Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ev alabilir misiniz?
Bu sorunun yanıtını kitabın ortasından vereyim: Hayır! Çalışan, ortalama gelir sahibi aileler güncel zaman Türkiye’sinde ev sahibi olamaz! TÜİK gibi pembe tablo çizen bir kurum bile ev sahipliği oranındaki düşüşü perdeleyemedi. 2023’te ev sahipliği oranı yüzde 56.2’ye gerilemişti. Bu oranın 2024 için yüzde 50 bandına ineceği söyleniyor. 10 yıl önce yüzde 61 olan oran 50’lere gerilemiş, sözün özü bu!
Peki, niye ev sahibi olamıyoruz? Sabit gelirliyseniz, aylık kazancınız 100-150 bin TL arasındaysa bile büyük kentlerde kredi ödeme şansınız yok, hayat pahalılığı, kazanç dengesizliği nedeniyle. Ki Türkiye’de kaç emekçinin evine ayda 150 bin TL giriyordur, o ayrı bir konu! Ya aileden miras kalırsa ev alabilirsiniz ya da sayısal loto çıkarsa!
Ortalama gelir kavramının yok olmasını bir yana bırakırsak dar gelirlileri konut sahibi yapmak için 1984’te kurulan TOKİ, bağlamından koparılıp müteahhitlerin noteri haline getirildi. Dar gelirliler için değil, piyasa için konut üretip müteahhitleri zengin ediyorlar. En vasat TOKİ inşaatında, müteahhit 300-400 bin dolardan kapı açıyor, milyon dolar isteyen yüzsüzler de var! Çevre Bakanı Murat Kurum’un icadı Fikirtepe çöplüğündeki tabutluk evler yurttaşa “Fransız balkon, İtalyan mutfak, İspanyol banyo, zemin katta havuz” kandırmacalarıyla pazarlanıyor. Piyasaya oynuyorlar, yurttaşa değil! Yapma havuzu, koyma İtalyan banyoyu, ucuza sat! Hayır! İlla fahiş para kazanılacak, sistem bu! Doğal olarak da o evleri ya gayrimenkulden para kazanan kesim alıyor ya da ülkeye bir bavul dolarla gelen Arap coğrafyası vatandaşları. Türk halkı ise sığınmacılardan fırsat kalırsa ancak kirasını denkleştirebiliyor.
O yüzden iki, bilemediniz üç evi olanların dışında, yani gayrimenkul alanını gelir kapısı olarak görenlere yönelik yasalar çıkartmak zorunda Türkiye, evsizler ülkesi damgasını silmek için. Bu işe “Varlık Vergisi” gözüyle bakılsa da bir iş insanı fabrika açacağına gidip 100-150 daire birden satın alıyor ve inanılmaz kârlar elde ediyorsa çoklu gayrimenkul vergisi zorunluluktur.
Bu arada, Türkiye’de ev alamayan ve parayı çarçur etmek istemeyenler Almanya ve İngiltere’de Türk müteahhitlerin yatırımlarına yönelmiş. Tıpkı sanayicinin fabrikasını Mısır’a taşıması gibi. “Kadıköy’de 30 yıllık ev alacağıma Hamburg’da aynı paraya iki tane akıllı daire alırım” diyen çok. Reklam olmasın diye isim vermeyelim, merak eden Google’a girip “Almanya’daki Türk müteahhitlerin ürettiği evler” yazarsa İstanbul’daki ortalama bir evin yarı parasına Hamburg’da nasıl ev sahibi olabileceğini görür. Üstelik AB ve Alman hükümetinin güvencesiyle.
NİÇİN GİDİYORLAR?
Türk şirketlerinin yurtdışındaki yatırımları eskilere dayanıyor. Koç, Ülker, Efes, Eczacıbaşı Rusya’dan Avrasya’ya, Afrika’dan Doğu Avrupa’ya milyarlarca dolarlık yatırım yaptı, çoğu da başarılı. Ve fakat son iki yıldır, üretimin can damarı sayılacak orta ve büyük ölçekli firmalar ülkeyi terk ediyor. TCMB’nin para politikasından bıkmışlar. Bankalardan kredi kullanamıyorlar, tefeciye gitmek istemeyen de yeni coğrafyalara yelken açıyor. Makinelerini bile götürüyorlar; hurda fiyatına satacaklarına. En gözde ülke şu sıralar Mısır. Son olarak Şahinler Holding de Mısır’ı tercih etmiş. Çünkü Türkiye’de ürettiği birim malın maliyeti 12 dolarken Mısır’da 8 dolarmış! Bir sanayici ile konuştum, dert yandı: “Kimyasallar son iki yılda 12, doğalgaz 6-7, elektrik fiyatları ise 4 kat artış gördü. Yılbaşında yeni sürprizler var. Ya batacağız ya işgücü ve enerji maliyetinin düşük olduğu ülkelere gideceğiz. Eldeki parayla gayrimenkul al-sat işine girmedik. Bazıları gibi vergi borçlarımız da silinmiyor, gitmeyip ne yapalım?” Döviz kuru ile enflasyon arasındaki 35 puanlık makas da şirketler göçünün bir nedeni!
Dipnot 1: Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin pozisyonunu değiştirdi. Düne kadar AB adayı ülkeydi, bugün göç için tampon ülke statüsüne indirildi. O yüzden kimse Ursula von der Leyen’in verdiği 1 milyar Avro’ya sevinmesin.
Dipnot 2: “Türkiye’nin Nobel’i” Rahmi M. Koç Bilim Madalyası Ödülü’nü Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mete Atatüre aldı. Kuantum optiği ve teknolojileri uzmanı Atatüre, Newton, Hawking ve Bertrand Russell’la anılan üniversitenin DNA’yı bulan Cavendish Laboratuvarı’nın başkanı. Kuantum ağları ve sensörleri üzerine çalışıyor. Tarzıyla rock yıldızlarını andırıyor, yeni nesil bir bilim insanı. Törende mikrofon uzatılan herkes, bu genç insanı övdü. Akademisyen arkadaşlarından birinin sözü ise belki Türkiye’nin duymak istediği cümleydi: “Lider mi arıyorsunuz, buyurun size Mete. Kendisi sadece bilim insanı değil, Cavendish gibi bir laboratuvarın yöneticisi. Düşünsenize onun Türkiye’yi yeniden kurguladığını.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- '4 kez makineden geçirdim, dördünde de...'
- 'Esad'ın kara kutuları Kandil Dağı'nda!'
- 'Bu tonu hatırlıyor musunuz?'
- Tartışmaların odağındaki otel hakkında flaş gelişme
- Ünlü iş insanı evinde ölü bulundu!
- İstanbul ve İzmir'de dikkat çeken reklam panoları
- Melih Gökçek'ten AKP'li Tuna'ya ağır salvo!
- Başkent'te 'Korkutata' saltanatı
- CHP'den istifa eden 12 kişi AKP’ye geçti
- 'Bu yazının izahati yoktur!'