“Türkiye’nin bağımsızlığının ilk adımı olan yerde içkiyle akşam sohbetleri yakışmaz. Türkiye’de içki içmek isteyen varsa, Kör Niko’nun meyhanesine gidip içsinler.”
Bu sözler, AKP iktidarı ve Saray’ın her daim destekçisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait.
O da tıpkı Saray efradı gibi Çanakkale’deki Adalet Kurultayı’nda içki içildiğinden yola çıkarak CHP’ye vurdu, muhalefete muhalefet yaptı.
Öncelikle şunun altını kalın harflerle çizmekte fayda var. Binlerce kişinin konaklayıp sadece 3 kişinin bira içtiği alan, şehitlik değil, kamp-piknik bölgesi.
Hemen 500 metre aşağısında güzel bir butik otel, 750 metre ötesinde bir köy ve yine 3 km aşağıda Boğaz kenarı moteller var, bu alanlarda yılın 365 günü isteyen içki içer, isteyen çay!
Ki, söz konusu otel, motel ve köyün bulunduğu alanlar da şehit kanı ile sulanmıştır. Ama hiç kimse o otelin bahçesinde içilen içkinin ya da Gelibolu köyünde bayramdan bayrama tüketilen likörün şehitlere saygısızlık olacağını düşünmez...
Yine Kocadere diye anılan o bölgede her 25 Nisan’da Anzac yürüyüşü öncesi İngiliz-Avustralya-Yeni Zellanda ve özel izinli Türk gençler birlikte ‘şerefe’ derler, toprağa düşen aile büyükleri için.
Kimi bira yudumlar, kimi rom, kimi de gazoz, kola...
Gel gelelim, konunun hassasiyetini bilen CHP, Kurultay süresince uyulacak kurallara alkol yasağını da koydu. Ama dedik ya 100 bin kişinin giriş-çıkış yaptığı alanda 3 kişinin içtikleri biraya engel olmak mümkün değildi. Zaten kurala uymayan bu üyeler hakkında da disiplin kovuşturması açıldı.
Ne var ki bu ufak ihlal, gazetelere manşet oldu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar şehit-içki üzerinden, “ahlak” dersi verdi. Sayın Bahçeli’nin açıklamalarına dönecek olursak; MHP Lideri’nin söz ettiği Kör Niko, İstanbul’un meyhane kültüründe çok fazla bilinen bir karakter değil. Büyük olasılıkla danışmanları, Kumkapılı Kör Agop’la karıştırdılar.
Çünkü orta karar bir İstanbulluya ya da Rumeli’yi kardeş halkların ortak noktası olarak kabul edenlere ‘Niko’ dediğiniz zaman, gözlerinin içi parlar. Hemen 2 kişiyi anımsarlar. Bunlardan ilki 1970’li yıllarda Beşiktaş formasıyla (A) Milli Futbol Takımı’na kadar yükselip Ay-Yıldız için ter döken Niko Kovi; İstanbullu bir Rum ailenin evladı. Öteki de, İstanbul’un fethi öncesi o dönemdeki ismi ile Konstantinopolis’te meyhane işleten Kör Niko. Kaldı ki, eğer İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından Türk ve Müslüman dünyasına armağan edildiyse, İstanbul’un şehir içi haritasını bulmak isteyen Tur Ali Bey’e, Dik Batur’a, Şahap Bey’e destek veren yegâne kişi Meyhaneci Kör Niko’dur (Bkz. Şar Dağı’nın Kurtları- Hasan Erdem)
Görüldüğü üzere, Sayın Bahçeli, Niko konusunda baltayı taşa vurdu. Çünkü Türk tarihine mal olmuş iki Niko da (Futbolcu Niko Kovi-Meyhaneci Niko), benim diyen milliyetçiden çok daha faydalı olmuşlar bulunduğumuz topraklara!
Gel gelelim, 100 bin kişi içindeki 3 kişinin içki içmesi meselesinin toplumdaki karşılığına; zaten asıl üzücü olan da bu. Çünkü yorumlara bakarsak, münferit içki olayı Ensar Vakfı - bazıyöneticilerinin çocuk istismarından, Türkiye’nin Kurban Bayramı’nda adak açığını Romanya’dan, kurbanlara yedireceği saman açığını Bulgaristan’dan ithal etmesinden, işsiz kalan yüz binlerin intihar eşiğine doğru yürümesinden çok daha önemli gibi duruyor!