Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Silivri’ye mektup (12.03.2017)

12 Mart 2017 Pazar

Sevgili Akın Atalay, Musa Kart ve Kadri Gürsel,
Hafta içinde Silivri hapishanesinde tutsak olarak, doğum günlerinizi idrak ettiniz.
Her üçünüzü de kutlarım.
Şimdi “tutsak adamın da doğum günü mü kutlanırmış, bunca acı, yoksunluk içinde kutlanacak ne olabilir ki?” diyecekler olabilir. Bu görüşün ne kadar yanlış olduğunu yaşayarak gördüm ve 1983 yılının Aralık ayında Sağmalcılar, C-16 kaçakçılar koğuşunda, genç bir araba kaçakçısı olan kader arkadaşım, Sezai’den unutulmaz bir yaşam dersi aldım. Sizlerle paylaşmak isterim.
Sağmalcılar’daki daha önceki “konukluğumuz!” sırasında tanıdığımız ortak bir arkadaşın, sağlık nedeniyle tahliyesinden iki hafta sonra ölmüş olduğunu anlatan Sezai’ye, “keşke iki yıl daha önce ölmüş olsaydı da, bari hapisliği yaşamasaydı” dediğimde Sezai’nin sesini yükselterek verdiği şu yanıtı ömrüm boyu unutmadım:
- Öyle deme Ali Abi! Yaşam her yerde güzel, hatta hapishanede bile...
Evet yaşam her yerde güzeldi, hapishanede bile, hele hele sizler gibi, ülkenin insanları için özgürlük savaşı verirken tutsak düşen ve toplum adına nöbetçi mahpusluk statüsünü onurla taşıyanlar için...

***

Sizler ve diğer Cumhuriyetçi arkadaşlar, nedenini herkesin bildiği, hukuki gerekçesi olmayan tutukluluğunuzun dördüncü ayını da geride bıraktığınıza göre, artık içerideki zamana iyice alışmışsınızdır sanırım. İçerideki zamanın farklılığını, özgürlük savaşımını babası Cemal Hakkı Selek’ten tevarüs edip, sürdürdükten sonra kızı Pınar Selek’e devreden, Alp Selek’te fark etmiştim.
Bir sohbet sırasında söz ettiğim bir yer ile ilgili olarak Alp “İyi yer, ben de geçen gün gitmiştim” yanıtını verdiği zaman şaşırmıştım.
- Nasıl geçen gün gitmiş olabilirsin ki, iki yıldır burada kapalıyız?
Sonra yanıt vermesine gerek kalmadan durumu anladım:
Alp içeri girince dışarıdaki takvimi durduruyor, içerideki zamanın taksimetresini açıyordu. İçeride geçen yıllar bir nevi sayılmayan zamandı. O zaman da girmeden az önceki zamanın da aradan geçen iki yıldan fazla süreye rağmen “geçen gün” olması şaşırtıcı değildi.
Hapislik zaman gibi mekân kavramını da altüst ediyor. Çünkü hapishane dünyanın her yerine aynı uzaklıkta. Öyle ya, örneğin, hapislik süresince hepsine de ulaşmanız aynı derecede imkânsız olduğundan bulunduğunuz yer sizin için evinize, işinize, Çorlu’ya, Avustralya’ya eşit uzaklıkta bir noktadır. Şair bu durumu dizelerinde şöyle dile getiriyor:
“Memleket mi, yıldızlar mı/ gençliğim mi, daha uzak?”
Doğum gününüz haberini alınca ilk aklıma gelen o sabaha nasıl uyandığınız oldu. Tuhaftır hapishanede, gece uykunuzda mahpusluktan kurtulursunuz; rüyalarınızda, azade gezer dolaşır, sevdiklerinizle yakınlarınızla buluşursunuz. O rüyaların etkisiyle sabah uyandığınız zaman bir an için gözünüzü özgürlüğe açtığınızı sanır ve sonra o anın hemen ardında gerçeği fark eder, ateşten gömleği yeniden giyersiniz.
Kimi sabahlarda ise bu yanılsamayı yaşamadan, doğrudan tutsaklığa açarsınız gözünüzü, sizlerin doğum günlerinde bunların hangisi oldu?

***

Bugün pazar. Ben de size bu pazar doğum gününüz dolayısıyla, çam sakızı, çoban armağanı, şu anda geçmekte olduğunuz yolları yıllar önce geçmiş Nâzım Hikmet’in dizelerini armağan ediyorum:
“Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşırarak,
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum.
Dayadım sırtımı duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım...
Toprak güneş ve ben...
Bahtiyarım...”
Bugün, Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde saat 14’te mahpusluk görevini 1980’li yıllarda vakar ile yerine getirmiş olan geçen yıl yitirdiğimiz, sosyalist Aykut Göker anılacak. İçinizde bir zamanlar Cumhuriyet Bilim Teknik’in sürekli yazarlarında olan Aykut Göker’i tanımış olan var mıydı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları