Aydın Engin

Abi, bu halkla demokrasi olmaaaaazzz…

04 Kasım 2015 Çarşamba

Başlık bir Facebook sohbetinden.
Aşağıdaki Platon alıntısı da birisi tarafından Facebook’a konmuş:
Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.
Bu da Facebook’ta adının önüne devlet tabelası takmış birinin dostlarıyla sohbetinden:
...herkes kabullenmiş koyunluğu hayırlı olsun iyi yemlenmeler afiyet olsun sizlere bu farklılık yakışır.”
Bu ise seçim gününün gece yarısı, sonuçlar belli olduktan hemen sonra bana yollanmış bir okur mailinden:
O çok övdüğünüz demokrasinin, koyunların kendilerini mezbahaya götürecek çobanı seçme özgürlüğü olduğunu hiç düşündünüz mü?”
Facebook, Twitter gibi alanlarda, gazetelerde köşe yazılarının altına yazılmış okur yorumlarında yukarıdakilere benzer yüzlerce (Abartmıyorum: Yüzlerce) örnek bulup aktarabilirim. Kuşkusuz bunu bizzat kendiniz de yapabilirsiniz...
Bugün 4 Kasım 2015 ve Türkiye’de, belli kesimlerde bir siyasal rejim olarak demokrasiye derin bir güvensizlik, hatta “demokrasinin reddi”ni savunan görüşler kol gezmekte.
Bu güvensizliğin ya da açıkça demokrasi reddinin Platon’u tanık göstermesi şaşırtıcı değil. Mülk sahibi ve erkek yurttaşlarla sınırlı eski Yunan demokrasisinde Platon o sınırlı demokrasiyi bile değil, “seçkinler yönetimi”ni savunur.
Seçkinler, yani eğitimli, beğenileri incelmiş, kültürlü ve varsıl yurttaşlar...
Demokrasiyi, çoğunluğun siyasal temsilcilerinin istediğini yapması, hiçbir ilkeye ve kurala bağlı olmaksızın ülkeyi yönetmeye kalkması olarak kavrayan parti iktidarlarının bir biçimde son bulmasından sonra (ki bu ülkemizde genellikle o rejimleri mumla aratacak askeri darbelerle olur) böylesi seçkinci yönetim anlayış ve arayışları kabarır.
27 Mayıs darbesinin hemen ardından darbe yönetimi tarafından atanan “Kurucu Meclis”te “elitizmden de öte” denebilecek bir eğilimin yandaşları ciddi ciddi bir yasa önerisi verdiler:
- İlkokul mezunu olmayanlar oy kullanamasın. İlkokul mezunlarının oyları bir, ortaokul mezunlarının iki, lise üç, üniversite mezunlarınınki dört sayılsın...
Bereket kendini seçkin, halkı koyun sayan bu sefil zihniyet daha fazla yandaş bulmadı, yasa önerisi görüşülmedi bile. Kurucu Meclis raflarında unutuldu gitti.
Yenilgi dönemlerinde de bu seçkinci arayışlar kabarır ve anlayışlar azgınlaşır.
Benzer günler yaşıyoruz. AKP’nin halkın oylarıyla 317 milletvekili kazanmasından, muhalefeti silip süpürmüşlüğünden duyulan düş kırıklığı ve yaşanan umutsuzluk, demokrasinin eksiğini gediğini sorgulamaya değil, demokrasinin bizzat kendisini sorgulamaya, sonuçtan onu sorumlu tutmaya kadar tırmanabiliyor.
2000-2001 ekonomik krizlerine yol açan içi boşaltılmış bankalar, yağmalanmış kamu bankaları gerçeği hatırlansın. O ağır ihanetin -bence cezasız kalmayı başarmış- suçluları iyi eğitim görmüş, birkaç dili şakır şakır konuşan, toplumda saygın kişi muamelesi gören, havaalanlarında VIP kapısını kullanma hakkı tanınan, yani toplumun seçkin sayılanları arasında yer alan alçaklardı.
Demokrasinin sakıncaları ancak daha fazla, daha derin, daha katılımcı demokrasi ile aşılabilir.
Demokrasi dersleri” kitabının ilk sayfasında böyle yazıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları