Şaşırdık mı? Hayır. Kafasını kuma gömmeyen, iktidarın ülkeyi sürüklediği durumu gören herkes çemberin daraldığının zaten farkında. Mesele bunu dile getirmekte. Çünkü konuşursan, eleştirirsen yanıyorsun. Siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler derken sıra “patronlar kulübü”ne geldi. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras iktidarın politikalarını eleştirdikleri için haklarında soruşturma açıldı, evlerinden polis eşliğinde adliyeye getirildiler, sorgulamalarının ardından yurtdışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldılar.

Türkiye’nin 4 bin 500 şirketini temsil eden bir yapıdan bahsediyoruz. Bu şirketler, ülkenin dış ticaretinin yüzde 85’ini, kurumlar vergisi gelirinin yüzde 80’ini gerçekleştiren; kayıtlı istihdamın yüzde 50’sini (kamu ve tarım hariç) sağlayan kuruluşlar.

TÜSİAD Brüksel, Washington, Paris ve Berlin’de uluslararası temsilcilikleri, Çin, Hollanda, Londra, Silikon Vadisi, New York ve Körfez ağları bulunan bir örgüt. 1987 yılından beri de Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu’nun (BusinessEurope) üyesi.

Ama TÜSİAD bile kaçamadı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öfkesinin hedefi olmaktan. “Eyy TÜSİAD...” diye başlayıp “Yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz...” diye süren cümlelerin ardından başlatıldı hukuki süreç.

Bir yandan yatırım çekmek için Londra’ya, ABD’ye, Körfez ülkelerine gidip kapı kapı dolaşacaksın, ekonomi politikalarını anlatacaksın öte yandan ülkenin en tepedeki işveren örgütünü sırf eleştirdi diye “Haddini bil” diye azarlayacak soruşturma açacaksın. Böyle mi gelecek yabancı sermaye... Bırak yabancıyı böyle bir yatırım yapacak yerli şirketlerin? Korku ile mi? Baskı ile mi?

Ekonomiyi düzeltmek gibi bir derdin yok o zaman. Eee o zaman seçim diye bir derdin de mi yok? Halkın hali ortada, üreticinin de çiftçinin de sanayicinin de iş bulamayan üniversite mezununun da emeklinin de... Hepsinin gözü ekonomide.

O zaman neden?

Evet sistem çöktü. Her şey lime lime. Sosyal patlama olmasın, halk sokaklara dökülmesin korkusu ile mi bu baskı?

“O kadar güçlü bir iktidarız ki TÜSİAD başkanının bile evine polis ile dayanırız. Bizden korkun ve asla eleştirmeyin” mesajı mı? Öyle ki TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın Sözcü TV’de Özlem Gürses’e çocukluğunda fırsat eşitliğinden yararlandığını anlattığı “Şimdi Elazığ’ın bir köyündeki bir çocuğun buralara gelmesi ne kadar şey tartışılır” sözü üzerine bile “Türkiye’de fırsat eşitliğinin azaldığına yönelik karamsar tablo çizdiği gerekçesiyle” televizyon kanalına RTÜK tarafından idare para cezası verilebiliyor.

Ya yeni Türkiye? O ne peki? Hangi temel üzerinde duruyor? Ya da durması için çalışılıyor? Bunları da konuşmamız gerekmiyor mu?

İktidarın politikalarını eleştiren, ses çıkaran herkes topun ağzında olduğuna göre mücadele de ortak verilecek. Başka yol yok. Varsa söyleyin...

BU TOPRAKLARDAN BİR LİZİ GELDİ, GEÇTİ

Tanıdığım en nazik, duyarlı, en sorumluluk sahibi insanlardan biriydi Lizi Behmoaras. Yazar, çevirmen, gazeteci...13 yıldır Notre Dame De Sion Edebiyat Ödülleri jürisinde birlikte görev yaptığım dostum... Edebiyatçı kimliğini son derece titiz araştırmaları ile besleyerek değerli eserler kazandırdı. Unutulmuş hikâyelerin, kimliklerin, kültürel mirasların izini sürerdi... 6 aydır savaş verdiği hastalığa yenik düştü. Çok üzgünüm.