Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İki Sakin Adam

23 Ekim 2011 Pazar
\n

Sevgili,

\n

Oldum olası sakin adamlardan çekindim.

\n

Belki de hayatta kimseye sert bile konuştuğuna tanık olunmamış olan, değerli dostum Erim Gözeni bir gün kavga ederken gördüğüm dehşetin rolü oldu bunda. Erimi 17 yıl önce yitirdik. 12 yıl önce, 21 Ekimde yitirdiğimiz Ahmet Taner Kışlalı da onun gibi sakin bir insandı.

\n

Kibarlığı üzerine iyi oturan bir elbisenin de ötesinde derisi gibi varlığının bir parçası haline gelmiş olan Ahmeti cuma günü ODTÜdeki törende andık.

\n

Ahmet Paristen, öğrencilik yıllarından arkadaşımdı. Dahası, ağabeyleri, Mehmet Ali ve Mahmut Kışlalı Galatasaraydan ağabeylerimdi.

\n

Ahmet ile arkadaşlağımızdan edindiğim izlenim onun sükûnetiydi. Sakin güçtü o.

\n

O niteliğiyle kısa süren, bir ara Kültür Bakanlığına kadar yükseldiği siyasal yaşamında gösterişi olmayan bir başarının mimarı oldu.

\n

Cumhuriyet Şehidi Ahmetin, kişisel niteliklerinden çok topluma mal olmuş yanı önemliydi.

\n

Atatürk ilkelerinin ve düşüncesinin yılmaz bir savunucusu olan, bu alanda düşüncelerini, araştırmalarını sürekli geliştiren, donmuş, dogmatik bir bakışın ötesine geçen Ahmet Taner Kışlalı, topluma adanmışlığını yaşamıyla ödedi.

\n

***

\n

Onu cuma günü anarken içimin hüzünle burkulmasına neden olan şu soru oldu:

\n

- Acaba Ahmetin bir ömrü kapsayan ve ona malolan çabaları başarıya erişti mi?

\n

İçinde yaşadığımız zaman dilimiyle sınırlı kalarak yanıtlamaya çalışırsak soruyu hayırdemek gerekecek.

\n

Fazla uzağa gidip birçok karşılaştırma yapmaya gerek yok. Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı ile bir zamanlar aynı partide görev yaptıkları bugünkü Kültür Bakanının kıyaslanması bile o günden bu yana Türkiyenin gelişme trendinin bir başarı çizgisi olmadığını göstermeye yeter.

\n

Bu ortamda, aklıma hep, Sakarya Savaşının zor günlerinde Mustafa Kemalin şu ünlü sözü geliyor:

\n

- Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır ve o da bütün sathı vatandır.

\n

Gerçekten geçmişe dondurulmuş bir zaman kesiti içinde bakmak yanıltıcı oluyor. Onun yerine olaya tarihi gelişmesi boyunca geniş perspektif içinde bakılınca her şey daha iyi görünüyor.

\n

Unutmayalım Fransız devriminin otuzuncu yılında ortada ne devrim kalmıştı, ne cumhuriyet; kral yine tahtındaydı.

\n

Ama sonra ne oldu?

\n

Bazı şeyleri saptırmak mümkündür ama yaşanmışı yaşanmamış kılmak imkânsız.

\n

Yer sarsıntıları, derelerin yatağını değiştirenlere acı dersler verir ve her şeyi doğal akışına sokarlar.

\n

Ahmet Taner Kışlalıyı ölümünün 12. yılında bu düşüncelerle ve onu başı dik konuşacağımız günlerin özlemiyle andım.

\n

***

\n

Bu anma için İstanbuldan Ankaraya hareket ederken aldım ikinci Sakin Adamın ölüm haberini.

\n

Hikmet Bila ile hem Milliyette, hem de Cumhuriyette birlikte çalışmıştık.

\n

Onu uzun yıllar, kardeşi Fikretin üst üste ameliyatlar geçirdiği dönemde, Cerrahpaşa Hastanesinde karargâh kurduğu günlerle hatırladım hep.

\n

O ne sevgi, ne ihtimamdı!..

\n

Hikmet Bila ile çok yakın ilişkilerimiz olmadı. Ama yedi yıl boyunca onu hep o sakin, gösterişsiz haliyle, işinden başını kaldırmayan, konuşurken sesini yükseltmeyen, karakterine, bilgisine güvenilir bir çalışma arkadaşı ve ilerici aydın olarak gördüm.

\n

1998 yılında, tekrar yuvama dönerken vedalaşmak için odasına uğradığımda, Cumhuriyete ne kadar değer verdiğini, bir gün orada yazmayı ne kadar istediğini söylediğini anımsıyorum. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra, onunla Cumhuriyette de mesai arkadaşı olmak mutluluğuna kavuştum.

\n

Üçkâğıtçılar, lüpçüler, kavramlarımızı da çalmamış olsalardı, onu fırtınalı denizlerin ortasında, etrafı aydınlatarak, tehlikeyi gösteren, şaşmaz vakur bir deniz fenerine benzetecektim.

\n

Ama ne yazık ki, artık her şey hızla kirleniyor ve birinciliği Aka veriyorlar, kavramlar da boşalıyor.

\n

O dün İstanbulda toprağa verilirken bir başka toplantı için Ankarada olduğum için törene katılamadığıma çok üzgünüm.

\n

Onu da öbür sakin adamlar gibi gönlüme gömdüm. Anısı her zaman hepimize ışık tutacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları