Arif Kızılyalın

Hiçbirimiz Masum Değiliz

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Öncelikle Fenerbahçe işini önemsemiş. Bunun karşılığını derbi galibiyeti ve Şampiyonlar Ligi ön eleme bileti ile aldı Sarı - Lacivertliler. Özellikle ilk 11 tercihi doğruydu Aykut Kocaman’ın, Emre-Mehmet Topal-Meireles ile Selçuk-Melo-Hamit’i etkisiz kıldılar, top kullandırmadılar, yenik duruma düşmelerine karşın kazanmasını bildiler.
Webo da bu tip maçlardaki ısrarcılığının karşılığını aldı. Gerçi ikinci golde faul var, rakibi Eboue’yi itiyor ve avantaj sağlıyor ama Galatasaray’ın Fildişili beki de rakibin elini sırtında hissedince kendisini yere atmamalı, ayakta kalmaya çalışmalıydı. Sonuçta Türk hakemlere adı Cüneyt Çakır da olsa güvenmeyeceksin, standartları yok. 2-1’i bulan Fenerbahçe, maçın ikinci bölümünü yorulmasına karşın iyi oynayınca kazanan taraf oldu.
Galatasaray ise,
‘fantazi’ 11’i ile zaten yenilgiyi kabullenmişti. Anlaşılan şampiyonluk ilanı, futbolun ‘istenç’ öğesini unutturmuş Sarı - Kırmızılılar’a. Aylardır oynamayan Elmander’in zoraki montajı takımın tüm dengesini bozmuş, bir 45 dakikayı böyle yedi Fatih Terim’siz kenar yönetim. Oysa Yekta ya da Amrabat daha erken oyuna dahil olurdu. Bu değişikliklerin benzerleri 2. bölümde yapıldı ama Fenerbahçe maçı domine etmişti. Galiba Galatasaraylılar da bir iki isim hariç pek önemsemediler, 14 yıldır Kadıköy’de yenemedikleri ezeli rakiplerini. Zaten kampa girmemek de özellikle 3-4 ismi fena halde ‘yormuş’!
Gelelim maçın
‘istenmeyen’ hareketlerine.
Şunu açık yüreklilikle söylüyorum ki, hiç ama hiç kimse masum değildi derbi pazarında.
Daha maç öncesi yöneticilerin karşılıklı demeçleriyle gerilen 90 dakika, bazı futbolcularla bir grup seyirciyi de aldı farklı boyuta taşıdı.
Fenerbahçe’den
Emre, Volkan Galatasaray’dan Melo, Riera, Eboue ardından Sabri şapkalarını önlerine koyup düşünsünler, ‘futbolcu muyuz, yoksa kabadayı mı’ diye.
Bir pozisyonda Melo, Webo’ya faul yapmış, özür dilemeye gidiyor, F.Bahçe Kaptanı,
“Hayır elini uzatma” diyor takım arkadaşına; Galatasaray’ın Brezilyalısı da F.Bahçe Kaptanı’na rövanş faulü yapmak için pozisyon kolluyor. Tahrikçiliğe soyunuyor. Hemen ötede Riera, belki de Türkiye’nin en efendi oyuncularından Gökhan Gönül’ün kulağına dirseği patlatıyor, yetmedi, Bekir’e ‘el hareketi’ ile hakaret ediyor. Bu arada tribünlerden de bir kendini bilmez, Galatasaray’ın yıldızı Drogba’ya muz göstererek; işi ‘ırkçılığa’ taşıyor. Maç bitti denirken Sabri’nin Volkan’ı tırmıklaması, F.Bahçe kalecisinin kupa finalini düşünmeden rakibinin gırtlağına yapışıp kırmızı kart görmesi yine derbinin ‘istenmeyen’ hareketlerindendi.
Ve Galatasaray. Geçen yıl 0-0’la şampiyon oldu Kadıköy’de sevindi, haklarıdır. Ama 2-1’lik yenilgiye, saha ortasında kümeleşip sevinmek neyin nesi? Açıkçası kimin fikriydi anlayamadım. Ama bir gerçek var ki, müzesinde UEFA Kupası bulunan bir takım, sırf rakibi
‘kızdırmak’ için yenilgiye sevinmemeli. Allah’tan polis iyi önlem almış, seyirci sahaya inmedi. O da olurdu...
Evet, gördüğünüz gibi dün gece kimse masum değildi Kadıköy’de 7-8 futbolcu dışında. Onları da
Gökhan Gönül, Kuyt, Webo ve Muslera başta olmak üzere kutlamak gerek. Uymadılar arkadaşlarına.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Prag’da kasım ayı! 27 Kasım 2024
Trump, TFF, UEFA 22 Kasım 2024
Sorunları Atatürk’le! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları