Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Düşman (15.03.2014)

15 Mart 2014 Cumartesi

Yerel seçimlere şunun şurasında iki hafta kaldı. Siyasi partiler, adaylar baskıdan bunalmış vatandaşlar sandıktan çıkacak olan sonucu merakla bekliyorlar.
Benim gibi kimileri ise sandıktan çıkacak sonucu çoktan geçmişler, tek bir dileği dillendiriyorlar:
- Aman şu badireyi bir toplumsal çatışma olmadan atlatabilsek!
Gerçekten, Türkiye’ye şöyle bir baktığınızda, sesine kulak verip dinlediğinizde, görüntüler, seçim heyecanından çok savaş manzarasını, yükselen sesler, yarışmada oy istemeden çok gaza çağrısını andırıyor.
Ölümler birbirini izliyor, siyasi parti binaları saldırılara uğruyor.
İki hafta daha bu gerginliği, daha vahim olaylara, çatışmaya yol açmadan, nasıl atlatacağımız ciddi bir soru olarak duruyor karşımızda.
Hadi bu iki haftayı atlattık diyelim, onu izleyecek olan, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, normal zamanında olursa eğer, 2015’te yapılacak genel seçimler hep birbirini izleyen gerginlik dönemleri yaratmaya aday, alarm zillerini çaldıran olaylar.
Bunlara bir de herkesin gördüğü, bildiği, görüp bilmese de hissettiği, yerel seçimlerden sonra gündemin bir numaralısı olmaya aday, etnik gerginlik konusunu ekleyin!
Ortaya çıkan görüntünün korkunçluğu karşısında dehşete düşmemek mümkün değil.
İşin ilginci, bu tepeden ateşlenen bir toplumsal patlama tehlikesidir, kaynağında tek kişi yatmaktadır:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

***

Kimi adam vardır, düşmansız yaşayamaz, kimi siyasetçi vardır, düşmansız politika yapamaz.
Saplantılılar için, düşman hayata tutunmanın aracıdır. Onsuz yazamaz, onsuz yaşayamaz, onsuz politika yapamaz.
Erdoğan bunlardan.
Düşman kavramını politikasının göbeğine oturtan ve o yolla kitleleri peşinden koşturmayı kuran politikacı da, tıpkı kendini her zaman haklı ve üstün kabul eden militarist gibi kindar kitlelere ihtiyaç duyar ki, düşman politikasının ateşini sürekli harlı tutsun.
Kindar kuşaklar yetiştirmek isteyen politikacının her yerde düşman gören militarist vesayetçiden hiçbir farkı yoktur.
Her ikisi için de bırakın muhalifi bir tarafa, kendinden yana olmayan, düşmandır.
Düşman, ikna edilmez, ifna edilir.
Düşmanla uzlaşılmaz, savaşılır.
Düşmana karşı harekete geçirilmek istenen toplulukların düşüncelerine seslenilmez; tutkuları, önyargıları, saplantıları, kinleri, intikam duyguları bilenirken gözleri ve vicdanları köreltilir.
Politikasını “düşman” eksenine dayamış siyasetçi için miting alanları, savaşa çağrı meydanlarıdır.

***

Şişkin egolu politikacıların hepsi, her an ve her yerde düşmanlar görecek kadar gözü dönmüş bir paranoyanın batağında mı debelenmektedirler, yoksa örneğimizde görüldüğü gibi az gelişmiş toplumlarda düşman politikasının prim yaptığını fark edip bu çok tehlikeli silahı sorumsuzca kullanmayı kârlı bulduklarından mı bu yola sapmışlardır, başlangıçtan kestirmek güç, her olayı kendi içinde irdelemek gerek.
Ama Erdoğan’ın şimdiye kadar düşman politikasından yarar sağladığı için bu yolu tuttuğu söylenebilir.
Yoksa Başbakan bilmez mi, kimin nereden ne çaldığını, yok edilmesi istenen paraların nereden gelip evde kaldığını?
Başbakan bütün bunları da bilir, montaj dediği konuşmaların yapıldığını da...
Bu durumda bu cin gibi zeki adamın, neyin doğru neyin yalan olduğunu ayırt edemeyeceğini düşünmek yanlıştır.
Başbakan neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyor, bile bile her tarafta hayali düşmanlar gösteriyor.
Ve bu durumda Başbakan toplumsal barışın bir numaralı düşmanı haline geliyor.
Ama demokrasilerde, düşman kavramına yer yoktur.
Biz onu, demokratik yoldan bertaraf edilmesi gereken çok büyük bir tehlike olarak görüyoruz.
Demokrasimizin önünün açılması, “düşman”dan kurtulmamıza bağlıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları