Ayşe Emel Mesci

Gökkubbe bile donarsa

09 Ocak 2017 Pazartesi

Ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski’nin 10 bölümlük “Dekalog” dizisinin bir bölümünde, Varşova’yı kar ve buz altında görürüz. Ama bembeyaz değildir ortalık, boz bulanık renkler her köşeden boy gösterir.

Cuma gecesi başlayan kar yağışı bu defa etkili oldu, İstanbul beyaz bir örtüyle kaplandı. Ama biliyoruz ki bu beyaz bir arınma anlamına gelmiyor, çünkü Özdemir Asaf’ın dediği gibi, “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / Birinciliği beyaza verdiler.”
Ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski’nin 10 bölümlük “Dekalog” dizisinin bir bölümünde, Varşova’yı kar ve buz altında görürüz. Ama bembeyaz değildir ortalık, boz bulanık renkler her köşeden boy gösterir. Donmuş su birikintisi bile gridir. Her yeri örten kar ve buz kirlenmişlik duygusunu aşmaya yetmez.

Donmuşluk izlenimi
Yeni yılla birlikte bastıran kar ve soğuk bu defa ani bir değişikliği, gündelik olanın, alışılmışın bambaşka bir görünüme bürünmesinin getirdiği yenilik duygusunu uyandırmadı bende; daha çok donmuşluk, değişmezlik, hareketsizlik, bıkkınlık hissi ağır bastı.
Gündemin Türkiye kadar hızlı değiştiği, hemen her gün yeni bir olaya, giderek yeni bir felakete uyandığımız bir ülkede bu söylediğim akla yatkın gelmeyebilir. Ama tabloda bir de toplumun gerçek bir değişime yönelmesini sağlayacak demokratik tartışma kanallarının nasıl tıkandığına, siyasal ve toplumsal aktör davranışlarının hepsinin nasıl hiçbir gelecek umudu vermeden sürüp gittiğine dikkat edilirse, o zaman üzerimize çöken ağır buz tabakası izlenimi belki inandırıcılık kazanabilir.
Kieslowski’nin sözünü ettiğim filmi, totaliter bir toplumun tek tek bireylerin yaşam karelerine yansıyan özeti gibi okunabilir. Ortadaki buz tutmuş su birikintisinin çevresi bizim TOKİ konutlarını andıran blok apartmanlarla çevrelenmiştir. Buzun kalınlığı konusunda bilimsel ölçümler yapılmıştır, artık paten kaymaya uygundur. Ama kimse su birikintisinin kenarında ateş yakan meçhul adamı hesaba katmamıştır. Sonuçta buz kırılır ve bir çocuk ölür.

Kim sorumlu?
Çocuğun ölümünden kim sorumludur? Totaliter bir düzenin yanılmazlığı baştan kabul edilmiş ölçümleri ve kararnameleri mi? Böyle bir düzene kendilerini ve çocuklarını, yani bugünü ve yarını kayıtsızca teslim edenler mi? Yaktığı ateşle görünürdeki düzenin içine kaosu sokan meçhul adam mı? Yoksa suyu, yani alttaki tehlikeyi örten ve ateşi marjinal kılan, ama ilk öngörülmedik olayda kırılıveren buzun kendisi mi?
Peki, ya söz konusu toplum o çocuğun ölümünün bile görmezden gelindiği; kırılmış buzun üstünün naylonla örtülüp “hiçbir şey olmadı burada” denen, böylece yeni ölümlere davetiye çıkarılan; “oldu” diye ısrar edenlerin içeri tıkıldığı bir noktaya gelmişse ne olur?
Buzlanmanın ruhlara da nüfuz ettiği bir toplumda kırılmalar da bir o kadar kolaylaşır. Çünkü esnekliği ve hoşgörüyü sağlayan dinleme ve tartışma kanalları tıkanınca, “damar sertliği” kaçınılmaz hale gelir, her şey katılaşır, buza direnç azalır. Sonra birileri donmuş birikintilerin kenarında ateşler yakmaya başlarlar, sonra çocuklar...
Bırakın suyu, gökkubbenin bile donduğu bir toplumda ne olur?
Unutmamak gerek, kırılmanın şiddeti buzlanmanın boyutlarıyla orantılıdır.

Sanatçılar Girişimi, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği: REDDEDİYORUZ
Sanatçılar Girişimi, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği bir dayanışma çağrısı yaparak yeni anayasa değişikliğini reddettiklerini açıkladılar.
“Başkanlık Dayatmasına Hayır!” başlıklı bir panel düzenleyerek hem protestolarını geniş bir tabana yaymayı hem de çözüm önerilerini anlatarak bir tartışma platformu oluşturmayı hedefliyor.
Panel çağrısının yapıldığı bildiride “Uygar, çağdaş, demokrat, barışçı, insan haklarına ve en temel evrensel hukuk değerlerine saygılı Türkiye Cumhuriyeti bütünüyle yok edilmek üzeredir” uyarısı yapılıyor. 12 Ocak’ta Taksim Feridiye Caddesi’ndeki Piramid Sanat’ta düzenlenecek ve moderatörlüğünü Orhan Aydın’ın üstleneceği panelde Av. Nazan Moroğlu, Av. Turgut Kazan, Ataol Behramoğlu ve Bedri Baykam konuşmacı olarak yer alacak. Panelin başma saati 18.00.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024
Toplumsal çürüme 21 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları