Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Savaşmama Hali

13 Şubat 2015 Cuma

Çoğu gözlemcinin gördüğünü, nihayet Bülent Arınç da görmüş:
İnsanların gözündeki nefret, kin ve en azından öfke.
Bülent Bey insanların yüzde ellisinin gözün-de gördüğü nefretin Türkiye’yi yönetilemez kılmasından korkuyor ki, haklıdır.
Bu gerçeği keşke daha önce görmüş olsaydı.
Bilmiyorum, görseydi, uyarmaya gerek duyar mıydı ya da uyarabilir miydi?
Ama birilerinin “dur!” demesinin zamanı geldi de geçiyor bile.
Yalnız ekonomik alanla sınırlı bir olgu olmayıp toplumsal yaşamın ve kültürün tümünü kapsayan bir süreç olan az gelişmişlikte, siyasetçilerin, geniş kitleleri kendi politikaları doğrultusunda seferber edebilmelerinde öteki ve “düşman” kavramları çoğu zaman etkili olmaktadır.
Bu gerçeğin farkında olan Tayyip Erdoğan bu çok tehlikeli yöntemi sıklıkla kullanıyor.
Herkesin gözünün içine baka baka yaptığı, “dinine ve kinine sahip gençler” istediği konuşması daha akıllarda.
Sürekli gerginlik toplumu patlamaya hazır bir dinamit haline sokmuş durumda.
Türkiye etnik ve mezhepsel gerginliklerin hatta patlamaların yaşandığı bir ülke. Buna bir de bölgenin şu anda içinde bulunduğu patlamaya elverişli ortam da katılınca ortaya çıkan manzara daha da korkunç oluyor.
Şu anda Türkiye Kürt-Türk, Sünni-Alevi sürtüşmelerine eğilimli bir ortamı yaşıyor.

***

Uygarlıklar mozaiği olduğunu hep iftiharla öne sürdüğümüz Anadolu’nun çoklu yapısı her zaman için farklılıkları ötekileştirici değil, birleştirici politikaları zorunlu kılmıştır.
Bu gerçek kavranıp gereği yerine getirildiğinde etnik ve mezhepsel çekişmelerin, patlamaların uzağında kalınmış, aksine davranıldığında da batağa saplanılmıştır.
Bölgenin mezhepsel ve etnik karışıklıklarla, patlamalarla sarsılmakta olduğu günlerde Türkiye’nin bu tür gerginliklerin sınırlarından sızmasını engellemek konusunda dikkatli olması gerekirken Tayyip Erdoğan’ın bir yandan Kürt sorununa çözüm sürecini geliştirmeye çalışırken öte yandan tam tersi bir yol tutarak toplumsal gerginlikleri kışkırtıcı davranışlarını arttırmakta olduğunu görüyoruz.
Sürekli kin ve nefret, toplumu gerdikçe geriyor.
Zaten 30 yılı aşkın süredir devam eden Kürt sorununun iki tarafta da meydana getirdiği gerginlik tehlikeli boyutlara varmışken, buna bir de bölgeyi saran Sünni-Şii çatışmasının içeriye Sünni-Alevi gerginliği olarak yansıması tehlikesi eklenirken, şimdiye kadar Cumhuriyet tarihinde tanık olunmamış, tamamen Erdoğan politikalarının yan ürünü olan laik mütedeyyin gerginliği de katılınca toplumsal gerilim daha da tırmanıyor.

***

Büyük gerginliğin belirtilerini Bülent Arınç da görmüş.
Herhangi bir toplumsal patlamanın henüz yaşanmıyor olması, kimseyi kandırmasın!
Silah seslerinin duyulmadığı her ortam barış ortamı değildir.
Kimi zaman sessiz ortamlar, gerçek barış ortamları değil, savaşmama hali ortamlarıdır.
Ortada çatışma yoktur ama çatışmayı her an fitilleyecek her şey mevcuttur.
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam bu.
En ufak bir kıvılcım her an bir patlamaya yol açabilir.
Ve bu patlamaya yol açabilecek olan en büyük etken de Tayyip Erdoğan’ın çok sevdiği, şimdiye kadar da yarar sağladığı gerginlik politikalarıdır.
Biri Tayyip Bey’e anlatabilmeli ki, artık gerginlik politikaları çok tehlikeli olmaya başlamıştır.
Zaten gerçek bir iç barış değil, üç cephede savaşmama ortamında olan toplum, artık yeni gerginliklere tahammülü olmayan tehlikeli eşiğe dayanmıştır.
Bu eşik aşıldığında Türkiye tümüyle yönetilemez hale gelecektir.
Türkiye’yi savaşmama halinden kurtarmak, hızlı barış ortamına doğru çekmek gerekmektedir.
Asıl sorun da Tayyip Erdoğan’ın kin ve nefret ısmarlayan politikalarıyla bunun nasıl sağlanabileceğidir.
DÜZELTME: Dünkü yazımda, dostum, sınıf arkadaşım Prof. Dr. Fazıl Sağlam’ın adı sehven Mehmet Sağlam olarak çıkmıştır. Düzeltir, hem okurlarımdan hem de Fazıl Sağlam’dan özür dilerim.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları