Ahmet Süha Umar

Öcalan tehdit ve itiraf ediyor

08 Ocak 2025 Çarşamba

İlk günlerin şaşkınlığı, DEM heyetinin İmralı ziyareti sonrasında yapılan 7 maddelik açıklama ile kısmen dağıldı. 

Bahçeli’nin, Öcalan Meclis’e gelsin, DEM Parti İmralı’ya gitsin” çıkışlarının, HTŞ’nin Suriye harekâtına paralel planlandığı; içinde olmadığı izlenimini vermeye çalışsa da Erdoğan’ın her adımdan haberdar olduğu anlaşılıyor. DEM Parti’yi, “Kürt sorunu”nu TBMM’de açıklamaya davet etmek ve varsa sorunu Meclis’te çözmeyi düşünmek yerine, Öcalan’ın muhatap alınması, girişimin amacına ışık tutuyor.

TÜRKİYE’NİN ‘KÜRT SORUNU’

Prof. Dr. Emre Kongar’ın hep söylediği gibi Türk, Kürt, Laz, Çerkez, vb. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunu, Erdoğan iktidarının, Cumhuriyetin “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” niteliğini ortadan kaldırmasıdır. Çözüm ancak hemen yapılacak bir seçimle demokrasiye, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşle olanaklıdır. 

DEM Parti’nin, ne olduğunu ısrarla açıklamadığı “Kürt sorunu” ise emperyalizmin, içteki işbirlikçileri ile dayattığı, “ayrılıkçı etnik Kürt milliyetçiliği”dir. Parti ileri gelenlerinin, kamuoyu önünde kullandıkları, “Kürt halkı”, “halklar”, “halkımızın özgürlüğü” vb. sözcükler, bunu açıkça göstermektedir. Emperyalizm için “Kürt sorunu”, Irak ve Suriye gibi Türkiye’yi de istikrarsızlaştıracak hatta bir iç çatışmanın içine çekerek bölgede etkisiz hale getirecek bir araçtır. Öcalan’ın elebaşısı olduğu PKK ile son günlere kadar Kandil’le hareket edip Öcalan’a bile karşı duran DEM Parti ve onun öncülleri, emperyalizmin oyununa gelmişlerdi. Bugün de durum değişmemiştir. 

ÖCALAN TEHDİT EDİYOR

Öcalan’ın, “Sorun Türkiye içinde çözülmezse dış müdahale ile çözülür” vurgusu, açıklamanın en önemli iki noktasından birisidir. Bu hem açık bir tehdit hem bir itiraftır. 

Öcalan Suriye ve Gazze’yi örnek göstererek Erdoğan ve Bahçeli’ye, “Koşullarımı kabul etmezseniz ABD ve İsrail bu sorunu, Suriye ve Gazze’de yaptıkları gibi çözerler” demektedir. Bu ifade, Öcalan ve DEM Parti ile ABD ve İsrail’in beklentilerinin örtüştüğünün itirafıdır. Erdoğan ve Bahçeli’nin, DEM’i Türkiye partisi yapmaya çalışan Demirtaş’ı değil de Öcalan’ı muhatap almaları emperyalizmin elini güçlendirmiyor mu? Öcalan’ı böylesine pervasız kılan, Erdoğan’ı çaresiz görmesi olabilir mi?

Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine dönmenin iktidarının sonu olacağını bilen ve Demirtaş’a güvenmeyen Erdoğan için geriye, DEM Parti’yi ve Öcalan’ı, bir kez daha amacına ulaşıncaya kadar kullanmak, sonrasında da yine devre dışı bırakmak kalıyor. 

Öcalan’ın planının ise ilk aşamada devleti “Türk-Kürt ortaklığı” olarak yönetmek, ülkenin bir bölümü üzerinde bağımsız bir Kürt devleti kurmak için ise fırsat kollamak ve bu amaçla emperyalizmle işbirliğini sürdürmek olduğu anlaşılıyor. Öcalan ile işbirliğinin Türkiye’ye maliyeti ise düşünülmüyor.

TÜRKİYE KİŞİLERDEN VE PARTİLERDEN BÜYÜKTÜR

Halbuki olaylar DEM Parti’ye etnik ayrılıkçılık peşinde olmadığını gösterme fırsatı vermiştir. Bunun için muhalefet blokundan ayrılmaması, erken seçimi zorlayarak sorunların yeni TBMM’de ele alınmasını sağlaması gerekir. Korkarım bunu yapmayacaktır çünkü üniter yapının değişmesinden yanadır. Bunun ise ancak Erdoğan-Bahçeli ve Öcalan uzlaşısı ile gerçekleştirilebileceğini düşünmektedir. Bir kez daha hüsrana uğramak pahasına, onlarla birlikte hareket edecektir. 

Türkiye Cumhuriyeti, kişilerden ve partilerden büyüktür. Kökeni ne olursa olsun Türk milleti, ağır bedel ödeyerek kurduğu, sınırlarını kanıyla çizdiği devletini ve ülkesini böyle bir plana feda etmez, etmeyecektir.

CHP’NİN GÖREVİ

CHP’ye büyük görev düşmektedir. “Şehit ana babalarının gözlerine bakacağım” sözü ile yetinmeyip derhal seçim; yeni Meclis; parlamenter sistem ve sorunların yeni Meclis’te ele alınmasını aksi halde sürece katılmayacağını; CHP dışındaki bir sürecin ülkeye vereceği zararı önlemek için de mücadele edeceğini açıklaması şarttır. Öcalan’ın, “CHP’nin katkısı değerlidir, dışında kalırsa dış müdahale CHP’yi de yola getirir” tehdidi boşa çıkarılmalıdır. Bir DEM Parti yetkilisinin, “CHP Bahçeli’nin de gerisinde kaldı” açıklamasında ifadesini bulan tuzağa düşülmemelidir. CHP’nin görevi, Öcalan ve emperyalizmin, Türkiye’yi kısa vadede Türk-Kürt ortak yönetimine sürükleyecek, uzun vadede ülkeyi bölecek planını bozmaktır. “El yükseltip” Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu getirecek planlara katkıda bulunmak değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları