Arif Kızılyalın

Deprem ve İstanbul

09 Şubat 2023 Perşembe

“Belki şu satırları okuduğunuz dakikalarda, belki birkaç ay ya da bir iki yıla büyük İstanbul depremini yaşayacağız” diye başlayacaktı bu yazı.

Yayına girmeden tüm Güneydoğu illerimiz 7.6 ve 7.7’lik sarsıntılarla yıkıldı. Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya’da binlerce kaybımız var. Bina stokunun çok büyük bölümü artık kullanılamaz -barınılamaz- hale geldi.

İşin üzücü yanı yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür uyarmaya başlamıştı üç yıl öncesinden o bölgeyi, hatta ili (Kahramanmaraş) işaret ederek. Bakanlık, TÜBİTAK dahil kimse onu dinlemedi; sonuç ortada! 

Naci Görür aynı uyarıyı İstanbul için de yapıyor sürekli, “Kalıcı soruna geçici önlem almak yetmez, deprem geliyor” cümlesiyle.

Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın küçük depremlerle Marmara Denizi’ne transfer ettiği strese dikkat çekiyor. Tarihsel veriler de Naci Görür’ü destekler nitelikte. 1509’da “Küçük Kıyamet” adı ile yıkılmış kadim kent. 1766 Büyük İstanbul Depremi ise yaşam alanlarını yerle bir etmiş. Her çeyrek bin yılda bir deprem söz konusu. Ve 1766’dan beri yani 257 yıldır büyük sarsıntı yaşanmamış İstanbul’da 2023’e gelene dek!

Peki, bu büyüklükte bir afete hazır mı koca kent? 

Hayır!

AFAD verilerine göre 1.5 milyon bina var. Bunların yüzde 60’ı 1999 Gölcük depremi öncesi yapılmış. 7.5 büyüklüğündeki sarsıntının 30 saniyenin üzerine çıkması halinde yıkım tablosu kestirilemiyor. AFAD 80 bin olarak açıklıyor bu sayıyı. İBB, iyimser; 40 bin yapıdan umudu kesmiş. Binaların yenilenmesi için de hiçbir zaman gelmeyeceği bilinen Godot’yu bekliyor Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı!

Görünen o ki güney illerindeki gibi yurttaş yine bir başına kalacak İstanbul depreminin ölümcül zaman dilimi olan ilk üç günde! Otoyollar ve havalimanı pistleri yıkılırsa facia boyut değiştirecek. Deprem toplanma alanları hem metrekare hem fiziki açıdan yetersiz; kazmanın, küreğin, çadırın nerede olduğu belli değil! Yurttaş, sağ kalırsa ölümü göze alıp bir başına girecek yıkıntıya ailesini kurtarmak için.

40 bin ile 80 bin arasındaki “yıkık” binaya profesyonel ekiplerin ulaşma süresi ise kestirilemiyor. Çünkü AFAD-UMKE birimlerinin İstanbul’daki personeli ilk üç günlük süre içinde kendi canlarının derdine düşecekler; belki de enkaz altında kalacaklar tıpkı Hatay’daki gibi. Ambulansın giremediği sokaklara iş makinelerinin nasıl sokulacağı meselesini hiç açmıyorum!

Deprem kış aylarına denk gelirse tablo daha da karanlık. Çünkü İstanbul’da güvenli kapalı alan yok. Yıkılmazsa okullar, spor salonları, camiler! Peki, mantar gibi türeyen AVM’lere sığınılabilecek mi? AFAD’a sorduk bu soruyu. “AVM’ler ayakta kalır mı bilemeyiz ama barınma planında yok” yanıtı geldi. Mağazalar yağma riski nedeniyle o karışıklıkta  kolluk güçlerince korunacakmış! Afet planına göre AVM’lerdeki ayakkabı, gömlek, parfüm vb. eşya insandan daha değerli.

Görüldüğü gibi, İstanbul bina stokunu yenilemez, afet planlaması yapmazsa ama bugün ama yarın ve fakat çok uzak olmayan bir süre içinde ağır bir bedel ödeyecek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump, TFF, UEFA 22 Kasım 2024
Sorunları Atatürk’le! 20 Kasım 2024
Forvet yok gol yok 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları