1980’lerdi; bir dönem Fenerbahçe’nin de teknik direktörlüğünü yapan, mesleği bıraktıktan sonra Cumhuriyet’te yazmaya başlayan Yılmaz Yücetürk hışımla gazeteye girdi. Elinde gazete, “Kim yazdı bunu?” diye soruyordu hararetlice. “Kim, hangi yazı, kimi kast ediyor?” soruları havada uçuşurken bir köşe yazısını gösterdi. Şimdi aramızda olmayan bir ağabeyimiz, maç yazısında, “Senin futbol karakterin oturmamış, nasıl futbolcusun?” eleştirisinde bulunmuştu genç bir futbolcuya. Hepimizi topladı ve “Şimdi kendinizi şu futbolcunun yerine koyun. Anneniz, babanız, eşiniz, çocuğunuz bu yazıyı okuduğunda ne der bir düşünün. Size ne futbolcunun karakterinden?” dedi. Hepimizi empati yapmaya davet etmişti. 

Geçen hafta oynanan Fenerbahçe-Kasımpaşa ve Galatasaray-Antalyaspor maçları sonrası yaşananlar rahmetli Yılmaz Yücetürk’ü anımsattı. Daha doğrusu Yücetürk’ün bize o günlerde verdiği dersi... Evet maçlar gergin geçiyor ligin boyu kısaldıkça. Gayet de doğal. Verilen verilmeyen penaltılar, çıkan çıkmayan kartların hesabı yok. Hakemi beğenen var, beğenmeyen var. Ama siz eski hakem olarak, spor yazarı olarak bir hakeme hakaret edemezsiniz. Hele hele o hakemin ailesi üzerinden örneklemeye hiç gidemezsiniz. Üstelik eleştirilerin hedefindeki iki hakemi de tanırım. İyi hakemdirler, kötü hakemdirler yoruma açık. Daha doğrusu o gün iyi yönetirler, kötü yönetim gösterirler bu da ayrı bir konu! Örneğin Abdulkadir Bitigen’le Süper Kupa finali öncesi havaalanında tanıştık. Bir diş doktoru, ailesi var, babası eski hakem Galip Bitigen, baba mesleğine merak sarmış. Sohbet ettik biraz. Son derece saygılı. Şaka kaldırıyor. Hatta, “Baban daha yakışıklı duruyordu sahada Abdulkadir hoca” dediğimde gülümseyip, “Biz çocukların büyükleri yakalaması için 40 fırın ekmek yemesi lazım, daha zamanı var” karşılığını verdi. Şimdi Abdulkadir Hoca’ya söylenenlere bir de bu açıdan bakın. Onun eşi, çocuğu, babası, hatta tedavi ettiği hastası olduğunuzu düşünün ve verilen verilmeyen penaltılar üzerinden hakemleri günah keçisi ilan ederken bu parametreleri hesaba katın. Gelin en iyisi insanları yaptığı iş üzerinden değerlendirin, ailesini veya karakterini hiç karıştırmayın!