendi, sağcılar partiyi bastı, bu adam daha dün partiye girdi” gibisinden lafların hiçbiri gündeme gelmeyecek. Zaten ülkenin her noktasının siyasi iç detaylarını Genel Merkez’de kim bilebilir ki? Bir başka konu ise hazırladığımız tüzükten yalnız “kadınlara ve gençlere kota” önerisini alan Genel Merkez, maalesef onu da ciddiyetle uygulamadı, ne kotalar dolduruldu ne de bu isimler seçilebilecekleri yerlere yerleştirildi!
Sosyal demokrat bir parti neden hâlâ ısrarla bu ilkel metotlarla Belediye Başkanı veya milletvekili adayı saptamak ister? Kim beslenir bu kavgalardan? Düne kadar Baykal dönemindeki uygulamalardan şikâyet edenler, neden güç kendi ellerine geçince aynı hataları yaparlar? Hem de bunun partiye verdiği zarar kamuoyu önünde ayyuka çıkmışken? Evet, AKP’de böyle sorunlar fazla yaşanmıyor! Çünkü orada “tek seçici”nin yetkilerini tartışabilecek insanoğlu yok. Ama sosyal demokrat bir partiden aynı boyun eğme tavrını beklemek mümkün değil. Zaten kimsenin buna hakkı yok. Sonuçta 21. yüzyılın CHP’sini hiçbir şekilde hak etmeyen bu tüzük orada durdukça, partinin başı daha çoook ağrır!
Peki, CHP yönetimi belirlemeleri yaparken, bari kendi arka bahçesinin taleplerine dikkat etti mi? Ya da kamuoyuna “Bakın başkanı değiştirdi ama kimsenin gık diyemeyeceği şu aydın ismi getirdiler” dedirtti mi? Ya da mesela Gezi’nin veya diğer irili ufaklı sosyalist partilerin hassasiyetlerini göz önünde bulundurdu mu? Solda kendisi dışında bir “rakip” oy sepeti olmasın diye özel bir itina gösterip sendikalarla, kitle örgütleriyle, İP’ye, ÖDP’yle, TKP’yle, diğer partilerle görüşüp onlardan bazı temsilcileri yerleştirmek için diyaloğa girdi mi? Solun “büyük abisi” olarak kendisine yakışan bunlardı... Ama ne yazık ki bunlar olmadı. Öyle şeyler yaşandı ki, sanki görevde kalmak isteyen kimi belediye başkanları yerine, daha iyi kimin gelebileceği hiç düşünülmeden “öylesine”, birileri öyle istedi diye isimler ortaya atıldı. İsyan eden partililer, olan biteni anlamayan bir kamuoyu oluştu. Üstelik RTE ve Gökçek isimlerinin o kadar limitte kaybedilen seçimlerden sonra ortaya çıktığını hatırlarsak, CHP’nin tek bir oyu bile küçük görme hakkı olamayacağı ortaya çıkar! Özellikle bu partilerin ülke genelinde seçmenleri ciddi ölçüde etkileyecek, medyada ve entelektüel dünyada güçleri olduğunun herkesçe bilinmesine rağmen.
O zaman ne yapacağız? CHP’ye kızıp oy potansiyeli küçük bir başka muhalif partiye mi oy atmak lazım? Tabii ki hayır. Gerek saydığım bu olumsuzluklar, gerek CHP’nin yaşadığı ideolojik çelişki ve kaymalar -her ne kadar birçok muhalif seçmenin tereddüt etmesine neden oluyorsa daşu anda üzerimizdeki AKP karanlığından kurtulmak için başka hiçbir somut alternatif yok. Bu durumda CHP’ye kızsam da kızmasam da oyumu yine ona vereceğimi biliyorum. Üstelik bu saydığım rahatsız edici durumlar karşısında CHP’ye “kerhen” oy vermek, hiçbir işe yaramıyor. Yani seçmenin şu bilinçte olabilmesi gerekecek: Hem her şeyi bilmek, hem de karanlıktan kurtulmak için bu dönemde yine yaptığı tüm hatalara rağmen AKP diktasını alt etme şansı olan parti olarak, yine de isteyerek ve bilinçle CHP’ye oy vermek! (İstisnai olarak CHP’nin güçsüz olduğu noktalarda makul bir alternatif arayarak.) Belki kimilerinize zor gelebilir ama bu zoru başarmaktan başka bir ufuk, ciddi bir alternatif görünmüyor ortada! İşte bu gerçekçiliği göstermeye mecburuz. Yoksa seçim gecesi yine bilmem kaçıncı kere birinin balkonda zafer konuşmasını dinlemek durumunda kalırsınız! Siz bilirsiniz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları