Ayşegül Yüksel

Halkevlerinde tiyatro

13 Şubat 2024 Salı

Her şubat ayında Türkiye Cumhuriyeti’nin en geniş çaplı kültür hareketlerinden birinin yıldönümünü anımsıyoruz. 19 Şubat 1932 tarihinde Ankara’da ve başka 13 il merkezinde Halkevlerinin açılış töreni yapılmıştı. 1950 yılında ise sayının 478’e yükseldiği görülüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Halkevleri 1951 yılında Demokrat Parti tarafından CHP ile bağlantılı bir kuruluş olduğu düşüncesiyle kapatıldı (Bkz. Zeki Arıkan, “Halkevleri’nin kuruluşu ve tarihsel işlevi”, Atatürk Yolu Dergisi, C.6, S.23, Mart 1999, s. 261-62).

Halkevleri, bulundukları yörelerin insanlarına öncelikle kitap okuma alışkanlığı vermek, dahası, hem konferans, konser, tiyatro gibi kültür-sanat etkinliklerinin izleyicisi, hem de dil, edebiyat, tarih, müzik, tiyatro, spor gibi alanlarda araştırmacı ve/ya da uygulamacı olarak yetiştirme amacıyla kurulmuştu. Halkın kültürel ve toplumsal kalkınması adına başlatılan ve 19 yıl sürdürülen halkevleri çalışmalarının ülkemize getirdiği kazanım bu yazının sınırlarını aşar. Ama Halkevleri “temsil” kollarının ürettiği ve seyirciye sunduğu tiyatro hareketinin zenginliğine bir göz atabiliriz.

60 HALKEVİ’NDE 1220 TİYATRO YAPIMI

Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul dışında yerleşik tiyatro yoktu. Anadolu’ya tiyatro götüren topluluklar yalnızca gezginci tiyatrolardı. Tiyatroyu yurt düzeyinde yaygın bir sanat olarak kurumlaştırma çabaları ise 1932’de başlatılarak oluşturulan tutarlı bir çalışma düzleminde yer almıştır. Halkevlerinin “temsil” kolları 1932-1951 arasında, yalnız -tiyatro açısından gelişmiş iki kent olan- İstanbul ve İzmir’de değil, birçok yerleşim merkezinde göz ardı edilemeyecek yoğunlukta bir tiyatro hareketi oluşturmuştur. 

Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın “Halkevleri Tiyatro Çalışmaları” başlıklı kitabındaki verilere göre 1932-1951 yılları arasında, Halkevlerinin yaklaşık 60’ında 1220 dolayında tiyatro yapımı sergilenmiş ve Anadolu’nun pek çok yöresindeki Türk seyircisi sayıları 350’ye ulaşan -yerli ve yabancı- yazarın oyunlarıyla tanışmıştır. Halkevleri bu bağlamda ülkemizde amatör tiyatroculuğun ve “nicel” olarak tiyatronun gelişiminde çok önemli rol oynamıştır. Köy seyirlik oyunlarının derlenmesi, kukla, karagöz ve ortaoyunu çalışmaları da Halkevi etkinlikleri arasında yer alıyordu. Anadolu’nun, kendi sanatçısını ve seyircisini kendi özkaynaklarından beslenerek yetiştirmesi temel amaçlardan biriydi. (Karadağ, 1998: 96-268)

KÜLTÜR-SANAT YOLUYLA YAPILMIŞ ‘AYDINLANMA’ HAREKETİ

Halkevleri’nde üretilen tiyatro olaylarında gözlenen gelişim, Türk Cumhuriyetinin kurucularının, kültürel ve sanatsal kalkınma seferberliğinde nasıl akılcı ve ileri görüşlü bir yaklaşım benimsemiş olduğunu gösterir. Bu yaklaşım, köy-kasaba-kent ayrımı gözetmediği gibi, Batı’nın gelişmişlik çizgisine ulaşma amacı yanında, Anadolu’ya özgü olanı araştırma, paylaşma ve geliştirme işlevini de benimsemişti. Kültür-sanat yoluyla bireyi ve toplumu geliştirme adına yapılmış bir “Aydınlanma” hareketidir söz konusu olan. 1940’ta yayımlanan Halkevleri Talimatnamesi’nin III. bölüm, 46. maddesi dikkat çekicidir: “Piyeslerdeki kadın rolleri hiçbir bahaneyle erkeklere verilemez” (Karadağ, 1998: 96). Burada söz konusu olan, “kadın”ın toplumda geri düzeyde bırakılmasına izin vermeyen çağdaşlaşma hareketine tiyatro aracılığıyla da katkıda bulunmaktır.

Cumhuriyetin 100. yılında bile yerleşik tiyatrodan yoksun olan kentlerimizi düşünürsek tiyatro sanatını halkla buluşturma ilkesinin 1951’den bu yana nasıl savsaklanmış olduğunu rahatça görebiliriz. Cumhuriyeti kuran akıllı ve bilgili insanların sağlam öngörüsünün ürünü olan sanatı yaygınlaştırma hareketi, “Halkevleri” girişiminin noktalanmasıyla baltalanmış ve ne yazık ki yerine güçlü bir alternatif oluşturulmamıştır. Ülkemizde tiyatro seyircisi sayısının artan nüfusa oranla artmamış olmasının temel nedeni budur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları