Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Seçmen tavrını koyunca...

02 Ağustos 2019 Cuma

Yıllar yılı Türkiye’de, temelsiz bir ezber yinelenip, duruldu:
- Yerel yönetimler, demokrasinin beşiğidir.
Oysa, henüz bir köylü toplumu görüntüsünde olan, kentleri “ne köy olur, ne kasaba” statüsündeki, daha kentleşme sürecinin ilk aşamasında bulunan, kentlilerin kentlilik bilincinden dolayısıyla davranış biçiminden uzak olduğu ülkemizde yerel yönetimler, aslında yeni bir rant paylaşım odağıydı.
Ürettiğinden çok üreyen yağma ve talan ekonomisi toplumunda, talan düzeninin, yerel aktarma kayışı konumundaki yerel yönetimlerde nepotizm almış yürmüştü. “İş bitirici köşe dönücü” kavramını toplumsal yaşamımıza armağan eden ANAP’ın bu pratiği yerel yönetim alanında da yeni bir akımın yerleşmesine neden olmuştu.
Belediye başkanları, makam odalarının kapılarını söktürürek güya şeffaflık örneği verirken, işleri başka yerlerde, “sen ben yeğenler ve de bizim çocuklar” aracılığıyla yürütüyorlardı.
Yağma ve talan ekonomisi ne devlet katında, ne de yerel yönetimde liyakata gereksinim duyuyordu. Devleti ve kamuyu işletmek değil, işgal etmek amacıyla erki eline geçirmiş olan, AKP döneminde nepotizm doruğa erişmiş durumdaydı.

***

İşe almada, yakınlarını ve yandaşlarını kayırma, nimet dağıtımında bizimkileri kollamadan şikâyet ayyuka çıkmasına karşın, son 15 yılda kollama kayırma sistemi, AKP’nin fütursuzluğuyla engel tanımaz biçimde gelişiyordu.
Bundan herkes yakınıyor, ama kimse önüne geçemiyordu.
Yerel yönetimlerin, ilk kez gerçekten demokrasinin beşiği haline geldiği 31 Mart ve de 23 Haziran İstanbul seçimlerinden sonra, oylamanın büyük galibi, CHP Genel Başkanı’nın ağzından, nepotizme son verecek yeni yönetimin temel ilkelerini açıklıyordu. CHP altı okunun yanına yerel yönetimlerdeki yedi ilkesini de katıyordu.
Ama yine de, Türkiye’nin dört bir yanından akraba eş dost kayırmanın haberleri geliyordu. Bunların arasında CHP’li belediyelerin de olması, “böyle gelmiş, böyle gider” düzeninin süreceğinin işareti olarak kabul ediliyordu kimilerince.
Siyasetin, hemen hemen her yerde bir paylaşım kavgası oluduğunu ve Türkiye’de seçim aday delege yapısının niteliğini bilenler, nepotizme son vermenin kolay olmadığının farkındaydılar.
İktidarda olan AKP’nin zaten nepotizme karşı bir tavrı yoktu. Milleten ümmet yaratma amacını her şeyin üstünde tutan biat kültüründe tabii ki, bizden olmak, liyakattan önce gelecekti.
Ama, biat düzenine karşı olan CHP, nepotizme son verileceğini, yönetimde saydamlığın egemen olacağını dirençle vaat etmişti. Seçmen 31 Mart’ta ve de özellikle 23 Haziran’da altını daha da kalın şekilde çizerek mesajı aldığını bildirmişti.
CHP de, genel başkanının ağzından seçmenin mesajını aldığını ilan ediyordu.
Anlaşılan bu defa yerel yönetimlerde, böyle gelmiş böyle gider düzeni bozulacaktı.
Bizzat CHP’nin örgütü bu vaatlerin takipçisi olacaktı.

***

Aklın yolu da buydu.
CHP yeni seçimlerde kazanarak işbaşına geldiği yerlerde, borca batık yönetimler devralmıştır. Bu durumun yanı sıra iktidarın dizginlerini elinde tutan AKP, engellemelerle CHP’li başkanları çalıştırmama yolunu izlemektedir.
Bu durumda, seçmenin desteğine sahip yeni belediye başkanlarının tek güçleri, dayanakları seçmene her şeyi açık açık anlatacak, her şeyi gözler önüne serecek saydamlıktır.
Saydamlık nepotizme ve yolsuzluğa karşı en iyi yöntemdir, yeter ki seçmen saydamlığın devamı için elzem olan dikkat ve ilgisini tavsatmasın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları