Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yine kan tahlili

12 Haziran 2016 Pazar

1982 yılı, tutuklu olarak yargılanmayı bekliyoruz. Dönemin buyurganı Kenan Evren bir meydan bulmuş, oturtmuş ortasına kürsüyü, televizyondan da yayımlanan nutkunda, bizlere ve bizim gibi olanlara verip veriştiriyor:
- Kansızlar!.. Kansızlar!.. Kansızlar!..
Koğuşta onu dinleyen herkes sinirleniyor. Beni bir gülme tutmuş, basıyorum kahkahayı. Aynı davadan tutuklu olduğumuz Kemal Anadol çıkışıyor:
- Ne gülüyorsun? Adam bizi kastediyor, gülecek ne var!
- Elimde değil, kendimi tutamıyorum, diyorum, ilk defa bir devlet başkanının anemi (kansızlık) teşhisi koyduğunu görüyorum da...
Kenan Evren kan tahliline çok meraklıydı, birine kızdı mı hemen teşhisi koyardı:
- Kansız!
Şimdi Kenan Bey’in yerinde olan Reis de aynı yöntemi uygulayarak kan tahlili yapıyor ve teşhisi yapıştırıyor:
- Kanı bozuk!
Son olarak kanı tahlil edilen Almanya’daki Yeşiller’in başı Cem Özdemir için de teşhis aynıydı.

***

Türk sağı kan tahliline çok meraklıdır ve birçok konuyu kana dayanarak açıklar. O yüzden, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bütün dünyayı şaşırtan, Almanların da hoş olmayan, sert cevaplarına yol açan kan tahlilci tavrının fazla üzerinde duracak değilim. Yalnızca, Alman parlamentosunun, ülkemizde büyük öfkeyle karşılanan, 1915 olaylarıyla ilgili kararı üzerine çeşitli kesimlerde oluşan kimi tepkilere değinmek istiyorum.
Kimileri, kararı destekleyenler arasında Türklerin de bulunmasını çok yadırgadılar.
Doğrusu, Türklüğü 1915 olayları konusunda illa bir türlü tavır almak zorunluluğuyla bağdaştıran görüşü anlayamadığımı belirtmek isterim.
1915 olaylarının bir trajedi olduğunu, o dönemin yöneticilerinin de verdikleri tehcir kararının vahim sonuçlarından sorumlu olmaları gerektiğini, ama buna karşılık, bu katliamın bir soykırım olmadığını düşünüyorum.
Ama bunun nedeni konu ile ilgili olarak okuduğum yerli ve de yabancı belge ve kaynaklardan edindiğim bilgiler ışığında gerçeğin öyle olduğunu düşünmemdir, yoksa
Türk olmam değil. Türk olmak demek, kendi toplumumu bütün kötülüklerden sıyrılmış, pirüpak bir topluluk olduğunu düşünmek demek değildir.
Bir Türk olarak, her ulusun olduğu gibi bizim tarihimizde de onur duyulacak olduğu gibi, utanılacak şeyler de olduğunu düşünürüm.
O yüzden de onlara bakarken, nedenlerini kavrayıp gerekli dersi almaya çalışırım, onların olumsuz yönlerini görmezden gelmeyi değil.

***

Zaten bir Türk olarak da, Türkleri uluslar hiyerarşisinin en tepesinde görmek gibi bir tavrım yoktur ve olamaz da.
Kendi ulusunu herkesten iyi, herkesten üstün görüp, öbürlerinin ona boyun eğmesi gerektiğini, ondan yalnız iyilik sadır olabileceğini, onun hiçbir olumsuzluktan sorumlu tutulamayacağını düşünenlere de, kimse kusura bakmasın ama ben ulusalcı değil de, “şoven” derim.
Bu durumda, kökenimiz ne olursa olsun, tarihi her türlü duygusal mülahazanın üstünde, “Acaba gerçekten ne olmuştu, neden öyle olmuştu, aynı şey bir daha olmaması için bugün ne yapmalı?” diye irdelememiz gerekir.
Bu durumda gerekçelerini ve belgelerini ortaya koyarak, “bu olay soykırım değil!” demek nasıl şovenizm değilse, soykırım olduğuna inananların da, yine yeterli kanıta dayanarak “bu soykırımdır” demeleri de vatan hainliği değildir.
Olaya ancak böyle yaklaştığımız takdirde, öfkeler, kinler ve komplekslerden arınarak gerçeğe ulaşabiliriz. Yoksa nafile kan tahlili yapar dururuz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları