Fransa'dan Ders

18 Ekim 2011 Salı
\n

\n\n\n

Fransadaki son olaylar Türkiyede epeyce yankı yaptı. Önce Sarkozynin Erivandan beri yaptığı açıklamaya gerekli yerlerden tepki geldi.

\n

Sarkozy seçim yatırımı için yararlı bulduğu bu tepkileri dikkate almaya niyetli değil.

\n

Doğrusu Türkiyeden yükselen sesler nasıl Sarkozynin umurunda değilse, Sarkozynin sözleri ve tutumu da Türkiyenin o kadar umuru değil.

\n

Sarkozynin Türkiyeyi ABde istememesi Ankaraya ne yazar?

\n

Ankara için zaten AB üyeliği perspektifi kalmadı ki!..

\n

Türkiyeyi ABde istemeyen yalnız Sarkozy değil ki.

\n

Hatta Sarkozynin gidişi Fransanın tutumunu bile değiştirmez, Fransız sağında, diğer partileri de etkileyen, bir Türkiye karşıtlığı zaten almış başını gidiyor. Sarkonun halefi eski GaullistChirac bile ülke sağının tepkileri üzerine, Ankaranın AB adaylığına olumlu baktığını söyleyemez olmuştu.

\n

Sarkozy gidip prensipte AB üyeliğimize karşı olmayan, Sosyalistlerin adayı François Hollande bile gelse değişen bir şey olmayacaktır.

\n

***

\n

Fransaya bakarken bunlara takılıp kalmamalı, Hollandea da umut bağlamamalıyız.

\n

Evet, Elyseeye Hollande da gelse, bizim için değişen bir şey olmayacaktır.

\n

Ama Hollande olayında bizim açımızdan önemli bir yön var. O da Sosyalist Partinin eski lideri François Hollandeın o adaylık koltuğuna nasıl geldiğidir.

\n

Partinin yeni lideri Martine Aubryi farklı biçimde geride bırakarak adaylığa oturan Hollande, Elysee adaylığına salt parti içi tercihlerle seçilmedi.

\n

Dışardan bakarken, çok yanlış bir şekilde devrimci nitelikleri abartılan, oysa düpedüz muhafazakâr bir ülke olan ve siyasi yaşamı da artık gelenekselleşmiş birkaç bin ailenin elinde olan Fransada ilk kez bir aday, parti içi delegelerin veya baronların etkisinden çok, geniş bir taban tarafından seçilmiştir. Hatta, Hollandeı seçen taban, Senato seçimlerinde oy kullanan tabandan daha genişti.

\n

Seçim anketlerinde adayları önde görünse bile gerçekte kendilerini bir çıkmazda hisseden ve seçmenlere yeni seçenekler sunma arayışında olan Fransız sosyalistlerinin, önseçimin tabanını genişletmesi, olumlu bir girişim olabilir.

\n

Siyasetin çıkmazının koyulaştığı küreselleşen dünyada sağ gibi sol da yeni çözümler, yeni arayışlar içindedir, olmak zorundadır da. Kuşkusuz, salt önseçimin demokratikleşmesi yeterli sayılmaz, ama yeterli olmasa bile zorunlu adımdır.

\n

***

\n

Türkiyedeki sosyal demokratlar ve solun da bir tıkanmışlık içinde olduğu gerçek. Bu durum onları, yeni arayışların, yeni çözümlerin peşine düşmeye zorluyor.

\n

Kendileri de kamuoyu da bu zorunluluğun iyice farkında olmayabilir, ama değişim zarureti kapıyı çalmıştır. Bu uyarı ne kadar çabuk algılanırsa o kadar iyi olacaktır.

\n

Solda ya da sosyal demokrat partide çareyi yeni liderlerde aramak beyhudedir.

\n

Umar, yeni çözümlerdedir, yeni liderde değil.

\n

Çözüm daha demokrat politikalardan geçtiği için de güçtür. Demokrasi deneyimi değil de demokrasi kültürü sığ olan toplumda, salt bu nedenle demokrasiye sırt çevirmek çare olmadığına göre, daha katılımcı, daha üretimci, daha yarışmacı, daha yaratıcı, daha özgürlükçü ve demokratik politikalar, partinin geniş kadrolarının katılımı ve katkılarıyla yaşama geçecektir.

\n

Bu politikalar, tabii ki rollerini yadsımadığımız öncü kadroların da katkısıyla, ama yalnızca onlarla sınırlı kalmadan ortak aklın elbirliğiyle gerçekleşecektir.

\n

Bu güç bir yoldur.

\n

Ama başka yol da yoktur.

\n

Ve bu yolun başlangıcı, milletvekili adaylarından parti yönetimine kadar, bütün makamların tabandan, delege bazında değil, üye bazında seçimi olmalıdır.

\n

Fransadan son olaylarda çıkarılacak ders de budur.

\n\n\n
\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları