Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dönüver de meydan senindir aman!...

17 Eylül 2021 Cuma

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş son dönemin en çok kendisinden söz edilen kişisi. Ali Erbaş’ın yükselişi yakınlarının belirttiklerine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteğiyle olmuş durumda. Yani ortada Erdoğan’ı kenara iterek yerine geçme durumu yok. Tam tersine Erdoğan makbul markasının eski çekiciliğine, albenisine ve karizmasına, yeniden kavuşturmak için bizzat harekete geçen Tayyip Bey’in girişimidir söz konusu olan. Toplumun bütün laik kurum, kural ve kavramlarına saldırarak, din devletine gaz vererek, Erdoğan’ı yeniden değerli kılmak için, bizzat AKP’nin kotardığı bir operasyon söz konusudur. 

Bu operasyonda, fetva makamı konumunda olan Diyanet ve pek cerbezeli başkanı Ali Erbaş rolünün gereğini yerine getirirken, hemen her gün yaşamımızın bir yönüne müdahale ederek hem gündemdeki başrolünün gereklerini yerine getiriyor hem de popülaritesini artırıyor.

Ali Erbaş, son olarak, ramazan ayında günlük yayımlanan bir gazetedeki yazılarından oluşan kitabı “Ramazan Günlükleri”nde, selam konusunu işlemiş ve kendi kesiminde yıllardır, sürdürülen bir tutumu yinelemiş.

***

“Günaydın veya tünaydın şeklinde selamlamaların cahiliye dönemini andırdığını söyleyen Ali Erbaş’a göre Müslümanların makbul selamlaması şu şekilde olmalıymış: “Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin.” Tünaydın veya günaydın yerine selamünaleyküm denmesini öneren Ali Erbaş’a yanıt veren ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç “selamünaleyküm”ün Yahudiler tarafından, 2 bin 500 yıldır kullanılmakta olduğunu belirtmiş ve şunları söylemiştir: Şalom, ilk büyük Yahudi kentinin kurucusu kraldır. Aleyke, Şalom’un milletine dahil olma manasınadır.”

Bu duruma rağmen Ali Erbaş’a göre, günaydın demek cahiliye dönemine dönmek anlamını taşıdığı için pek makbul sayılmasa da Şalom Aleyke’nin kullanılması caizdir.

Aslında yaptığımız iş, böylesine abestir.

Diyanet’in günün ve yaşamın her anında, “fetvalarla yaşamımızın her anına müdahale eden, ipe sapa gelmez müdahaleleriyle” oluşturduğu totaliter yaşam biçimi, yalnız laiklerin değil, kendini mutekit görenlerin de her düşünce davranış ve eylemine müdahale ederek yaşamı herkes için dayanılmaz kılacaktır. Tayyip Erdoğan’ın yıldızını yeniden parlatmaya çalışan operasyonun patronu, sekülerleşmenin karşısında duran ve dinselleştirmeye çalışan operasyonun patronu Diyanet ve onunla kucak kucağa olan tarikat ve cemaatlerdir. Toplumun dinselleştirilmesi operasyonunu lanse eden AKP’dir. Fakat tarikat ve cemaatler ile Diyanet dizginleri ele geçirmiş bulunmaktadır. Diyanet’in tarikatlarla birlikte henüz, AKP’nin taşeronluğunu yapıyor olması kimseyi yanıltmasın. Hiçbir güç böylesine bir meczuplaştırma operasyonunu, ilanihaye başkasının taşeronu olarak sürdürmez.

Bizde de toplumu meczuplaştırma operasyonlarını başkaları adına yürütenler en sonunda totaliter cenderenin dizginlerini kendi eline alacak ve iktidarı kendi çıkarlarına ve yöntemlerine uygun biçime sokacaktır.

***

Erbaş şu anda kendisine yüklenen misyonun doğrultusundan çıkmadığı için makbul kişi konumundadır. Ama toplumu karanlıklaştırma operasyonunu kendi hesabına yürütmeye başladığı andan itbaren çekişme, çatışma başlayacaktır. 

Bakmayın siz Erbaş’ın şu anda AKP ile kol kola birlikte yürüdüğüne, aralarından şu anda su sızmadığına, çok uzak olmayan gelecekte bu iki güç birbirlerine düşecektir. Çünkü Diyanet ve tarikatlar, bir ipte uzun süre oynamaz cambazlardır. Bu iki gücün bir arada barış içinde birlikte yürümeleri mümkün değildir.

Çünkü her ikisi de mutlak iktidarı, başkaları için değil, bizzat kendileri için istemektediler.

Ali Erbaş şu anda iktidarın gözbebeği, şimdi herkes ona sesleniyor:

- Takıver de zillerin birini, dönüver de meydan senindir aman!

 Bekleyelim bakalım daha ne kadar sürecek bu saltanat?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları