Ayşe Emel Mesci

İzmir Şehir Tiyatrosu

18 Ocak 2021 Pazartesi

İzmir hem Ege coğrafyasının hem de 19. yüzyıldan beri süren modernleşme sürecinin ortak birikimini taşıyan önemli bir kentimiz. Bu özellikleriyle tiyatronun kent yaşamı içinde bugünkünden çok daha ağırlıklı bir yeri olmasını hak ediyor. Bu nedenle, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’i nihayet bir Şehir Tiyatrosu’na kavuşturma projesini ve kararlılığını gönülden alkışlıyorum. Gerçi Şehir Tiyatrosu’na ilanla kurucu sanat yönetmeni aranmasını tuhaf bulsam da bu olay, çabanın kendisinin taşıdığı değeri gölgelemez diye düşünüyorum. Her alanda olduğu gibi tiyatroda da en zor dönemler kuruluş aşamalarıdır. İlk adımlar sağlıklı bir şekilde atılırsa, kurumsallaşma sağlam bir temel üzerinde yükselir. Bunun da herhalde tek çaresi yapılacak iş hakkında bir vizyona, bir projeye sahip olunması; kurumsallaşmanın zeminini oluşturmaya öncelik tanınmasıdır.

RÜÇHAN GÜREL’İN PROJESİ

Bu bakımdan, İzmir tiyatro camiasının da yakından tanıdığı değerli tiyatrocu dostum Rüçhan Gürel’in İzmir Şehir Tiyatrosu sanat yönetmenliğine aday olmasını ve aday olurken de bunu bir projeyle yapmasını değerli buldum. Tiyatro geleneği içinden yetişip gelen Gürel’in babası Ünal Gürel ile İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda çalışma olanağı bulmuştum. Rüçhan Gürel uzun yıllar Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı; Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda önemli bir yöneticilik deneyimi yaşadı. O yıllarda (1994- 1996) merkez nüfusu 150 bin dolayında olan bir kentte Devlet Tiyatrosu’nun 50 bini aşkın seyirciye ulaşmasını sağladı. Yönettiğim iki oyunda birlikte çalıştık: 2002’de Bursa Devlet Tiyatrosu’ndaki “Orkestra”da Dr. Mengele; 2013’te İzmir Devlet Tiyatrosu’ndaki “Son Çığlık”ta ise İsarn rollerini oynamıştı. Rüçhan Gürel’in bu kurumsalödenekli tiyatro deneyiminin yanı sıra en önemli avantajı, İzmir özel tiyatro dünyasını da içinden tanıyıp bilmesi. 2007 yılında kurduğu Han Tiyatrosu 2010 yılından bu yana kendi salonunda hem oyunlarını hem de çeşitli eğitim faaliyetlerini sürdürüyor.

Gürel’in bu birikimi projesine yansımış. Birincisi, kurulmak istenen Şehir Tiyatrosu’nun İzmir kent kültürüne nasıl bir katkısı olacağını biliyor ve bunun nasıl hayata geçirilebileceği konusunda pratik önerileri var. En hoşuma giden de Ege’nin hem antik birikimini hem modern kent kültürü birikimini dikkate almasının yanı sıra, önceki başarılı deneme ve girişimlere, örneğin değerli hocamız rahmetli Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun “kamyon tiyatrosu” uygulamasına, rahmetli Suat Taşer’in “semt tiyatroları” hayaline bu öneriler içinde yer vermesi oldu. İkincisi, kuruluş aşamasının gerektirdiği tiyatro altyapısının kurulmasına ve hem sanatsal hem teknik kadronun oluşturulmasına öncelik tanıyacak kurumsal adımları ayrıntılarıyla sıralamış. Bunların içinde, eğitime yapılacak yatırım ve bir İzmir Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü oluşturmak da var. Son olarak da üç yıllık bir dönemin sonunda 1 milyon seyirciye ulaşmak gibi bir hedef koymuş.

Hem Rüçhan Gürel’e hem de bu önemli görevin diğer adaylarına başarılar diliyor, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i de tiyatroya verdiği önemden dolayı bir kez daha kutluyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024
Toplumsal çürüme 21 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları