Arif Kızılyalın

Phelps, Gökhan Töre, Onlar ve Biz!

09 Ekim 2014 Perşembe

Gönül isterdi ki, ‘kirli futbol’ haberleriyle lekelenen spor sayfalarında şöyle güzel bir yüzücü hikâyesi okuyalım.
Şampiyon bir sporcunun başarı öyküsünü sizlerle paylaşıp, minik yaşta spor okullarına giden Ahmetlerin, Mehmetlerin, Ayşelerin, Mervelerin günün birinde olimpiyat kürsüsüne çıktığını hayal edelim...
Ama düşünü bile kuramıyoruz bir Anadolu evladının, ülke alt yapılarından yetişip dünyayı peşinden koşturacağının...
Emin olun, “rastlantılar” hariç yetiştiremeyiz de uluslararası çapta bir sporcu.
1990’larda Derya, 2000’lerde Süreyya vardı koruyamadık. Biri kendini aşamadı, öteki doping belasına kurban gidip Aslı ile Nevin’i de peşine taktı. Peki biz niye bir kahraman yaratamıyoruz?
Çok basit.
Geçenlerde bir yüzme haberi vardı gazetelerin spor sayfalarında; okumuşsunuzdur!
Alkollü araç kullanırken yakalanan Amerikalı efsane yüzücü Michael Phelps’e ulusal yüzme federasyonu 6 ay men cezası vermişti.
Phelps, 180 gün boyunca antrenmanını yapacak, performansını koruyacak ancak gazozuna bile yarışamayacaktı. Eğer bu kuralı ihlal ederse de, ABD Yüzme Federasyonu 2016 olimpiyatlarındaki madalya umudu Phelps’in lisansını yırtacaktı.
Şampiyon yüzücü, gelmiş geçmiş en başarılı isim diye de affedilemezdi Mike.
Zaten kendisini çeviren polise de, “Ben Michael. Hani o rekorları kırıp Amerikan bayrağını göndere çeken yüzücü var ya oyum” dediğinde, “İstersen Obama ol, seni tutuklamak zorundayım” yanıtını almış.
İşte Amerika, bu yüzden dünya gücü tüm alanlarda. Çünkü onlara göre sporcu, ‘sporcu gibi’ yaşamalı- hem de her alanda!
Kimseye ayrıcalık yapmıyorlar, hele hele şımarık sporcuların gözünün yaşına falan bakmıyorlar; disiplin suçu işleyenler de milli takım hocaları tarafından korunmuyor...

***

Bizde ise bu işler biraz farklı.
Malum, önümüzde bir Çek Cumhuriyeti, ardından da Letonya milli maçları var.
Ve bir grup gurbetçi futbolcu, fısıltı gazetesi aracılığı ile Gökhan Töre’nin milli takım kampında kendilerine silah çektiğini öne sürüp, ‘sakatlık’ bahanesi ile de aday kadrodan aflarını istedi.
Hatta oyunculardan birinin aile yakını (Hakan Çalhanoğlu’nun babası), olayı doğrular nitelikte açıklamalar yapıp bombayı, milli takım sorumlularının kucağına attı, “Hakan’ın kulübü (Leverkusen) bile bu olaya şaşırdı” diyerek.
Peki Fatih Terim ya da Yıldırım Demirören bir yaptırım uygular mı Gökhan’a?
Sanmam, burası ABD değil.
Hatta bu satırları kaleme alan kişi konuyu kurcaladığı için “vatan haini” ilan edilir ama - olay doğru ise - tabanca ile milli takım kampına gelen genç adam kahramanlığa soyunur.
Hele soyunma odasında, “Hadi şu basına dersini ver” delinerek sahaya sürülürse ve bir de gol atarsa, kaymaklı ekmek kadayı gibi olur tabanca olayı.
Evet, o yüzden lütfen kızmayın, spor dünyasındaki kahramanlarımız sadece “günlük.” Üstelik, renkleri, bayrakları, milyonları temsil eden adamların arkalarında siyah takım elbiseli onlarca koruma ordusu ile dolaşmasına, futbolcuların gece kulüplerinde kovboyculuk oynamasına da sinirlenmeyin çünkü burası Türkiye ve Teksas artık bir Türk kenti...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

FIFA-TFF buluşması! 18 Mayıs 2024
Tasarruf diye diye 15 Mayıs 2024
Olimpiyata giderken! 14 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları