Ayşegül Yüksel

DT, Sabahattin Kudret Aksal’ın 100. yaşını kutluyor

15 Eylül 2020 Salı

Devlet Tiyatroları, eylül başında perdelerini açtı. Oyunlar, havalandırma, dezenfektasyon, seyircinin aralıklı oturtulması, maske kullanılması gibi pandemi koşullarına uygun çeşitli önlemlerin alınabildiği sahnelerde, belirli günlerde sunuluyor. 

Önemli bir bölümü geçen dönemde sahnelenmiş oyunlar arasından seçilen, bir bölümü de yeni çalışılmış yapımlarla 2020-2021 dönemine giren DT’de -sanatçıların ve seyircilerin sağlığının korunması düşünülerek- az sayıda oyun kişisi içeren, sergilenme süresi kısa olan oyunlar yeğlenmiş. Zaman içinde -tiyatromuz açısından- önemli bir eksiklik yaratacak olan bu tür bir repertuvar anlayışı şimdilik akla yakın görünüyor. Yeni döneme hazırlanmakta olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Şehir Tiyatroları da aynı yaklaşımı sürdürüyor. Öteki ödenekli tiyatroların da katılmasıyla, tiyatro yaşamının bir oranda canlandırılması söz konusu.

Açık hava tiyatrolarına yasak geldi

Anımsarsınız, pandemi koşullarına göre etkinliklere başlayan ya da başlamaya hazırlanan eski/yeni açık hava gösteri alanları, kendi yağıyla kavrulmak durumunda olan özel tiyatroların -en azından Ekim sonuna dek- birazcık soluklanabilmesi için bir çıkar yol olarak görünmüştü.

Ne ki, İstanbul İli Umumi Hıfzıssıhha Meclisi’nin 11 Eylül 2020 tarihli olağanüstü toplantısında alınan “Açık alanlarda yapılacak konser, gösteri, festival vb. etkinliklere 14 Eylül 2020, saat 08’den itibaren hiçbir surette kesinlikle müsaade edilmeyecektir” sözleriyle belirlenen kararı, özel tiyatroların açmazlarını daha da baş edilmez boyutlara taşımıştır.

Düğün, kına vb. gibi etkinliklerin yasaklanmasına koşut bir yaklaşım sergileyen bu karar, tiyatroyu “eğlence” olarak niteleyen anlayışın belediye yasalarına da sinmiş olması sonucunda, özel toplulukları bir kez daha “çöküntü” tehlikesiyle yüzleştiriyor. “Tiyatro”nun kültür ve sanat varlıklarımız içinde “vazgeçilmez” olduğu ve yalnızca ödenekli topluluklar tarafından üstlenilemeyeceği, bunun kanıtının da özel tiyatroların dünya düzeyindeki sanatsal katkısında açıkça görüldüğü düşünülünce, devletin ve belediyelerin bir an önce yasa ve yönetmeliklerdeki gerekli değişiklikleri yapma yolunda çalışmalara başlaması gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı sürecin özel tiyatroları yok etmesini önlemek için de her türlü parasal desteğin ve ödeme kolaylıklarının sağlanması zorunludur.

Aksal’ın, benzetmeci tiyatrodan absürd tiyatroya yolculuğu

Ankara Devlet Tiyatrosu, ozan, öykü ve tiyatro yazarı Sabahattin Kudret Aksal’ın 100. yaşını kutladığı “Sonsuzluk Kitabevi” oyununun galasını 9 Eylül’de yaptı. 1980’de yazılmış olan yapıt, Aksal’ın son çalışmalarından biridir. Genel müdür Mustafa Kurt’un sahnelediği tek perde ve 65 dakika süreli olan bu 3 kişilik yapıt, Stüdyo Sahne’de sunuluyor.

Tiyatromuza 10 oyunla katkıda bulunan Aksal’ın oyun yazarlığı iki evrede gerçekleşmiştir. En ünlüleri “Şakacı” ve “Tersine Dönen Şemsiye” olan ilk evre (1948-1965) oyunlarında “serim-gelişme-sonuç” düzeninde gelişen ve çoğunlukla “benzetmeci” tiyatro kurallarını izleyen, ancak, yazarın şiirsel düş gücünü özgür bıraktığı fantezi buluşlarla da bezeli yapıtlardır.

Türk tiyatrosunun “uyumsuzluk tiyatrosu” gibi yeni akımlarla tanıştığı 1960’lı yıllarda, bir yandan geleneksel tiyatromuzun örgeleri kullanılırken bir yandan da yeni akımlarla kaynaşma aşaması gerçekleşmekteydi. Aksal’ın en ünlü sahne yapıtı “Kahvede Şenlik Var” (1965), içerdiği çağdaş “meddah” figürü ve oyunu sarıp sarmalayan “uyumsuzluk tiyatrosu” örgeleriyle, Aksal’in oyun yazarlığının ikinci evresine (1965-1983) adım attığını gösterir.

İnsanoğlunun niteliğini araştıran oyunlar

Bundan böyle, oyun kişileri “evrensel” özelliklerle donatılacak, “şiirin sesi” sahnede daha çok duyulacak, insan-evren ilişkisi üstünde yoğunlaşılacak, oyun kişilerinin sayısı ve oyunların süresi azaldıkça “soyutlama” edimi ağırlık kazanacaktır.“Kral Üşümesi”, “Önemli Adam”, “Bay Hiç” gibi, “Sonsuzluk Kitabevi”nde de duygu ve düşüncenin şiirin imbiğinden geçirilerek damıtılan özü billurlaştırılmaktadır. “Sonsuzluğu amaçlayan” bir kişinin tutkularını dile getiren oyunda Aksal, insanoğlunun niteliğini belirleme yolunda yoğun bir arayış içindedir.

“Sonsuzluk Kitabevi”nin çeşitli boyutlarının ayrıntılı dramaturjik özellikleri için, Esen Çamurdan’ın Mitos Boyut Yayınları’ndan çıkan, Aksal tiyatrosu üstüne yazılmış tek kitap olan “Hıçkırmakla Haykırmak Arası” başlıklı yapıtına başvurabilirsiniz.

İyi Seyirler!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları