Talisca’sız, Pepe’siz, daha da önemlisi ‘moralsiz’ Beşiktaş’ın Fenerbahçe karşısında ne yapacağı merak konusuydu...
Özellikle Cenk’in İngiltere’ye gidişi sonrası tüm oyun planı Talisca’nın üzerineydi ve lig organizasyonunun hayati önem taşıyan ayağında takımın temel direği sarı karta takılmıştı.
Pepe’nin yokluğu da savunmadan kurulacak hücum organizasyonlarını sekteye uğratabilirdi...
Gerçekten de ilk 45 dakika Beşiktaş, bu handikaplarla boğuştu rakibinden çok! Orta alanın emanet edildiği Medel- Atiba ikilisi topu arkadaşlarına aktaramadıkları gibi Tolgay da nedeni anlaşılmaz bir isteksizlikle oynuyor, sağdan Gökhan, soldan da Adriano istedikleri hücumları yapamıyor, Formsuz Babel’le Q7 de F.Bahçe defansı arasına sıkışıyordu. Aykut Kocaman da dersini iyi çalışmış olsa gerek Portekizli’yi İsmail’le kilitleyip maçın iplerini ele geçirdi. Babel ise yalnız kaldı bu hamle ile; çünkü top alamadı. Plan takır takır işliyor, ‘ofsayt kokan’ bir golle öne de geçiyordu Sarı-Lacivertiller...
Ne var ki İsmail’in kasığındaki sakatlık, maçın tüm dengelerini değiştirdi.
Fenerbahçe sol bekinin oyun dışı kalışı, onun yerine giren Şener’in sağ kenara çekilişi, sağdaki dengesiz Dirar’ın da sola geçişi Quaresma’yı adeta diriltti. Galiba maçın kırılma anıydı bu değişiklik. Quaresma, önünde oynayacak alan bulunca coşmuştu..
İkinci yarının hemen başında Vida’nın kenar ortaya yaptığı şut hızındaki kafa vuruşunun dengelediği skor tabelası sonrası Beşiktaş adeta rakibini sürklase etti Portekizli’yle. Elbette Şenol Hocanın Vida-Negredo hamlesi de Q7’ye yaradı. Topuk pasları, sağdan atıp soldan geçmeler derken trivela vuruşu galibiyeti getirecek, Quaresma bununla da yetinmeyip uzatma bölümünde Kameni’yi alnından avlayacaktı.
Galiba karizmasını konuşturan Q7’nin tek başına aldığı bir derbiydi dünkü Fenerbahçe maçı.
Üstelik 3 puandan da kıymetliydi 3-1 çünkü Beşiktaş galibiyetin yanı sıra averaj puanını da alıyordu güçlü rakibinden..