Ayşe Emel Mesci

Yeni bir yıl…

03 Ocak 2022 Pazartesi

Bir yılbaşı daha geride kaldı. Çok sıkıntılı, zor geçti 2021. Günlük hayatın parçası haline gelen hak ihlalleri, kadına yönelik artan şiddet, Boğaziçi Üniversitesi’ne reva görülen ve bilime, özgür düşünceye duyulan hıncı yansıtan tutum, AİHM ve AYM kararları hiçe sayılarak hapiste adeta rehin tutulan siyasetçiler, aydınlar… Yılın sonuna gelinirken ise ekonomik kriz öne çıktı ve asıl kötü sonuçları 2022’de görülecek döviz-enflasyon-faiz sarmalının gölgesinde girdik yeni yıla. 

YILBAŞI DÜŞMANLIĞI

İslamcı siyaset tarzının “yılbaşı düşmanlığı” bu yıl sonunda da nüksetti. Yılbaşını kutlamanın bizim geleneklerimizde olmadığı yine iddia edildi. Yıllardır, kendi coğrafyasına yabancı, üzerinde yaşadığı toprakların tarihten gelen geleneklerini bilmeyen, daha da kötüsü bunu merak bile etmeyen, sadece üst perdeden ahkâm keserek taraftarlarına seslenmeyi becerebilen bir zihniyet ikliminde yaşadığımız için ne yazık ki kanıksıyoruz bu yaklaşımları. Oysa kanıksamamak gerek. Yılbaşı veya yeni yıl kutlamaları bu iddiaların aksine, belli bir coğrafyaya ve dine, “Batı”ya ve Hıristiyanlığa ait kutlamalar değildir. Kökleri çok eskilere uzanır, efsaneleri ve ritüelleri eski Mezopotamya’dan Mısır’a, Anadolu’dan Uzakdoğu’ya kadar dünyanın her köşesinde karşımıza çıkar.

‘ESKİ’Yİ KOVUP ‘YENİ’Yİ KARŞILAMAK 

“Eski”yi kovup “yeni”yi karşılamak aslında kadim inançların döngüsel zaman anlayışıyla yakından bağlantılıdır. Her yıl evrendoğum (kozmogoni) mitoslarının sözel olarak ve ritüellerle yinelenmesini içeren “yeni yıl” kutlamaları, “yaşlanan” dünyayı “gençleştirmeyi”, kozmosun doğumunu yerde yeniden canlandırarak işleyişin bozulmamasını güvence altına almayı amaçlayan bir evren ve doğa anlayışının ürünleridir. 

Kültürel veya dini farklardan bağımsız olarak insanın kolektif bilinçaltının ve ortak mirasının ayrılmaz parçalarını oluşturan bu tarz gelenekler, siz hangi kısır siyasi veya dogmatik gerekçelerle üstünü örtmeye çalışırsanız çalışın, mutlaka bir yerden yine uç verir, engelleyemezsiniz. Uyanık Hıristiyan din örgütçüleri, altta yatan bu silinmez katmanın çok erkenden farkına varmış, Noel de dahil olmak üzere birçok dini bayramlarını, aziz yortularını eski inançların şenlik günlerine denk getirecek esnekliği göstermişlerdir. Medeniyetler potası olan Anadolu’ya dikkatle bakıldığında, bu konuda çalışıp durmuş değerli bilim insanlarının, örneğin Prof. Dr. Metin And’ın paha biçilmez eserleri okunduğunda, farklı inançların nasıl üst üste biriktiğinin sayısız örneğiyle karşılaşmak mümkündür.

Tabii bu “yılbaşı düşmanlığı”nın arkasında, “eski”nin gidip “yeni”nin gelecek olmasından duyulan tarifsiz korku yatıyorsa, onu bilemem. 

CUMHURİYET GAZETESİ

“Cumhuriyet”in kültür-sanat sayfalarında yazmaya 1999 yılında, İlhan Selçuk’un isteğiyle başladım, yirmi iki yıldır ayda iki kez sevgili Cumhuriyet okurlarıyla buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum. “Cumhuriyet”te yazmak, bu gazetenin okuru tarafından takip edilmek bir ayrıcalıktır. Cumhuriyetimiz ile neredeyse yaşıt ve kuruluş mücadelesinin ateşi içinde, kuruluş felsefesiyle yoğurularak doğmuş bir gazeteden söz ediyoruz. Bu nedenle, “Cumhuriyet” hakkında bir şeyler söylerken iyi düşünmek, tartmak, en önemlisi bu gazeteyi “sıradanlaştırmamak” gerektiğine inanıyorum. Çünkü “sıradan” değil, “herhangi” bir gazete hiç değil. Sevgili İlhan Selçuk’un o olağanüstü kişiliğiyle bu gazetenin etrafında nasıl bir koruyucu ağ ördüğüne, CUMOK’ları nasıl önemsediğine, patronsuz, patronajsız bir gazetenin önemini nasıl vurguladığına, vakıf yönetimi konusunda nasıl titizlendiğine hep tanıklık ettim. “Cumhuriyet”i “Cumhuriyet” yapan değerler, kurucu felsefeye bağlılığı kadar, bu ilkeler ve bu niteliklerdir aynı zamanda. Günlük çekişmeler içinde yıpratılmamaları gerekir. Bunu yürekten temenni ediyorum. “Cumhuriyet” okurunun, gazetenin gerçek sahiplerinin de temennisi bu yöndedir, eminim.

Umutların yeşereceği bir yeni yıl diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024
Toplumsal çürüme 21 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları