Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Kimse kimseyi kandırmasın, timsah gözyaşı da dökmesin; Türkiye şiddet sarmalında yıllardır.

“Kindar nesil” projesi tuttu. Trafikte, sokakta, restoranda dövülüyor, öldürülüyorsunuz. Ana muhalefet partisi CHP’nin (o dönemdeki) lideri Kemal Kılıçdaroğlu üstelik seçim takvimi sırasında katıldığı cenaze töreninde yumruklandı, linçten zor kurtuldu, gözlüğü kırıldı, burnu kanadı. “İnek hırsızı” fail için göstermelik bir işlem yapıldı, ceza almadı.

Gelelim spor sahalarına; artık çoğunun adı “arena” olan yani tarihte gladyatörlerin birbirini kestiği alanlara. Kimse darılmasın, bu ülkede Fenerbahçe’nin otobüsü Rize-Trabzon karayolunda kurşunlandı, şoför vuruldu, olay faili meçhul! Trabzonspor başkanı, penaltı vermeyen hakem dörtlüsünü soyunma odasında rehin aldı, 3-5 gün ceza ile kurtuldu. Bir Trabzon maçında sahaya girenler, yardımcı hakemi yere devirdi, tekmeledi, stat birkaç maç kapatıldı. Rizespor’un o dönemdeki başkanı Hasan Kartal, maç bitiminde, “Silahım yanımda olsa hakemi vururdum” dedi, 11 gün ceza yedi. Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir törenle “yılın başkanı” ödülünü aldı. Amedspor yöneticileri Ankara’daki TFF 1. Lig maçında merdivenden aşağı atıldı.

Ve bunca suç cezasız kalınca önceki gece, Ankaragücü’nün AKP kökenli “inşaatçı” başkanı Faruk Koca, Türkiye’nin şu an 1 numaralı hakemi FIFA kokartlı Halil Umut Meler’i saha içinde yumrukladı, yancıları tekme tokat linç etmeye kalktı.

Tüm dünyayı ayağa kaldıran bu çirkin saldırının öznesi, Türkiye’nin kuralsız, kanunsuz ve sözde bir hukuk devleti olmasıdır.

Eğer dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “kindar nesil” ifadesini kullandığında “Durun ne yapıyorsunuz?” diyebilsek, ülkenin ana muhalefet partisi lideri cenazede linç edilmek istendiğinde TBMM’yi “en azından birkaç günlüğüne” tatil etsek, Fenerbahçe otobüsü taşlandığında ligi durdurup Rizespor başkanı “Hakemi vururdum” dediğinde spor hayatını bitirsek Faruk Koca, siyasetin koruyucu kalkanına güvenip sahada yumruk at(a)mazdı.

O yüzden emin olun TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin, “Yeter” diyerek ligleri durdurması da hakemlerin “Maçlara çıkmayacağız” eylemi de yüzeysel. Çünkü Ankaragücü başkanı bir süredir, stada tabanca ile girerek “Eğer böyle devam ederse tarihte görülmemiş tepkiler göstereceğiz, bunun farklı yöntemleri olacağını belirtirim” demiş, işleyeceği suçun sinyalini vermişti. TFF dahil, kimse üzerine alınmadı! O yüzden geçiniz efendim, geçiniz! Hele hele, “Sezon iptal olsun” türü safsatalara sakın inanmayın. Futbolun borcu 10 milyar doları aşmışken, yayıncımız Katarlıyken kimse caydırıcı karar alamaz. Bir hafta dururuz, arada Riyad’daki süper kupa finali (isabetli bir kararla) iptal olur, sonra “EURO 2024 finalistiyiz, takvim bozulmasın” kararı ile yaşam kaldığı yerden devam eder. Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” kitabında altını çizdiği gibi “Herkesin işleneceğini bildiği ama kimsenin engellemek için bir şey yapmadığı bir cinayet” işlenmiştir Türkiye’nin kara pazartesinde!

VATAN TOPRAĞI SATILIR MI?

AKP iktidarı önce 250 bin, ardından 400 bin dolarlık ev alana vatandaşlık vermeye başlamıştı. Milyonu aşkın “ithal” vatandaş eklendi nüfusumuza o furyayla. Şimdi de gece yarısı kararnamesi ile kırsal alanlardaki köyler, mezralardaki araziler, mücavir alanlar da bu kapsama alındı. Örneğin bir Suriyeli gelip Kilis’te -hemen kendi vatanının iki karış yanında- üzerinde taşınmaz bulunan bir arazi alabilecek. Keza Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak, Yunanistan ve Bulgaristan vatandaşları da bu kapsamda toprak alabilir sınıra yakın yerlerden. Oysa, Yunanistan Gülümcine (Komitini), İskeçe, Kipi, Kos, Sakız, Meis, Midilli gibi bölgelerde yabancılara bir karış toprak satmıyor. Çünkü bir şeyleri riske atmak istemiyorlar. Ama bizde, seçim zamanı, “Beka, vatan, millet biraz da Sakarya” diye bağıranlar işin ucunda dolar olunca sınırın hemen yanındaki araziyi karşı tarafa satmayı kabulleniyor. Vatan toprağının dolar kadar kıymeti yok bizim buralarda.